1 MAYIS BİR BAŞKA BAHARAMI KALDI?

1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı, işçi ve emekçiler tarafından dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü. Dünya üzerindeki pek çok ülkede, resmî tatil olarak kabul edilmektedir. Türkiye'de ilk kez 1923'te resmî olarak kutlanmıştır. 2008 Nisan'ında, "Emek ve Dayanışma Günü" olarak kutlanması kabul edilmiştir. 22 Nisan 2009 tarihinde TBMM'de kabul edilen yasa ile 1 Mayıs resmi tatil ilan edilmiştir.

Ülkemizde 1 Mayıs denilince, akla Taksim Meydanı gelir; Taksim Meydanı ile 1 Mayıs adeta özdeşleşmiş gibi bir algı da oluşmuştur. Ne var ki, Taksim Meydanı işçilerin bayramlarının kutlama alanı olmasına bir türlü olanak verilmiyor; bu yılda işçiler, 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler bayramlarını yine kutlayamayacaklar…

Bana göre bu karar, “1 Mayıs kutlanmasın” anlamını taşımaktadır. Zira bayramın nerede kutlanacağını, bayramı kutlayacak olanların vermeleri gerekir inancındayım.

Taksim Meydanını Taksim Meydanı yapanlar işçilerdir. Taksim Meydanını işçilere bayram yapmaları için yasaklayanlar, acaba Taksim Meydanı’nın herhangi bir noktasına bir çivi olsun çakmışlar mıdır?

Firavunların, nemrutların, kralların, çarların, şahların, sultanların, padişahların, halifelerin, zulmü altında zindanlarda çürüyen, yaralanan ve yaşamlarını yitiren emekçilerin ürünleri ve kültürleridir yeryüzünde gördüklerimiz ve yaşadıklarımız…

Kiliselerin engizisyonlarında yargılanıp, giyotinlerde canlarını verenlerin ürünleri ve kültürleridir yeryüzünde gördüklerimiz ve yaşadıklarımız…

Milyonlarca Afrikalı zencinin köle olarak ABD’nin Güney Eyaletlerine götürülüp karın tokluğuna çalışanların ürünleri ve kültürleridir gördüklerimiz ve yaşadıklarımız…

ABD’nin New York kentindeki Cotton tekstil fabrikasında 8 Mart 1857 günü greve gittikleri sırasında fabrikada çıkan bir yangında yaşamını kaybeden 129 kadının ürünleri ve kültürleridir gördüklerimiz ve yaşadıklarımız…

Görüldüğü gibi yeryüzünde gördüğümüz ve yaşadığımız bütün güzellikleri dantel dantel üretenler, işçiler ve emekçilerdir. Ne var ki; işçiler ve emekçilerin ürettikleri bu güzellikleri cehenneme çevirenler, emeği ve alın terini sömüren ve çalanlardır.

Temmuz’un, Ağustos’un yakıcı sıcakları altında toprağa vurmak için çapa tutan ellerle; 5-7 yıldızlı otellerde klimaların serinliği altında kadeh tutan eller bir olur mu?

Yüzlerce derecelik ateşin karşısında demire çekici vurmak için kalkan kollarla; olur olmaz konularda bile ve hiç anlamadığı halde “evet” diye kalkan kollar bir olur mu?

Yerin yüzlerce metre altında bir lokma ekmek için alın teri dökerek kömür çıkaranlarla; yeryüzünde rant peşinde koşup, hak etmeden ve alın teri dökmeden milyonlarca lirayı ceplerine indirenler bir olur mu?

Evet, en yüce değer emek; en saygın kişi de emekçidir, işçidir.

İnsanların emeklerinden başka sahip oldukları hiçbir şeyleri yoktur. Var olanlar sömürüdür, hırsızlıktır; zengin denilenler, emekleri sömürenler ve emekleri çalanlardır.

İlkçağdan önce başlayan emek ve alın terinin sömürülmesi ve çalınması, günümüzde de artarak sürmektedir.

Son olarak diyorum ki;

Toprağı, deriyi, ahşabı işleyen, demire su verip çeliğe dönüştüren, makinelerle özdeşleşip ellerinin nasırlarıyla yarınları şekillendiren, binlerce yıllık emeğe saygıyla selam duruyorum…

1 Mayıs 1977 yılında, Taksim Meydanı’nda yaşamını kaybeden işçilerimizi bir kez daha saygıyla anıyorum…

Alın teri dökerek, emekleriyle geçinmeye çalışan bütün işçi ve emekçilerin 1 MAYIS Bayramlarını kutluyorum.

YORUM EKLE

banner284