AMELE-8

Okullar tatil edildikten birkaç gün geçmişti ki, Yusuf, omzunda kürek ve küreğe geçirdiği azık çıkısıyla Hükümetin önündeki merdivenlere oturmuş ve dört gün aynı işveren tarafından inşaat işlerinde çalıştırmış ve her çalıştığı gün için de on bir lira almıştı. Aslında inşaat işçileri için günlük on lira olduğu halde bu işveren Yusuf’a on bir lira vermiş, buna diğer çalışan işçiler itiraz edince de “Yusuf okuyor, okuyup büyük adam olacak, onun için Yusuf’un paraya çok fazla ihtiyacı var.” diyerek, diğer çalışanlarını yatıştırmaya çalışmıştı.

Yusuf, sadece harç karmasını değil; kumların da elenmesini çok iyi biliyordu. İnce kumların, ince eleklerden; orta boy kumların, orta boy eleklerden ve iri kumların da büyük gözenekli eleklerden fazla zayiat vermeden eliyordu. Yusuf bu yeteneklerini, küçük yaşına rağmen yıllardır inşaat işçiliği yaparak kazanmıştı.

Çalışmayı çok seven ve hiç yorulmak nedir bilmeyen Yusuf, inşaat işçiliğinin yanı sıra, evlerindeki iki inek ve bir dananın bakımını; bahçedeki ağaçların sulanmasını; domates, biber, patlıcan, salatalık gibi sebzelerin çapalamasını da yapıyordu.

Okulda da başarılı olan ve arkadaşları tarafından çok sevilen Yusuf, ortaokul ikinci sınıfı ve lise birinci sınıfında iken, arkadaşları tarafından sınıf başkanı seçilmişti. Böylece bütün öğretmenleri ve yöneticileri tarafından tanınmıştı.

Bu gün ise beğenilmediği nedeniyle işe alınmadığı duygusu Yusuf’u için için kemirmemeye başlamıştı. Her ne kadar kimsenin bakışlarına ve bunu işe almamışlar gibi değerlendirilmelere muhatap olmadan düşündüğü bahçeye gelmiş ve bir parça rahatlama hissetmiş ise de; içinde beğenilmemiş olduğu duygusu, gecen her saniye ağır bir taş gibi yüreğine oturmaya başlamıştı.

Öğle sıcaklığının çökmesiyle birlikte Yusuf, acıktığını hissetmeye başladı. Azık çıkısını açtı. Akşam annesinden iki mayalı ekmeğe peynir sıkması istemiş; “annesi yakar oğlum,” diye karşı çıkmış ve haşlanmış bir yumurta, haşlanmış iki patates, yeşil soğan ve bir parça da tuz kararlaştırmışlardı.

Azık çıkısından bir şepit ekmek, bir mayalı ekmek, iki haşlanmış yumurta, iki haşlanmış patates, yeşil soğan ve tuz olduğunu gören Yusuf, yumurtanın iki olmasına sevindi. Tulumbanın yanına giderek, yemeğini yedi.

Yemekle birlikte sıcak, daha da hissedilir bir duruma geldi. Uyumamak için kedisini zorlamaya başlayan Yusuf, içinde oluşan bir boşlukta dönmeye başladığını hissetti, çünkü işe alınmamış olduğunu bir türlü içine sindiremiyordu.

İçinde bulunduğu duygusal durumdan çok çabalamasına karşın, bir türlü kurtulamayan Yusuf, düşüncelerinde kendisini işkencelere atıyor, işkencelerden kurtulmaya çalışıyor, ancak bir türlü toparlanıp da bu işe alınmamış olduğunu normal olarak değerlendiremiyordu.

Yusuf, asırlar boyu farklı yörelerde kurulan köle pazarlarını ve bu köle pazarlarında köle olarak satılan milyonlarca insanı ve ilk köle isyanının Roma’da Spartaküs liderliğinde yapıldığını hatırladı, içini çekti…

YORUM EKLE

banner284