EĞİTİMDE YARATILAN ÇIKMAZ SOKAKLAR! 

Sayıları 17 milyonu aşan öğrencilerimiz, 2017-2018 Eğitim-Öğretim yılına 18 Eylül 2017 Pazartesi günü başlıyor. 

Eğitim-Öğretim yılı başlıyor da; şu anda eğitim-öğretim anlayışı ne durumda, bir bakmak gerek… 

15 yılda, eğitimde altı bakan görev yaptı. Göreve gelen her bakan, bir sistem uygulamaya çalıştı. Sonuçta eğitim, kevgire döndü adeta. Buna, gelen vurdu; giden vurdu da demek olanaklıdır. 

Kısacası, her bakan, eğitimde birer kara delik oluşturup, böylece kafalarında kurguladıkları dünyalarına milyonlarca evladımızı yerleştirmeye çalıştı… 

Böylece de eğitimde; sistem değişiklikleriyle, müfredat programlarında yapılan değişikliklerle, yürürlüğe konan yönetmeliklerle eğitim, öğrenci merkezli eğitim anlayışından; din merkezli bir eğitim anlayışına dönüştürülmeye çalışıldı. 

Eğitimde bu güne kadar yapılan değişikliklerin nedeni: “dindar bir nesil yetiştirme” anlayışı olsa gerek… 

Zira AKP Genel Başkanı, Başbakanlığı döneminde: “muhafazakâr demokrat bir düşüncenin gereği olarak, dindar bir nesil” yetiştireceklerini ifade etmişti. 

Bu yönde süratle İmam Hatip Liselerinin açılması ve bu okullara yoğun bir şekilde öğrenci kayıtları yapılmış idi.  

Son çıkarılan Kurum Açma Kapatma ve Ad Verme yönetmeliğinde: nüfusu 10 binin altındaki yerleşim birimleri olan 191 ilçede zorunlu olarak İmam Hatip Liseleri açılacak. Eğer, bu ilçelerin bağlı olduğu illerdeki valiler, gerek görürlerse Anadolu Liselerinin de açılmasını bakanlığa önerecek ve bakanlıkça uygun görülmesi durumunda önerilen Anadolu Liseleri de açılacak. 

Ben, hiçbir valinin İmam Hatip Liselerinin yanında başka Anadolu lisesinin açılmasını önereceğini sanmıyorum.  

Görüleceği gibi dindar bir nesil yetiştirilmesinin hayata geçirilmesi misyonunu da ağırlıklı olarak İmam Hatiplere bırakılmış durumda. 

Yetiştirilmesi istenilen dindar neslin, sadece imam hatiplerde yetiştirileceğini sananlar yanılıyorlar. Yapılan çalışmalar ve de açıklamalardan anladığım kadarıyla, dindar neslin, bütün eğitim kurumlarında yetiştirileceğinin işaretlerini görüyorum. Yani dindar nesiller, bütün eğitim kurumlarının ancak “medrese” durumuna getirilmesiyle mümkün olabilir. Yapılmak istenilen de acaba bu mudur? 

Dindar nesil yetiştirmek, yani tek tip insan yetiştirmek, neyin nesi oluyor? Devletin görevi dindar nesil! Yetiştirmek midir? Ya da toplumu: dindar; dindar olmayan(ata is) olarak ayrıştırmak, devletin görevleri arasında mıdır? 

Yıllar öncesi başlatılan ve İmam Hatip Liseleri aracılığı ile gerçekleştirilmeye çalışılan, dindar nesil yetiştirme çalışmalarının sonuçlarına baktığımızda: 

Ülkemizde, üniversitelere girişlerde her beş İmam Hatip Lisesi çıkışlı öğrenciden sadece bir tanesinin üniversiteye yerleştiğini görüyoruz. Uluslararası arenada ise; PİSA’nın (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) 65 ülke arasında yaptığı değerlendirmelerde Türkiye: 

Fen Bilimlerinde 43, Matematikte 44, okuduğunu anlama da ise 42 sırada yer alıyor. 

Bütün bu gelişmeler bana Osmanlı dönemindeki bir durumu anımsatıyor.  

Şöyle: 

1585 yılında, bilim adamları arasında İstanbul’da yapılan tartışmalarda fen bilimlerinin “Dünya işi ile uğraşır” diye hafife alınışı, bu alanda bilim adamı yetişmesini durdurmuş ve bu yüzden 18. yüzyıldaki sanayi devrimine Osmanlı Devleti uyum sağlayamamıştır. O yüzden de birçok devletlerin buhar tribünleri, lokomotifler ve diğer makinelerle katıldığı 1890 yılı Viyana Dünya Fuarı’na, Osmanlı Devleti sanayi ürünü olarak Hacıbekir Şekeri ve Hereke halısıyla katılmaktan öteye gidememiştir. 

Baylar! Günümüzde dünya yapay zekâ geliştirme ve de üretime robotları katma uğraşı içinde. Artık biraz düşünüp çağı yakalamaya çalışalım. 

Eğitimle oynayarak, bir takım çıkmaz sokaklar yaratıp, bu çıkmaz sokaklarda çocuklarımızı ve ülkemizin geleceğini yok etmeyelim. Ülkemizdeki çocuklar, hangi okullara giderlerse gitsinler hepsi bizim çocuklarımızdır. Geleceğimiz için: “Eğitimde fırsat eşitliği ilkesini” ortadan kaldırmayalım, diyor, yeni eğitim-öğretim yılında, öğrencilerimize üstün başarılar diliyorum… 

YORUM EKLE

banner284