KARAMAN ESKIDEN BÖYLE DEGILDI (1)

Fenari Mahallesi çocuklari olarak, Ismet Pasa Caddesi günümüz Cambaz Gazi Parki içerisindeki Cambaz Gazi türbesinin bahçe duvarina çiktigimizda, Karaman Kalesini ve Ramazan topunun atesini, dumanini görebiliyor, sonrada sesini duyabiliyorduk. Bugün, sesini belki yine duyabiliyoruz, fakat insanlar yüksek yüksek evler kurmuslar, göremiyoruz.
Eski mahallemiz olan Fenari Mahallesi Reis sokaginda, tas evimizin ikinci kat pencerelerinden Toprak Mahsulleri Ofisi’nin gümüs renkli, heybetli hububat silolalari görünürdü. Hemen önünden gelip geçen trenler, zaman zaman agaçlarin ve küçük egreti yapilarin arkasina siginsa da bu uzun sürmez, bu sahane resmigeçit sürer giderdi. Özellikle geceleri çalan düdügü gurbeti, uzak sehirleri akla düsürür, hüzünlendirirdi. Yaktigi kömürün koyu dumani, basinin arkasinda bir tül gibi dalgalanir, uzar uzardi. O bizim sevgili kara trenimizdi. Bugün Sayin Yüksek Hizli Trenimiz var.
1961 yilinda tasindigimiz, yeni Mansurdede mahallemizin Gazipasa Caddesi 1 nolu ara geçidindeki iki katli evimizin terasindan ise, uzaklarda Hamza Zindani, günümüzdeki Valilik alani görülür, Mersin-Konya asfalti görülmese de, dikkatli baktigimizda arada bir aracin geçtigi gözlenebilirdi. O zaman baglik bahçelik olan bölge sehrin sebze meyve deposuydu, yesil kusagiydi. Siyahser mahallesindeki definecilerin karnini bagirsagini delik desik ettigi Gâvur Höyügü koyu gölgelerde binlerce yildir uyur, kimsenin haberi olmazdi. Hos, bugünde yapilasmalar nedeniyle kabak gibi ortaya çiksa da, varligindan kimseler haberdar degil. Toroslarin ilk sira daglari ise, ekmek istemez, su istemez vakur ve mutlu durur dururdu. Simdi de duruyor, ama hüzünle duruyor. Canlari da sikilmiyor ellehem mübareklerin.
Ayni evimizin terasindan, yine güney yönünde hemen asagi karsimizda, ses sanatçisi Erol Evgin’in kayinpederi, Nuri Tosun amcanin ve esi Fatma teyzenin tek katli evleri arzi endam ederdi. Herkesin yer sofrasinda ayni tencereye kasik salladigi devirde bahçelerindeki masada yemek yer, keyif ederlerdi. Demirci Süleyman Dinçay amca ve esi Gübütlerin yorganci Aliye teyzelerin, ondüleci Kadriye teyzelerin iki katli güzel evi, daha ileride ögretmen Fahrettin Çetin’in oturdugu Kayseriliogullarindan Zehra Ceylan hanima ait Levantenlere özgü çizgileriyle heybetli konak ev görünürdü. Birbirini kapatan saygisiz yüksek yapilar olmadigindan daha neler neler görünürdü ki, hepsini yazmaya kalksam bu yazinin hacmi kifayet etmez. Bütün bu güzelliklerin yok olmasina, geçen bir 30 metrelik yol yetti de artti bile. Evet, evler kerpiç, evler ahsap, evler kâgirdi. Fakat içinde kalpleri pamuk gibi yumusak merhametli çelebi insanlar otururdu. Simdi, sadece evler beton degil, insanlarda taslasmis, ne selam veren var, ne selam alan. Selamda mi parayla efendi.
Fenari mahallesi Reis sokakta otururken, amcamin oglu Nevzat abimle, Ugur Isik’la, Hasan Özünal’la “Hana oynamaya gidelim” diyerek, günümüzdeki Beyaz Saray’in, yikilan ve o zaman olmayan Türkiye Emlak ve Kredi Bankasi’nin oldugu alana giderdik. Civardan muhtemelen zamaninda bizim görmedigimiz bir han olmali ki biz öyle dermisiz. Avukat Abdülkadir Erdil amcamizin yazihanesinin cam kenarlarina oturur, Teksas Tommiks okur, gelip geçen faytonlarin arkasina gizlice ilisir, bazen de kirbaci yerdik. Günümüzde bu bölgede arabadan yayadan geçilmiyor. Ne Reis sokakta, nede Handa oynayan çocuklar var. Geçmise ait izler, sert tel firçalarla hoyratça silinmis.
Sen ne güzel günler gördün be Karaman.

 
YORUM EKLE
YORUMLAR
Nail SUVATÇI
Nail SUVATÇI - 7 yıl Önce

Çok Güzel Yazıyla Resmedilmiş o Yılların Karamanı....Anne tarafım Karamanlı olmasından dolayı Her yaz en az bir ayımız geçerdi o Karamanda...Kırmahalle..Heççeler...Baloğlu Cami civarlarında dağılmış Akrabalar..O günler daha güzeldi..Betona feda edildik Tüm değerlerimiz ile..!!!!

banner284