Anadolu Yayin Platformu’ndan Dev Bulusma

Türkiye’nin yerel medya temsilcileri Ankara’da yemekte bir araya geldi. Anadolu Yayin Platformu’nun düzenledigi “Yeni Türkiye ve Medya” isimli organizasyona Basbakan Ahmet Davutoglu’da katildi.

Anadolu Yayin Platformu’ndan Dev Bulusma

 Anadolu Yayin Platformu Baskani Sinan Burhan, Basbakan’a yerel medyanin sikintilarini anlatti. Burhan, “Bugüne kadar yerel gazetelere kaynak aktarildi. Bugün yerel gazeteler Basin Ilan Kurumu destekleri ile ayaktadirlar. Bu destekler önemlidir ve daha da artirilmalidir. Ancak burada yerel televizyonlar ihmal edilmektedir. Resmi ilanlardan ve kamu reklamlarindan bundan sonra yerel televizyonlarda istifade etmelidir. Yerel televizyonlarin önemli sorunlarindan biriside uydu maliyetleridir. Dördüncü uydumuzu uzaya gönderdik. Bu uydu ile birlikte Türksat’in uydu ücretlerinin düsmesi gerekir. Yerel televizyonlarin önemli sorunlarindan biriside Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun vermis oldugu yüklü para cezalaridir. Bu cezalar dogrudan satisla ilgilidir. Bu cezalarin kaldirilmasi ya da düsürülmesi yerel televizyonlarin en büyük sorunudur. RTÜK paylari kaldirilmalidir. Raiting ölçüm sistemi ülke geneline yayilmalidir. TÜIK kurumu bu isi yapabilir. Reklam ajanslari ve raiting kurumu arasindaki çikar çarkini ya da tekelini kirmak için raiting ölçümlerini devlet TÜIK Kurumu tarafindan yapmalidir. RTÜK’ten lisans alan bir kurulusun hem Türksat’a hem kablolu yayina hem de tele dünyaya ayri ayri lisans ödemesi yapmasi yerine bütün platformlarda tek lisansla yayin yapmasi saglanabilir. Sistem böyle devam edecekse ücretler makul seviyeye çekilmelidir. Su an RTÜK lisansina sahip olmadan Türksat üzerinden yayin yapan yüzü askin korsan yayin var. Bu yayinlar durdurulmalidir” dedi.

Basbakan Davutoglu da, ulusal medya olmanin milli olmak anlamina her zaman gelmeyecegini belirterek, ölçek olarak ulusal olup da mantik olarak milli olmayan çok medya bulundugunu söyledi. Mantik olarak da milli ve yerli olabilmenin önemli oldugunu vurgulayan Davutoglu, yerel medyayla bulusmaktan büyük bir onur duydugunu dile getirdi. Basbakan Davutoglu, "24 ulusal, 17 bölgesel televizyon yaninda 204 yerel televizyon, toplamda 245 yerel televizyon oldugu bir ülkede yerelin gücü inkâr edilemez. Biz size güveniyoruz. Sizin yerelden kaynaklanan o büyük enerjinize saygi duyuyor, sizlerle birlikte yeni Türkiye'nin insasinda gerçek anlamda bilinçlenmenin olabilecegine inaniyoruz" diye konustu. Hiçbir fikrin, hiçbir siyasi hareketin, sadece baskentte veya büyük sehirlerde oturarak veya oralardan bütün ülkeyle ilgili ahkâm keserek basariya ulasamayacagini belirten Davutoglu konusmasina söyle devam etti: "Bunun çarpici örnekleri var. Hatirlarsaniz, Sayin Cumhurbaskanimizin yasakli oldugu dönemlerde, 'muhtar bile olamaz' diye manset atanlar, sonra çok mahcup oldular. Simdi muhtarlar Cumhurbaskanligi Sarayi'nda agirlaniyor. Fakat hiçbir milli ve yerel medya böyle bir baslik atmamisti, buna inanmamisti. Çünkü onlar halkla bir aradaydilar. Siyasete, demokrasiye, milli iradeye ne zaman darbe vurulmak istense disaridaki bir takim odaklar ile içerideki isbirlikçileri çok genis bir alanda degisik kamuoyu manipülasyonlari yapma gücünü kendilerinde buldular ama maniple edemedikleri tek güç, milletin iradesi ve millet iradesini yansitmakta hiç tereddüt göstermeyen yerel medya oldu. Onlari maniple edemediler. Sizler manipülasyona gelmediniz" dedi.
