14 MART TIP BAYRAMI

Orta ve yeniçağlarda 45-50 gibi yaşlarda olan insan ömrü, bilim insanlarının özellikle tıp alanında yaptıkları çalışmalar sonucunda, günümüzde insan ömrü, yaklaşık iki kat artarak, 80-90 yaşlara gelmiştir.
Tıp bilimi, insanın var olmasıyla başlayan ve geçirdiği evrelerle, gelişmeler gösteren, sağlıkla ilgili bir bilim dalıdır.
Tarihte bilinen ilk tıp bilim adamı Hippocrates’dir. Bir doktorun oğlu olan Hippocrates, tıp alanında yaptığı hizmetler nedeniyle, tıbbın babası olarak kabul görmüştür.
Hippocrates’sin tıbba yaptığı katkıları ve getirdiği felsefe dünya tıp çevrelerince kabul görmesi nedeniyle, birçok ülkede, doktorlar mezun olurken “Hipokrat Yemini” olarak bilinen meslek yemini ederler.
Bergamalı Galen, anatomi ve genellikle hekimlikle ilgili bilgileri sistemleştirmiştir. Galen, anatomi, fizyoloji, patoloji ve tedavi konularında birçok yeni bulgular elde etmiştir. Ayrıca, kalbin çalışmasını, omuriliğin yapısı ve görevlerini anlamaya çalışmıştır.
Batılılar tarafından hekimlerin piri olarak tanınan İbni Sina, 16 yaşındayken pratik hekimliğe başlamış ve resmi saray doktorluğu da yapmıştır.
İbni Sina, tıp alanında ki araştırmaları sırasında bazı hastalıkların bulaşmasında, göze görünmeyen bir takım yaratıkların varlığını ortaya çıkarmıştır. Şifa adlı 18 ciltlik eseri bir felsefe ansiklopedisidir.
İbn Nefis, pulmoner dolaşım ile birlikte kılcal damar ve koroner dolaşımları da keşfeden kişidir. Bunlar dolaşım sisteminin temelini oluşturmaktadır
Leonardo da Vinci, 10 insan cesedi üzerinde çalışmalar yaparak, anatomi tarihinde büyük bir yer edinmiştir.
Harvey, kan dolaşımı üzerinde çalışmalar yapmıştır. Harvey, yaptığı çalışmalarında; kalpten yarım saatlik sürede geçen kanın tüm vücuttaki kanın miktarına denk olduğunu, bu nedenle kanın, arterlerden damarlara geçmesi ve tekrar kalbe dönmesi gerektiğini belirtmiştir.
Leeowenhoek, birçok önemli buluş yaptı. “Spermatozoa”yı tanımlayan ilk kişi (1677) ve alyuvarları tasvir eden ilk kişilerden biriydi. En büyük keşfini 1674’de mikropların ilk kez gözlediğinde yaptı ve mikropları çok çeşitli yerlerde bulabildi. Kuyularda, göllerde, yağmur suyunda, insanların ağızlarında, çeşitli bakterileri ve pratozoa türlerini tanımladı ve büyüklüklerini hesapladı.
İngiliz hekim Jenner, 1796 yılında, insanların çok korktuğu çiçek hastalığına karşı aşı geliştiren ve bu aşının yaygın olarak kullanılmasını sağlayan kişidir.
Amerikalı Morton, tıp alanında buluşlarıyla ünlenen Morton, ameliyatlarda anestezi kullanılmaya başlanmasında en fazla payı olan kişidir.
Çek olan Freud, psikanalizimin kurucusudur. Freud’un kuramsal psikolojiye katkısı çok kapsamlı olmuştur. Freud, psikanaliz tekniği, akıl hastalıklarını tedavi etmek üzere bir yöntem olarak geliştirdi. İnsan kişiliğinin yapısı ile ilgili bir kuram ortaya attı.
Günümüzde psikologların çoğunluğu, bilinçaltı faaliyetlerinin insan davranışında etkin olduğuna artık inanmaktadırlar
İngiliz cerrah Lister, cerrahide antiseptik kullanımını başlatmıştır. Lister, Karbolik asidi mikrop öldürücü olarak kullandığı bir dizi antiseptik uygulama yöntemi geliştirdi. Her ameliyattan önce ellerini dikkatle temizlemekle kalmadı, alet ve giysilerin de tamamen temiz olmasını sağladı.
Alexander Fleming, Penisilinin kaşifi Fleming İskoçya ‘da doğmuştur. Fleming, 1925 yılında, enfeksiyonları inceledi ve birçok antibiyotik türünün vücut hücrelerine mikroplara verdiğinden daha fazla zarar verdiğini gördü. Bakterileri öldürecek, ancak insan hücrelerine zarar vermeyecek bir maddeye gereksinim olduğunu gördü.
Türkan Saylan, cüzzam(Lepra) hastalığı üzerinde yaptığı çalışmalarda olumlu sonuçlar almıştır.
Osmanlı Devleti’nde, II. Mahmut zamanında, “Tıbhane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire” adlı tıp okulunun açılış tarihi olan 14 Mart 1827 ülkemizde, modern tıp eğitiminin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Ülkemizde Tıp Bayramı ilk kez, I. Dünya Savaşı sonunda, İstanbul’un işgal edilmesine karşı tıp öğrencilerinin bir tepkisi olarak 14 Mart 1919 tarihinde kutlanmış ve gelenekleşmiştir
Tıp alanında; Batı ve Doğu’da görülen bu gelişmeler, sağlıklı bir yaşam sürdürmemizi sağlamıştır.
Sağlık, parayla satın alamayacaklarımızın önünde gelir. Durum böyle olmasına karşın, sağlığımızın korunması noktasında gerekli sağlık kültürüne sahip değiliz.
İnsanın en temel hakkı; sağlıklı yaşama hakkıdır. Ancak ülkemizde oluşan fiziki ve sosyal kirlilikler, ayrıca, beslenme konusundaki yetersizlikler nedeniyle, hastalıkların türleri ve hasta sayısı artmaktadır.
Özellikle çocuk bakımı konusundaki duyarsızlık, çocuk ölümlerinin artmasını beraberinde getirmektedir.
Ülkemizde, yeter sayıda hekim mevcut değildir. Devlet Hastaneleri’nde bir hekim, günde yaklaşık olarak seksen doksan hastayla ilgilenmek durumunda kalıyor. Ayrıca Devlet Hastaneleri’nde gerekli olan hayati öneme haiz ilaçlar da bulunmamaktadır.
Böyle bir tempoda çalışan hekimler, aileleri ve çocukları için nasıl zaman ayıracaklar. Ayrıca, hekimlik alanlarında, kendilerini geliştirebilmek için gelişmeleri nasıl takip edip, hastalara yararlı olacaklardır.
Ülkemizdeki sorunların birinci sırasını sağlık sorunları almaktadır. Umarım sorun kısa zamanda çözüme kavuşturulur ve sağlıklı nesiller yetişir.
Sağlık mensuplarının Tıp Bayramlarını kutluyorum.

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.

Kanuni Sultan Süleyman, böyle söylemiş.
Ömür boyu sağlıklar…

 

YORUM EKLE

banner284