16 Nisan 2017 tarihinde yapılan anayasa referandumu ile Parlamenter sistemden (Başbakanlık sistemi) Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesi, aynı zamanda da demokrasi rejiminden otokrasi (tek adam) rejimine geçilmesi kabul edilmiştir
Sistem ve rejim alanlarında görülen bu değişikliklerden sonra son günlerde, 50+1 barajının gündeme getirilmesi ve Cumhurbaşkanlığı sistemi ile Parlamento’nun yetkilerinin sınırlandırılarak baypas edilmesi %10’luk seçim barajını ikinci plana atmış görülüyor.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, AKP limanına sığınırcasına siyasi söylemlerde bulunup, AKP ve AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanına sarılması; AKP ile AKP’nin bir nevi parti sözcüsü durumunda görülmeye çalışması MHP’nin; HDP’yi PKK’nın; İyi Partiyi de FETÖ terör örgütü destekçisi ve bu iki partiyi de CHP’nin destekler gösterilmeye çalışılması, siyasette:
AKP’nin içinde MHP’nin; CHP’nin içinde de HDP ve İyi Partinin eritilmesi projesi oluşturulduğu ve bu gelişme sonunda, siyasette: cepheler halinde iki partili bir döneme geçilmeye çalışıldığı izlenimi verilmektedir yargısına varmak zor olmasa gerek, diyorum.
Ancak 2019’da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçim sonuçları, bu projeyi ortadan kaldırma olanağını içinde saklamaktadır.
Zira bu seçimlerin çalışmaları demokrasi-otokrasi ekseninde gerçekleştirileceği ve seçim sonuçlarının:
1-AKP ve AKP limanına demir atan Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı sistemi yani; yürütme ve yargı güçlerini tek elde toplayan ve parlamentoyu da etkisizleştiren otokrasi rejimini;
2-Buna karşılık da CHP’nin başını çektiği ve CHP’nin etrafında toplanan demokrasi güçlerinin de Başbakanlık sistemini ( parlamenter sistemi) böylece de demokrasi rejimini korumuş olacağını, ortaya çıkaracaktır
Bakalım, demokrasinin olmazsa olmazı ve vazgeçilmez unsurları olan siyasal partiler ne olacaklar?
Otokrasinin olmazsa olmazı etkisiz ve de yetkisiz iki partisi mi olacaklar? Yoksa demokrasinin gerçekleşmesi için gerekli olan millet iradesini temsil eden siyasal partiler olarak mı varlıklarını sürdürecekler?
Evet, Cumhurbaşkanlığı sisteminin sürmesi durumunda, ilkemizde:
1-Yerli ve Milli Parti!
2-Terör destekçi Parti!
Şeklinde iki parti olarak mı sürecek?
Yoksa:
Parlamenter sisteme tekrar geçilip, milli iradenin tam temsilini sağlayan çok partili durum mu sürecek?
