KARAMAN INANÇ VE KÜLTÜR TURIZMI SEMPOZYUMU

Bir kez daha Karaman’daydim. Bu kez “KARAMAN INANÇ VE KÜLTÜR TURIZMI SEMPOZYUMU” için gittim. Karaman Ticaret ve Sanayi Odasi MEVKA’nin (Mevlana Kalkinma Ajansi ) finansal katkilari ile 23/24/25 Mart 2012 tarihlerinde bir sempozyum düzenledi. Ben kendi adima çok heyecanliydim. Çünkü 22 yil sonra Karaman’a hala “Konya-Karaman mi“ denmesi beni deli ediyordu. Her yerde bu tanitim eksikligini hissediyordum.
Her ne kadar geçen yil Eylül ayinda TURSAB Baskani Sn. Basaran Ulusoy, üyeleri ve bazi turizm acentesi Karaman’a davet edilmekle ilk adim atilmissa da bu baskaydi..
Dogrusu hiç bir oturumu, hatta bir oturumun bir saniyesini bile kaçirmak niyetinde degildim. Anlatilanlar o kadar güzeldi ki sanki bazen Yunus Emre’nin, bazen Mevlana’nin Dergâhinda dinlemedeydik, bazen de Bizans, Roma Saraylarinda konuktuk. St. Paul hosnuttu yillar sonra ortaya çikmaktan. Sunum yapan çok degerli bilim insanlari, arastirmaci konuklar gerçekten konularina son derece hâkim insanlardi. Her sey zamaninda gidiyordu. Salon dolu degildi. Hatta Karaman Ticaret ve Sanayi Odasi Yönetim Kurulu üyelerinden bile bazen kimse yoktu. Baskanlarini yalniz birakmislardi. Üzülüyor insan tabii ki bir burukluk olusuyor insanin içinde. Ama olsun, dinleyenler o kadar ilgiliydi ki… Içimden “Amannn zorla gelip burada oturacak 100 kisi olacagina gerçekten tanitima katkisi olan 50 kisi olsun” demedim desem yalan olur. Ama zordur desteksiz kalmak. Yillardir kendim de derneklerde, vakiflarda çalisan biri olarak bunun ne demek oldugunu çok iyi bilirim.
Nedendir bilmem ülkemizde is adamlarimiz odalarina, derneklerine genelde ilgisiz kalirlar. Sahip çikmazlar. Hâlbuki bir sehrin taninmasi, kalkinmasi demek o sehrin sadece camisinin, medresesinin, kilisesinin, yemeginin taninmasi demek degildir. Bir sehre gelen turist yemek yerken bulgurumuzu tanir, çay içerken bisküvimizi, gofretimizi tanir, kendine elbise alir, CD alir, hediyelik esya alir… Onlarca örnegi var bunun. Hatta uçakta yaniniza oturan adam günün birinde sizin is partneriniz bile olabilir. Örnegin tekstilci bir üreticimin yanina uçakta bir adam oturuyor. Suradan-buradan derken adamin dünyadaki en büyük gazli içecek sirketinin Ortadogu CEO’su oldugunu ögrenir. 4 saat yol. Sonra o üreticim yillarca o firmanin reklam ürünlerini üretti. Bu tesadüfleri neden sizler yakalayamayasiniz ki? Karaman Ticaret ve Sanayi Odasi yönetim kurulunun 44 kisi oldugunu ögrendim, içim acidi inanin. O 44 kisi vardiyali olarak bile olsa 2’ser saat ugrayabilselerdi keske. Yarin siz de “baskan” “baskan yardimcisi” olabilirsiniz. Sizler de etkinlikler, projeler yaparsiniz. Ya o zaman sizi de desteksiz birakirlarsa ne olur? Neyse gönüller bir olsun diyelim Mevlana hosgörüsü ile.
