AMELE-3

Öğrencilerini kafese girmiş yaralı bir kuş gibi görmek istemeyen Ayşe Öğretmen, eğitimin dört duvar arasında sıkışıp kalmasına karşı çıkarak, yetkilerden aldığı izinle ve olurla öğrencilerini sınıf ve okul dışına çıkararak, sosyalleşmelerini ve yaşadıkları çevreleri tanımalarını sağlamaya çalışırdı.

Ayşe Öğretmen, öğrencilerini başka okullardaki öğrencilerle tanıştırıp kaynaşmalarını sağlamak için önceden okul yönetimi ve sınıf öğretmeniyle görüşerek, Kale İlkokuluna götürdü, son sınıf öğrencilerle bir araya gelip, okul bahçesinde birlikte bir oyun oynamalarını sağladı.

Öğrencilerinin Kale Okulu’nun arkasındaki mezarlığı ziyaret etmelerini isteyen Ayşe Öğretmen, zaman zaman mezarlığa gelerek, aralarından ayrılmış olan kişileri ziyaret etmelerini istedi. Buradan da Devlet Hastanesine öğrencilerini götüren Ayşe Öğretmen, hastaları ziyaret etmeleri için öğrencilerini dörderli gruplara ayırarak, hasta odalarındaki hastaları ziyaret etmelerini ve hastalarla konuşmalarını istedi.

Bahar aylarıyla birlikte tarihi yerleri öğrencilerine tanıtmak isteyen Ayşe Öğretmen, Hatun iye, İmaret, Kale, Yunus Emre Camisi ve diğer tarihi alanlarla Odun Pazarına da öğrencilerini götürdü.

Yusuf, Odun Pazarı’nda gördükleri karşısında adeta büyülenmiş gibi kendinden geçer bir duruma geldi. Bu ne güzellikler böyle diye düşünmeye başladı. Ayşe Öğretmen, Odun Pazarı ile bilgi verdikçe, Yusuf, başka dünyalarda geziniyordu.

Ayşe Öğretmen, öğrencilerini etrafında bir daire şekline getirerek anlatımlarına başladı.

Odun Pazarı: “Ticaretin, sanayinin, borsanın, ulaşımın, turizmin kalbinin attığı, bir organize sanayi, bir fuar, bir alış-veriş merkezi işlevinin yürütüldüğü, tarım toplumunun bütün özelliklerini bünyesinde taşıyan bir yer.” Diyen Ayşe Öğretmen anlatımlarını sürdürdü:

Görüyorsunuz çocuklar, bu meydanın etrafında; demirciler, nalbantlar, saraçlar, arabacılar, helvacılar, buğday depoları, hanlar ve köy otobüsleri bulunuyor…

Dükkânlarının önlerinde: deri önlüklü ustaların yapımlarını tamamladıkları arabaların gövde ve tekerlerini maviye, yeşile ve kırmızıya boyamışlar… Biraz ileride, rengârenk ve dantel dantel boyun ve sırt örtüleri üreten, ürettikleriyle; nalları yenilenen atları bir gelin gibi süsleyen saraçların eserleri var.

Kısacası, demircilerin ve arabacıların çekiç sesleriyle, nalbantların bir armoni şeklinde nallara ve mıhlara vuruşlarıyla, sanki bir İspanyol rakkasesinin topuk sesleri gibi içten, canlı ve masum bir davetin yapıldığı bir yer, Odun Pazarı…

Orta yerinde de allı yeşilli dönme dolapların, çifter çifter kurulan salıncakların gıcırtılarının çocukların cıvıltılarına karıştığı bir yer, diye anlatımını bitirdi, Ayşe Öğretmen.

SÜRECEK...

YORUM EKLE

banner284