ÇARŞI HELÂLARI

Günümüzde yeraltında yapılan genel tuvaletler, 1950-1960’lı yıllarda yerüstünde idi. Zemini, kara beton dediğimiz çimento harcı ile veya mozaikli çimento harcı ile kaplıydı. Duvar kaplamaları sıva harcı olup, ortamdaki kokuyu bünyesine alır, taş veya tuğla duvarlarına kadar nüfuz ederdi. Memleketin dağlarında mermer var mıydı bilen yoktu. Varsa da onu çıkaracak bilgi ve teknoloji yoktu. Duvarını, zeminini kaplamak için Anadolu’da henüz mermer icat edilmemişti. Pisuar diye bir şeyin varlığı bilinmediğinden, özellikle küçük tuvalet ihtiyacının görüldüğü bölümün duvar ve zemini idrardan kaynaklanan tortularla Pamukkale Travertenleri gibi dalga dalga görüntü arz ederdi.

Yerini bilmeyenler tuvaletin yerini sormaya gerek duymazlardı. Çünkü, merkezi kanalizasyon teşkilatı olmadığından bu yapıların yaydığı koku daha yüz metre kala, ben buradayım derdi. Hele dolup da belediye vidanjörü ile çekilip boşaltıldığı zaman ise, kokular bin metreden bile gelirdi. Gelirdi ama şehir bu durumdan pek de rahatsız olmazdı.

Helâ, tuvalet, abdesthane, memişhane, hacethane, kefere, kenef, ayakyolu, yüznumara, kademhane, wc, sıfır sıfır, ne diyersek diyelim ihtiyaçtı. Ve doğaldı.

Yeri gelmişken: Yine at arabalarını ve faytonları çeken atların serbestçe çıkardığı sıvı, katı atıklar ise, cadde ve sokakların doğal görüntüleri idi. Tahtadan kare kasalı yine atların çektiği çöp arabası ve çalı süpürgeli çöpçüleri gelinceye kadar Arnavut taşlı sokaklar, kesme paket taşlı caddelerin her noktası bu doğallıktan fazlaca nasiplenirdi. On yıl önce Büyükada’yı da gördüm. Adanın merkezindeki faytoncular durağı ve güzergâhları at sidiği ve dışkısı kokuyordu. 50 yıl önce Karaman kokuyormuş çok mu..?

Eski çarşı helâları, şehrin Pazar yeri, kasaphanesi, çarşı çevresinde, garaj civarında ve köylerden şehre inip de yoğun olarak bulundukları, alışveriş yaptıkları odun pazarı bölgesinde idi. Tam adres verecek olursak başlıcaları: İsmet paşa Caddesi’ndeki günümüzdeki Belediye İşhanı'nın bulunduğu bugün olmayan eski Sebze Pazarı'nın aşağı doğu kapısı girişinde. (1941 yılında yapılmış), yıkılan eski Adliye’nin yerine yapılan Kuğulu Park'ın güneyinde Attariye Cami yanında, Şamkapı Caddesi Şabaniye cami yanında, Şamkapı’daki Vezirhan yanında ve günümüz Belediye karşısında eski Garaj kapısı çıkışında idi.

Günümüzde halen faal olup da bugüne ulaşan yegâne çarşı helâsı, eski adıyla Semerciler Sokağı, yeni adıyla Faik Kayserilioğlu Caddesindedir. 1960’lı yıllardaki işletmecisi sonradan eski Sebze Pazarı ve Attariye Cami yanındaki helâlarında işletmeciliğini yapan, Bozkırlı hamal Hamal Deli Ali Efe lakaplı Hasan Hüseyin Gilik amca idi. Garibim, yokluktan kışın başına ne bulursa giyer, giymekle kalmayıp ne bulduysa başına-boynuna sarıp iplerle bağlardı. Görünüşünün aksine, son derece saygılı, kibar, mahcup ve güleryüzlü bir Anadolu eriydi. Oğlu Yusuf’un ifadesine göre, düğünlerde entari giyip zil takıp, zennelik-köçeklik de yaparmış. Artık siz düşünün amcanın birde bu hali ahvalini.

Aynı helâ, günümüzde Çataklı devramberci Ahmet Toprak amcanın çocukları Abdullah Toprak ve Sami Toprak tarafından yaklaşık 40 yıldır işletilmeye devam etmektedir.

Günümüzde genel tuvaletlerin geldiği mermerli, parfümlü, kâğıt peçeteli ve neredeyse içinde oturulur hale gelmesi daha dünün meselesi. Her zorluğu bizim kuşaklar yaşasa da bundan hiç şikâyetçi olmadık. Bugün, çağın geniş imkânlarının tadını çıkarmaya çalışıyoruz.

YORUM EKLE

banner284