TÜRKÇE EZAN

Arapça ezanı, Arap yazısını ve Arap Dilini İslam’ın simgeleri arasında görmek son derece yanlıştır. Çünkü İslam sembolizme karşı doğmuş bir dindir ve sembolizm, Arap putçuluğunun ruhudur.

Zira İslam, Allah’ın son dinidir ve evrenseldir. İslam semboller dini değil inanç ve ilkeler dinidir.

İslamiyet, Arap dini değildir. Bu nedenle, İslam olmak için Arap olmak gerekli değildir. Arap yazısı ve Arap dili, Arap kültürünün unsurlarıdır. Arap dilini ve Arap yazısını kullanmak, Arap kültürü içinde yer almak demektir.

Bu ülkede yıllardır, Arap alfabesinin öğretilmesi ve öğrenilmesi için Kur’an kursları adı altında kurslar açılmakta ve milyonlarca insan bu uygulama içine girmektedir. Bu uygulamayla yıllardır Arap milliyetçiliğine omuz verilmiş olunuyor.

Oysa Araplar, Arap olmayan Müslümanlara mevali yani köle olarak görmektedirler.

İslamiyet’i kabul eden ulusların dine ve dinin evrenselliğine ilişkin en büyük sorunlarından biri Arapça ezan meselesidir. Diğeri de anadilde ibadet hakkıdır.

Müslüman ulusları Arap diline mahkûm kılmak, İslam’ın evrenselliğini Arapçılık balyozuyla ezmek demektir. Bu, aslında bir başka ifadeyle dinin Arap ırkçılığına kurban edilmesi ve Muhammedî mesajın Arap kültür denizinde yaratılan bir girdabın içinde boğulmasıdır.

Ezan bir vahiy ürünü değildir. Zira öyle olsaydı “Ezan-ı İlahî” denilmesi gerekirdi.

Evet, gerçekten de ezan insan ürünüdür, ilahi bir kaynağı yoktur.

Hazreti Muhammed Medine’ye göç edinceye değin ibadet vaktini bildirmek / duyurmak için herhangi bir yol düşünülmüş değildi. Oysa Mekke’de müşrikler de namaz kılıyordu. Ama namaz vaktini duyurmak için bir şey yapıyor değillerdi. Müslümanlar da namaz kılıyordu ve onlar da böyle bir şeye gerek duymamışlardı. Çünkü Mekke kültüründe ibadet vaktini duyurmak diye bir uygulama söz konusu değildi.

Ancak Yesrib’e yani Medine’ye varınca Müslümanlar gördüler ki Yahudiler ibadete çağrı için bir şey yapıyor. Hıristiyanlar da yapıyor. Peki, biz Müslümanlar ne yapmalıyız, sorusu gündeme geldi. (1)

Böylece Mescit de toplanılması için ezan okunulması yönüne geldi.

Hz. Muhammet zamanında Mescit, sadece namaz kılınan bir mekân değildi. Mescit, aynı zamanda devlet ve memleket işlerinin görüşüldüğü, eğitimin

yapıldığı, gelirlerin toplandığı, ihtiyaçları olanlara ihtiyaçlarının dağıtıldığı bir yerdi.

Günümüzde Mescit, cami olarak değerlendirilmekte olup, Camilerde görülen minareler, Emeviler döneminde üretilmeye başlanılmıştır; ezan ise Camide kılınacak namaz için bir çağrı durumuna gelmiştir.

Ezanın Türkçe okunması Cumhuriyet döneminde gündeme getirilmiş, bu durum fazla uzun sürmemiştir. Ne var ki, ezanın Türkçe olarak okutulması yıllarca bazı çevrelerce bir siyasi araç durumunda kullanılmış ve kullanılmaya da devam edilmektedir.

Bu konuda CHP Milletvekillerinden Sayın Öztürk Yılmaz, ezanın Türkçe okunulabileceğine yönelik kişisel görüşlerini bildirmesi üzerine, CHP Disiplin Kurulu tarafından partisinden ihraç edilmiştir. Ne acı bir durum…

Asırlardır İslamlaşmayı Araplaşmak olarak anlayan ve algılayan zihniyetler, bu arzularına bir türlü ulaşamadılar ve ulaşamayacaklardır.

Zira günümüze gelinceye kadar İslamiyet’i benimseyen uluslar içinde Türkler ve Acemler, kimliklerini korumuşlardır.

(1)Cemil Kılıç, Arapça Ezan Meselesi

YORUM EKLE

banner284