Yerel medya temsilcilerine, kadina ve çocuga yönelik siddete karsi seferberlik çagrisi yapan Basbakan Davutoglu’nun gündeminde yine Çözüm Süreci de vardi. "Ulusal medyada da manipülasyona gelmeyen, milli iradeye saygi gösteren degerli yayin kuruluslari bulundugunu söyleyen Davutoglu, sunlari kaydetti: "Bu yeni dönemde, yerele ve yerlilige atif yapmayan hiçbir politika basarili olamayacaktir. Andiçlarla, brifinglerle ülkeleri yönetme dönemi bitti. 28 Subat'ta medya mensuplari çagrilip, Ankara'da 'sunlar sunlar yazilacak, sunlar sunlar kesinlikle yazilmayacak' diye talimat verildigi dönemler oldu. 27 Mayis darbesinden sonra, 12 Eylül darbesinden sonra özgür düsünen herkes hapishanelere giderken, talimatla yayin yapan medya o günlerde bir sartlanmanin araci olarak kullanildi. Simdi ise bizim için yerel medya, yerel kanaat önderleriyle birlikte aslinda toplumdaki bilinçlenmenin dogrudan adresidir" dedi
Özgecan Aslan'in öldürülmesinin ardindan yapilan yayinlara deginen da Davutoglu, sunlari söyledi: "Özgecan Aslan'in katledilmesi, hatta masum bir genç kiz oldugu için sehit edilmesi üzerinden uyanan kamuoyuna dikkatinizi çekmek isterim. Yerel medya, ülkede bilinçli sekilde kadina yönelik siddete karsi duran herkes bu anlamda ortak bir tavir içine girdi. Ancak, en erdemli söz kimden çikti? Düsünürlerden, köse yazarlarindan, ulusal alanda bu aci olayi istismar etmek isteyen muhalefet partilerinden ya da belli büyüksehirlerde, sokaklarda yürüyenlerden degil, bu kizimizin babasindan geldi en erdemli ses. Hiçbir intikam duygusu tasimadan, hiçbir olumsuz düsünce tasimadan, öylesine güçlü mesajlar verdi ki. Iste Mersin'in yerelindeki o belki de bu aci olay hiç yasanmasa ismini hiç bilmeyecegimiz Mehmet Aslan bence yakin dönem Türk kültürünün, irfaninin en önemli sözcüsü oldu. Bunun için çok kitap okumak gerekmez, her gün bir köse yazmak da gerekmez, her gün televizyonlarda ahkâm kesmek de gerekmez. Fakat iste bir irfan sesi, bir anda bütün ülkede yanki buldu. O aciyi yasayan baba, o irfanla konusurken, annesiyle bizzat konustum, vakur bir sekilde benimle konusurken, anamuhalefet partisi genel baskani ve birçok siyasi kesim, buradan yine AK Parti iktidarina fatura çikarmaya kalkti"dedi.
