AKDENİZ YÖRÜKLERİ NİN BARÇIN YAYLASINA GÖÇLERİ, ELİF İLE KARACA OĞLAN

Bu konuda sarıvelilerin Küçük Karapınar mahallesinde oturan EBİŞ TUNÇ (D.1926) şu bilgileri dile getirir.

İlk baharda Akdeniz yörüklerinin Barçın Yaylasına göçleri başlayacağı günlerde bir “YAYLA GÜZELİ” seçilirdi.

Yayla güzelini seçmek için yaşlı dedelerden sayısı 5-7-9 tek sayılarla biten bir seçici kurul meydana getirilirdi.Seçici kurul vadideki en büyük ağacın altına otururlar.

Vadiye getirilen iki davar sürüsünden birisini vadinin sağına,diğer sürüyüde vadinin soluna sürerler.

Vadinin sağına getirilen sürünün yanına sola sürülen sürün oğlak ve kuzuları,vadinin sol tarafına sürülen sürülerin yanına da,sağ tarafa sürülen sürülerin oğlak ve kuzuları sürülür.

Oğlak ve kuzular analarını emmek için,anaları da yavrularını emzirmek için birde bakalar ki kendi anaları,kendi yavruları olmayınca keçi ve koyunlar,oğlak ve kuzular var güçleriyle melemeye başlarlar.Vadinin içi bu seslerle inim inim inler.Göklere avaz avaz yükselen sesler üzerine seçiciler kurulu şöyle yemin ederler;

“Allahım şu göklere yükselen günahsız sesler üzerine,seçeceğimiz yayla güzelini seçerken bir yanlışlık,bir haksızlık yapmayacağımıza KUR’AN-I KERİM üzerine yemin ederiz.” derler.

Yayla güzeli ELİF seçilince yayla göçü başlar.Konaklaya konaklaya Barçın yaylasına doğru devam eden yayla göçünün en önünde at üzerinde yayla güzeli ELİF vardır.Yörük göçü Başdereye gelince yöre halkı işi aşı bırakır,bu yörük göçünü ilgi ile izler.

Bu arada atın üzerindeki yayla güzeli seçilen ELİF ile KARACAOĞLAN göz göze gelir.Birbirlerine de gönülleri akar.Birbirlerine gülümserler.Göç

sonunda Barçın yaylasına ulaşır.Keçi kılından yapılan çadırlarını kurarlar.Herkes iş bölümüne göre çalışmaya başlar.

Yörük yaylaya tam yerleşince yayla güzelini oğlanlarına almak için dünürler gönderirler.Karacaoğlan da yayla güzelini almak için dünür gönderir.

Yörük yayla güzeli ELİF in babası gelen dünürleri kızına anlatarak isteyip istemediğini sorar.ELİF dünürlerin hepsine olmaz cevabını verir.

Sıra Karacaoğlana gelince,ELİF babasına saygısından dolayı evet diyemez.Ama gülümser.ELİF in babası kızının Karacaoğlanı istediğini anlar.Ama Karacaoğlana ELİF i vermek istemez.Çünkü Karacaoğlan yerleşik hayata geçen bir yörük gencidir.Verse kızının hasretine dayanamayacağını düşünür.

ELİF babasının Karacaoğlana vermeyeceğini anlayınca Karacaoğlana kaçmak için eşyalarını hazırlar,bir bohçaya koyar,çadırlarının yanında bir taşın kovuğuna saklar.

Elif in koyduğu bu bohçayı bir yörük kadını görür.Helkesinin yarısına süt doldurur,sırtına çocuğunu sarar,gizlice ELİF in babasının yanına varır.”Kızın Karacaoğlana kaçacak” der.ELİF in babası “ben kaçacak kız büyütmedim” deyince yörük kadını “şu taşın kovuğuna bak gel” der.ELİF in babası gider.Bakar ki ELİF in giysilerini görünce kızının Karacaoğlanı kaçacağını anlar ve kızını bir daha yanından ayırmaz.

Tam bu sırada ELİF in babasının yanına gelen kadının arkasındaki çocuk üstünü kirlendirir.Anası çocuğun bezlerini helkedeki süt ile temizler ve çadırına dönerken çadırına varamadan,iki sevgiliyi birbirinden ayırdığı için ve süt ile çocuğun bezlerini temizlediğinden dolayı “Allah”o kadını arkasındaki çocuğu ile aleme ibret olsun diye “ÇİNDİRİ DAĞININ ÜSTÜNE TAŞ YAPAR”der.Ebiş teyze; büyüklerimiz böyle anlatırdı der.Ebiş teyze sözlerine devamla; günlerden birgün ELİF in babası ihtiyaçlarını almak için kızını da yanına alarak her cuma kurulan “BAŞDERE PAZARINA”gider.ELİF in babası pazarın karşı tarafında ardağı bir adamı

görür,”Kızım sen buradan ayrılma ben şu adamla görüşüp hemen döneceğim” der.

ELİF in yalnız kaldığını gören Karacaoğlan gizlice ELİF in yanına varır.ELİF e şöyle seslenir;

(ilk yeminli türküsünü bu pazarda söyler.)der Ebiş teyze;

CANIM BENİ NİÇİN ZARI EYLERSİN,

VERDİĞİM İKRARDAN DÖNEN DEĞİLİM,

SENDEN GAYRISINA VERMEM MEYLİMİ,

UÇUP DALDAN DALA KONAN DEĞİLİM.

ELİFİMİN YAZILMIŞTIR MASKINA,

YOKSA YARİM YATMI ÇIKTI KÖŞKÜNE,

BEN YANDIM KÜL OLDUM SENİN AŞKINA,

BEYHUDE YERLERE YANAN DEĞİLİM.

KARAC’OĞLAN BİLİR SENİN HALİNİ,

KADİR MEVLAM AÇIK ETSİN YOLUNU,

SENDEN GAYRISINA VERMEM MEYLİMİ,

VALLAHİ BİLLAHİ VEREN DEĞİLİM.

KARACAOĞLAN

Ebiş TUNÇ teyzeden dinlediklerimize göre,Karacaoğlanın sevgilisi ELİF ile görüşmesi ve yukarıdaki türküsünü söylemesi sonucunda “BAŞDERE PAZARINA”bundan sonra“BAŞDERE KARACAOĞLAN PAZARI”denilmiştir.

YORUM EKLE

banner284