Gelenler gerçekten konularinda uzman arastirmacilardi, hocalardi. Bilgilerini, deneyimlerini üç gün boyunca bizlerle paylastilar. Ben kendi adima çok sey ögrendim. Iki gün oturumlari ilgiyle izledik. Kimsenin yemek bile aklina gelmiyordu inanin. (Benim geldi valla. Çünkü öglen yemeginde Aygün’de ispanak böregi varmis)
Aksam yemegimiz tarihi doku içerisinde Hatuniye Medresesi’ndeydi. Bamya çorbasi, calla mi desem – patlican kebabi mi desem öyle bir yemek, iç pilav, salata, zerde. Ortam çok hostu. Güzel bir grup çaliyordu. Baskan Mustafa Toktay, esi Ahsen Hanim, Riza Duru ve esi Fethiye Hanim herkesle tek tek ilgilendiler. Karaman misafirperverligini her an hissettik. Sag olun, iyi ki varsiniz. Güzel bir aksamdi.
3. gün ögrendiklerimizi yerinde görmek lazim degil mi? Pazar günü sabah erkenden tüm grup Aktekke Camii önünde toplandik. 3 minibüs, 3 binek araci yola çiktik. Yesildere, Manazan Magaralari, Taskale sonra Madensehri… Yollar yorucu maalesef hala düzgün degil. Neredeyse 10 sene önce neyse simdi o. Sonra Üç Kuyular’da ögle yemegi. Yerlesim ben diyeyim 8 hane, siz deyin 10. Ama her seyi öylesine yürekten yapmislar ki… Bana göre onlar turizmi ögrenmisler. Güzel, temiz pak bir masa. Guymak, üstünde petek bal, gözlemeler, kiymali ve peynirli sikmalar, ayran. Offff offf…Kagit tabak ve bardaklar, tuvalet tertemiz. Hijyen 10 numara. Sevgili ÜÇKUYULU’lar sizlere de çok çok tesekkürler. Sevgiyle yapmistiniz her seyi.
Masadan ayrilmak zor gelse de daha çok isimiz vardi. Üçkuyular’dan sonra Derbe Ören Yeri ziyaret edildi. Çevrede kar kalintilari ama tepede yakici bir bahar günesi... Derbe turizme açildigi zaman çok turist çekecegine o kadar eminim ki. Bu kalintilar baska yerde baska bir ülkede olsa paraya para denmez o kadar çok insan gelir ama biz yillardir bu degerli hazinemizi sakliyoruz. Iste o yüzdendir ki bu çalismalar çok önemli, iste o yüzdendir ki bu kadar sevinirim… Karamanim gün isigina çikacak. Derbe sonrasi sirada Binbir Kilise var. Orayi da gezdik, gördük. Artik dönüs yolu baslamisti. Çünkü aksam bir sürü konugumuz ayrilacakti Karaman’dan.
Dolu dolu üç gün… Emin olun anlatilacak çok sey var. Ama sayfalarimiz yetmez. Insallah bu üç günlük emek sadece kitaplarda ve anilarda kalmaz. Gelecek yil daha kapsamli “ULUSLAR ARASI” bir sempozyum olur. Özellikle ilk planda Karaman’a gelebilecek Türkiye’de yasayan diger dinlerden konuklar olur, büyükelçiliklerin turizm ataseleri olur. Bakarsiniz günün birinde tipki Ahdamar gibi, Derbe’de bir Paskalya Ayini olur. Tüm dünya duyar Derbe’mizi. Ve en önemlisi tüm is adamlarimiz orada olur.
Buradan tekrar basta finansör MEVKA, KGRT, Mustafa Toktay, Riza Duru ve esleri olmak üzere emegi geçen herkese yürekten tesekkür ederim. Karaman sizinle tanitilacak. Hep beraber basaracagiz emin olun. Yaninizdayiz, arkanizdayiz. Sag olun, var olun. Sevgiyle kalin…
YORUM EKLE

banner284