Küstüm, Oynamiyorum!

Çocuklar arasinda oyunlar baslayacagi zaman, bu geçimsiz çocuklar, küstüm, onamiyorum, diye kenara çekilirler. Arkadaslari oyuna davet ettikçe de, arkadaslari gelmedigi için ve oyunu yönlendiren kisinin arkadaslarini oyuna katilmalarini engelledigini dile getirerek oyunlara katilmazlar…
Iki futbol takimi maç yapmak amaciyla sahaya çikiyorlar. Hakemde bütün hazirliklarini tamamlamis ve basari dilekleriyle maçi baslatmak için düdügünü de çalarak oyunu baslatmis. Ancak takimlardan biri: “küstük, oynamiyoruz,”diyor. Nedeni soruldugunda: “cezali iki arkadasimizin cezalari af edilmezse bizde oynamayacagiz,” diyorlar.

Peki, bu maçin sonucu ne olur?

Bu takimin, gönül veren taraftarlari ile futbola gönül veren ülke ve dünya insanlari gözünde yeri ne olur?

Verdigim bu iki örnek, CHP’nin Meclis’te yemin boykotu ile birebir örtüsüyor, sanirim.

CHP, 1950 yilindan bu yana, bazi durumlar disinda, “küstüm, yapmiyorum”dan; “küstüm, oynamiyorum” çizgisine geldi, adeta.

Milletvekili seçilen Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’in tutukluluk durumlarinin mahkemelerce kaldirilmamalari karsisinda, CHP Milletvekilleri, boykot yaparak, Mecliste yemin etmediler. Sürekli olarak da AKP’den veya Basbakan’dan bu milletvekillerin tutukluluk durumlarinin kaldirilmasi yönünde; bir destek, bir yardim veya bir sinyal bekledikleri izlenimini vererek, her zaman yaptiklari gibi yine AKP ve Basbakan’in elini siyaseten güçlendirmis oldular.

Oysa sorun, siyasi bir sorun degil, hukuki bir sorundur. Tutuklulukla ilgili sorunun çözümünü sadece iki milletvekilinin tutukluluk durumlarinin kaldirilmasi degil, cezaevlerindeki insanlarin yarisinin tutuklu oldugu ve tutuklulugun bir ceza durumuna dönüstügüdür.

CHP, Meclis’e geldigi halde, yemin etmemekle yanlis yapmistir. Her seyden önce boykot konusunda CHP’nin muhatabi kimdir. CHP’nin boykot yaptigi belli, ancak kime karsi boykot yaptigi açik degil. AKP’ye karsi mi, Basbakan’a karsi mi, Meclis’e karsi mi?

Sorun; demokrasi, insan haklari, hukuk ve hukukun üstünlügü sorunudur. Sorun, evrensel hukukun normlarini kabul edipte bulara uymama, bunlari algilama ve yorumlama sorunudur.

Ülkemizde, yillarca bir bütün olarak insan üzerinden degil, sadece türban üzerinden hak ve özgürlükler tartisildi. Hak ve özgürlüklerde insan temel alinmadi. Evrensel hukukun normlari üzerinde tartisilmadi, bunlarin özümsenmeleri yönüne gidilmedi.

Ülkemizde, yillardir ülkemizi ve ülke insanlarimizi bir bütün olarak kucaklayacak yararli politikalar üretilmedi. Üretildikleri öne sürülen ve üzerinde tartisilan politikalar; ya bir parti adina, ya bir etnik kimlik adina, ya da semboller adina yapila geldi. Bu politikalar, hiç bir sorunu çözmedigi gibi yeni yeni sorunlar üreterek, medyaya özelliklede bazi medya gruplarina bol bol malzeme oldu.

CHP, baslattigi boykottan en kisa zamanda vazgeçmelidir. Bu asamada CHP bir baski unsuru olamaz. Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’a oy veren insanlarin oylarina sahip çikmalari gerekir. Bu nedenle bu insanlar, Meclisi e-mail yagmuruna tutmalidirlar. Bu davranis hem demokratik hem de yasalarda insan hak ve özgürlüklerine aykiri hukuk kurallarinin degistirilmeleri açisindan daha sonuç alici ve daha pratik bir yöntem olur. Yani eylemi bu milletvekillerine oy verenlerin belirttigim tarzda yapmalari gerekir, CHP’nin boykot yapmasi degil.

CHP, davasinda hakli ancak hakliliginin elde etmek için izledigi yol yanlistir.
YORUM EKLE

banner284