Program, Dr. Öğr. Üyesi Onur Aykaç’in hikâyeyi dinleyenlerle paylaşmasıyla başladı. Dr. Öğr. Ü. Aykaç, Karacaoğlan’ın asıl adının Hasan olduğunu ve küçük yaşlarda hem öksüz hem de yetim kaldığını belirterek şunları dile getirdi: “Hasan’a Farsak köyünden Serdengeçti Osman Ağa sahip çıkmış. Ona babalık etmiş, büyütmüş. Hasan’ı yaşı on sekize gelince köyde kimi kimsesi olmayan dilsiz bir kızla evlendirmek istemişler. Bizim Hasan, bu dilsiz kızla evlenmek istememiş. Ama bu düşüncesini çok sert bir adam olan babalığı Osman Ağa’ya da söyleyememiş ve çareyi köyden kaçmakta bulmuş. Sazını eline alıp yollara düşmüş. Kendisine 'Karacaoğlan' mahlasını seçmiş ve dolaştığı yerlerde türküler söylemiş. Artık o günden sonra ona Hasan değil, 'Karacaoğlan' diyecektir ahali.”
Dr. Öğr. Ü. Aykaç hikâyenin devamını şu şekilde aktardı: “Karacaoğlan, bir gün Aladağlar’da bir Yörük obasına konuk olmuş. Çalıp söylemiş. Oba halkı Karacaoğlan’ı çok sevmiş ve burada Obabaşı Boran Bey’in biricik kızı Elif’e âşık olmuş. Boran Bey deseniz, babalığı Osman Ağa gibi sert bir adammış; ona da gidip derdini açamamış. Hâsılı derdini içine gömmüş, yine gizlice obayı terk etmiş bizim Karacaoğlan ve Karaman iline gelmiş. Karaman, Yörüklerin göç güzergâhındadır. Kader bu ya, Boran Bey’in Yörük obası da o günlerde Karaman’dan geçmektedir. Karacaoğlan bir fırsatını düşürüp Elif’e mektup yazmış. İki sevdalı bir gece gizlice buluşmuşlar ve birbirlerine sevdalarını söylemişler. Birkaç gün sonra da gizlice obadan kaçmışlar. Uzaklarda bir obaya, obanın beyi Tuğrul Bey’e sığınmışlar. Tuğrul Bey ve obalılar, çok iyi karşılamışlar onları. Artık Karacaoğlan’
Dinleyicilerin büyük beğenisini toplayan program Müzik Öğretmeni Halil Erbay’ın seslendirdiği üç Karacaoğlan türküsüyle son buldu.