Basbakan Davutoglu, Özgecan'in acisini yüreklerinde derinden hissettiklerini, aninda aileyle irtibata geçtiklerini, hala "ne yapilabilir" diye Bakanlar Kurulunda ve ilgili bütün kurumlarda çalisma yaptiklarini anlatti. Kadina ve çocuga yönelik siddet konusunda ilk uluslararasi sözlesmenin, Türkiye'nin öncülügünde, Türkiye'yi temsilen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Baskanligi yaptigi sirada, 2011'de çikarildigini animsatan Davutoglu, "Adini da Istanbul Sözlesmesi koyduk, ilk imzayi bizzat biz attik, ilk kanuni çalismayi da Nisan 2012'de biz yaptik. Kadinlarini koruyamayan bir toplumun, çocugunu koruyamayan bir toplumun gelecegini insa etmesi mümkün degil. Samimiyetle buna inandik ama bir anda dikkat edin, medyada da toplumda da iki tavir ortaya çikti. Bir, aciyi derinden hissedip bunu aileyle, toplumla paylasarak bunun üzerine bir bilinçlendirme yapmaya çalisanlar, digerleri ise yeni bir firsat ortaya çikti, bunu istismar ederek, hükümeti, AK Parti'yi yipratmaya çalisanlar veya belli anlayislara dayali olarak, geleneksel kültürümüze dönük yorumlar yapmaya kalkisanlar. Simdi sizden ricam su; lütfen bütün yayinlarinizda siddete karsi seferberlik ilan edin. Bunu nasil en iyi sekilde yapacaginizi siz iyi bilirsiniz. Özellikle kadina ve çocuga yönelik siddet konusunda yerel medyayi bir seferberlige çagiriyorum. Her yerde, Van'dan Izmir'e, Batman'dan Edirne'ye burada bu salonda olan bütün yerel medya temsilcilerimize bir anlamda çagrida bulunuyorum. Gelin, hükümet olarak ilan ettigimiz bu seferberlige sizler katilin. Bunun en güzel siyaset dilini birlikte gelistirelim. Anadolu'nun ve Trakya'nin her kösesinde su anda bizleri izleyen vatandaslarimiza seslenmek istiyorum. Her sey aslinda ailede basliyor. Vatandaslarimiza ailenin reisi olarak görülen baba veya ese sesleniyorum, hanimlariniza muhabbetle bakiniz. Hanimlar beylere muhabbetle baksin ve birlikte çocuklarini muhabbetle yetistirsinler. Ailede siddet ve nefret görmemis bir çocugun daha sonra bunu gelistirmesi imkânsizdir. Tebessümü, selami yayginlastiralim ve kim siddet dili, kim nefret dili kullanirsa ona karsi ortak tavir sergileyelim. Biz evimizde geleneksel, yerel bir kültürden geldik. Anadolu kültürünün içinden yetistik, siddet görmedik. Kadinlara el kaldiran, bu anlamda namertlerin en namerdidir. Disarida yapamadigi, gösteremedigi yigitligi evinde kaba güçle göstermeye çalisan ya da baska yerde gösteremedigi yigitligi, iste Özgecan kizimizda oldugu gibi arabasina binen bir genç kiza göstermeye çalisan mert olamaz, namerdin ta kendisidir. Mertlik öfkeyi bastirabilmektedir. Aynen Özgecan'in babasinin yaptigi gibi. Mertlik gönül genisligindedir, aynen Özgecan'in annesinin yaptigi gibi. Ama buradan hareketle ülkede karsitlik çikarmak isteyen ve bir anlamda aynen Gezi Olaylarinda oldugu gibi. Hâlbuki agaç hepimiz için büyük degerdir, hepimiz agaca saygi gösteririz, 14 kadar agacin yer degistirmesi dolayisiyla agaç üzerinden bir siddet ortami çikarmaya çalisanlar gibi, Özgecan'in acisi üzerinden bir karsitlik ortaya çikartmaya çalisanlara en güzel cevabi Özgecan'in annesi ve babasi vermistir. Sizler bu sese sahip çikin ve bu kültürü her yerde yayginlastiralim” dedi.
Çözüm Süreci için de seferberlik bekledigini dile getiren Davutoglu, sürecin bazilarinin iddia ettigi gibi "mekanik bir müzakere süreci" olmadigini söyledi. Çözüm Süreci'nin kendileri için "asirlarca bir arada yasamis kardesler arasindaki kardesligi ezeli ve ebedi kilacak olan bir gönül seferberligi" anlamina geldigini kaydeden Davutoglu, "Biz iktidar olmadan önce Kürtçe konustugu için tahkir edilen, hapishaneye gittiginde kendi ana lehçesiyle, diliyle, ogluyla konusamayan annelerin acisi üzerinden yasanan o trajedileri yok etmek için benimsenmis ve mutlaka basariya ulasacak olan bir gönül seferberligidir" seklinde konustu.
