1950 yılında, çok partili döneme geçtiğimiz günden bu yana; kör topal da olsa uygulanmakta olan demokrasimizde çok önemli ağır ve derin kırılmaları, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 yıllarında yapılan askeri darbeler ortaya çıkarmıştır.
Günümüzde ise; seçim sandığını hiçbir ortamda ve hiç dillerinden düşürmeyen “sandık demokratları!” günler öncesi sandıktan kimin çıkacağını ilan ettiler.
Böylece toplum olarak, “tek kişilik demokrasi” dönemini yaşamaya başladık!
22 Mayıs 2016 Pazar günü yapılan AKP’nin İkinci Olağanüstü Kongresinde, günler öncesinde ismi belirtilmiş olan AKP Genel Başkanı ve Başbakan Adayı olarak Binali Yıldırım, sandıktan çıktı.
Bu durumda, ne değişti? Sorusunun yanıtı,
“Sadece isim değişti” olur
“Bütün yollar Roma’ya çıkar,” denilir. Ülkemizde, siyasi alanda bütün yollar, demokrasi yerine bir kişiye çıkıyor.
Hani, söz milletindi?
Şu anda söz kimin?
Hani, millet iradesi idi?
Şu anda kimin iradesi gerçekleşiyor?
Kişi merkezli bir demokrasi olur mu?
Atama ile başbakan olunur mu?
Ülkemizde, seçimle değil de, atama ile mi başbakanlık dönemi başladı?
“Yeni Türkiye” denilen, bir kişinin isteklerinin gerçekleştirildiği bir Türkiye midir?
23 milyon 600 bin kişinin seçtiği ve AKP’nin en yüksek oranda oyunu da alan, Ahmet Davutoğlu’na ne oldu?
Her şeyin değiştiği ve değişmeyenin değişme yasası olan değişim yasası, sanki bizim ülkemiz için sadece emir komuta zinciri içinde isimlerin değişmesi için geçerli oluyor; zihniyetleri değiştiremiyor; zira 1950 yılından itibaren aynı zihniyet devam ediyor.
AKP’nin İkinci Olağanüstü Kongresinde değişme sadece isim oldu. Ama o isimde; toplum ve ülkenin geleceğine yönelik herhangi bir söylemi ve yaklaşımı yoktu. Varsa yoksa “başkanlık sistemi.”
Böylece AKP’nin, ülkemizde bundan böyle yapmak istediğinin sadece “başkanlık sistemi” çalışmaları olacağının sinyalleri verilmiş oldu.
Vay benim etin kilosunun 60 liraya satıldığı, ülkem!
Vay benim; açlığın, yoksulluğun ve sefaletin ayyuka çıktığı ülkem, vay!
Evet, “ne değişti?” sorusuna.
Tekrar yanıt vereyim:
Aynı hamam aynı tas!
Yani,
Siyaset cephesinde değişen hiçbir şey yok, isimlerden ve de tabelalardan başka.
Diyorum.
Günümüzde ise; seçim sandığını hiçbir ortamda ve hiç dillerinden düşürmeyen “sandık demokratları!” günler öncesi sandıktan kimin çıkacağını ilan ettiler.
Böylece toplum olarak, “tek kişilik demokrasi” dönemini yaşamaya başladık!
22 Mayıs 2016 Pazar günü yapılan AKP’nin İkinci Olağanüstü Kongresinde, günler öncesinde ismi belirtilmiş olan AKP Genel Başkanı ve Başbakan Adayı olarak Binali Yıldırım, sandıktan çıktı.
Bu durumda, ne değişti? Sorusunun yanıtı,
“Sadece isim değişti” olur
“Bütün yollar Roma’ya çıkar,” denilir. Ülkemizde, siyasi alanda bütün yollar, demokrasi yerine bir kişiye çıkıyor.
Hani, söz milletindi?
Şu anda söz kimin?
Hani, millet iradesi idi?
Şu anda kimin iradesi gerçekleşiyor?
Kişi merkezli bir demokrasi olur mu?
Atama ile başbakan olunur mu?
Ülkemizde, seçimle değil de, atama ile mi başbakanlık dönemi başladı?
“Yeni Türkiye” denilen, bir kişinin isteklerinin gerçekleştirildiği bir Türkiye midir?
23 milyon 600 bin kişinin seçtiği ve AKP’nin en yüksek oranda oyunu da alan, Ahmet Davutoğlu’na ne oldu?
Her şeyin değiştiği ve değişmeyenin değişme yasası olan değişim yasası, sanki bizim ülkemiz için sadece emir komuta zinciri içinde isimlerin değişmesi için geçerli oluyor; zihniyetleri değiştiremiyor; zira 1950 yılından itibaren aynı zihniyet devam ediyor.
AKP’nin İkinci Olağanüstü Kongresinde değişme sadece isim oldu. Ama o isimde; toplum ve ülkenin geleceğine yönelik herhangi bir söylemi ve yaklaşımı yoktu. Varsa yoksa “başkanlık sistemi.”
Böylece AKP’nin, ülkemizde bundan böyle yapmak istediğinin sadece “başkanlık sistemi” çalışmaları olacağının sinyalleri verilmiş oldu.
Vay benim etin kilosunun 60 liraya satıldığı, ülkem!
Vay benim; açlığın, yoksulluğun ve sefaletin ayyuka çıktığı ülkem, vay!
Evet, “ne değişti?” sorusuna.
Tekrar yanıt vereyim:
Aynı hamam aynı tas!
Yani,
Siyaset cephesinde değişen hiçbir şey yok, isimlerden ve de tabelalardan başka.
Diyorum.
Tespit doğru Öğretmenim....