Bunu, bazi kesimleri memnun etmek ya da bir sekilde tatmin etmek için ortaya koymadiklarini ifade eden Davutoglu, 2005'te Cumhurbaskani Erdogan'in Diyarbakir konusmasindan bu yana adim adim insa ederek, tekrar Türkiye'yi bütünlestiren bir siyaset ahlakinin, bir yeni kültür anlayisinin yayginlasmasina önem verdiklerini vurguladi. Dillerin hepsinin güzel olduguna isaret eden Davutoglu, konusmasina söyle devam etti: 'Feqiye Teyran'in güzel Kürtçesi ile Yunus Emre'nin güzel Türkçesi arasinda bir fark yoktur. Eger bir dil muhabbet üretiyorsa, eger bir dil sevgi dili haline dönüsebiliyorsa, o dil her yerde güzeldir, kim konusursa konussun güzeldir. Ancak bir dil, hangi dil olursa olsun, nefret üretiyorsa, siddet üretiyorsa, o dil her yerde ve kim tarafindan kullanilirsa kullanilsin çirkindir ve bizim dilimiz degildir. Hazreti Peygamber de Arapça konusuyordu, Ebu Cehil de Arapça konusuyordu. Hangi dili konustuklari degil neyi teblig ettikleri önemliydi. 12 Eylül'ün bildirileri de Türkçe yayinlaniyordu, Yunus Emre'nin siirleri de ya da 2002'de Türkiye'de demokrasinin önünü açan AK Parti'nin bildirisi de Türkçe yayinlandi. Burada önemli olan, hepimizin sahip çikmasi gereken sey muhtevadir ve güzel dillerimizi muhafaza etmektir”dedi.
Çözüm Süreci'nde ne zaman önemli bir asamaya gelinse bunun engellenmeye çalisildigini anlatan Davutoglu, Oslo süreciyle ilgili birçok komplolar tertip edildigini, son olarak tam yasal düzenleme yapip, Çözüm Süreci'nde ivme kazanilacakken, 6-7 Ekim olaylarinin baslatildigini söyledi.
"Israrla ve kararlilikla çözüm süreci konusundaki tutumumuzu sürdürüyoruz" diyen Davutoglu, yerel medyaya yaptigi konusmasinda "Sizden talebimiz, beklentimiz, hangi sehirde olursaniz olun, ister Türkiye'nin dogusunda, ister batisinda, ister kuzeyinde, ister güneyinde Çözüm Süreci'ne, Milli Birlik Projesi'ne sahip çikin. Bunu baltalamak isteyenlere, Türkiye'de Türk, Kürt, Alevi, Sünni ayrimi yapmak isteyenlere karsi en yüksek gür sada yerel ve yerli medyadan çikmalidir ve çikacagina da ben inaniyorum. Sizler eger bu davaya sahip çikarsaniz, Türkiye'yi parçalamak, sadece ben parçalamaktan kastim kimsenin haddi degildir Türkiye'nin bölünmesi cografyasinda onu kastetmiyorum sadece. Ayni apartmanda yasayan bir Türk, bir Kürt, bir Alevi, bir Sünniyi birbirine neredeyse hasmane bakan komsular haline getirmek de bu ülkeyi parçalamaktir. Istanbul'da Ankara'da ayni apartmanda bakarsiniz, Balkan muhaciri, Kafkas muhaciri, Diyarbakirli, Izmirli birarada yasar. Bu bilincin yayginlasmasi için sizlere güveniyoruz” ifadelerine yer verdi.
Anadolu Medya Platformu'na da Türkiye'nin her yerine yayilmis olan medya mensuplarinin öncülügünde yürüyen faaliyetlere de bu anlamda büyük ihtiyaç hissettiklerini belirten Davutoglu, "Bu seferberlige siz de katilin, her yerde kardesligi, demokrasiyi, demokratik istikrar üzerinden gelen milli irade bilincinin yayginlasmasi konusunda bize yardimci olunuz. Birilerini nefreti körüklerken, siz inadina kardeslik demeye devam edin" dedi. Evlerinde kendilerini izleyen vatandaslara da seslenen Davutoglu, "Lütfen yarin sabah karsilastiginiz herkese selam verirken, nasil acaba bu selam verdigim ve selam aldigim Türk müdür, Kürt müdür, Alevi midir, Sünni midir diye düsünmüyorsaniz, bundan sonra da hiçbir zaman bu tür ayrimlar üzerinden, Türkiye'yi bölmeye çalisanlara prim vermeyin. Komsunuz farkli bir dildense özellikle ona selamla mukabelede bulunun, farkli bir bölgedense selamla mukabelede bulunun ve her yeri bir kardeslik mekâni haline birlikte dönüstürelim"dedi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner284