Arabesk

Kitapta, arabesk müzigin Arap müziginden etkilendigi ve özellikle Orhan Gencebay tarafindan seslendirilmesi ile birlikte Türkiye’de popülerlik kazandigi söyleniyor ve devam ediliyordu. Arabesk müzigin ciddi bir alt yapisinin olmadigini, ezgisel olarak derinlik içermediginin tespitini yapmisti.  
Livaneli, yazisinda arabesk müzik dinlemedigini ama TRT’de arabesk müzigin yasakli oldugu dönemlerde bu yasagin kalkmasi gerektigini defalarca dile getirdigini yazmisti.
Arabesk müzigin kökünü ve hangi kesim tarafindan dinlenildigini az çok biliyoruz.
Arabesk müzigin toplumu uyuttugunu, toplumu yozlastirdigini, özellikle gençligin üzerinde büyük bir etkisi oldugunu söyleyebiliriz. Örnegin; Müslüm Gürses konserlerinde jilet satislarinin bir hayli artigi bilinen bir gerçek. Konser sonrasi jiletlenmis kollar görüntüsü bellegimizde hala tazeligini korumaktadir.
Cumhuriyetin kurulmasiyla da Bati müzigi benimsenmis ve ülkede b-Bati müzigi yayginlastirilmaya çalisilmistir. Tüm destek Bati müzigi içindir. Güzel sanatlar ve konservatuarlarda Bati müzigi egitimi verilmis, egitmenler, hocalar Bati müzigi egitimi için yetistirilmistir.
Cumhuriyet öncesi ve sonra Türk halk müzigine gereken önem verilmemistir. Türk halk müzigi kendini dinamikleriyle hayatta kalabilmistir.
Bazi dönemler Türk halk müzigine el atilmak istenmis ama hiçbir zaman el atilmamis. Birkaç küçük çalisma yapilmak istendi ise de çalismalar yarim kalmis,her dönem üvey evlat muamelesi görmüstür.
Yine saray müzigi olarak bilinen sanat müzigi, Osmanlinin son döneminde batililasma çabalari sonucu saray disina itilmis, yeterli ilgi gösterilmemis, desteklenmemistir.
Ülkemizdeki müzik türleri dogal olarak birbirini etkilemis ve de birbirinden etkilenmisler. Aralarinda ezgisel, makamsal ve sözel olarak çok büyük fark yoktur.
Ne diyor Livaneli; “Halk müziginin bir kökü var, arabesk müziginin bir kökü yok.”
Doksanlarda ortaya çikan, kisa sürede dinleyici kitlesini artiran pop müzigin kökü çok mu derinlerdedir. Iki cümle ile sarki baslayip bitirilmektedir.
Müzikte, kökten daha önemli olan toplumun yapilan müzigi benimsemesidir.
Yilarca bu ülke insani kendi türküsünü dinleyemedi.
Kendi öz degerini, duygusunu, kimligini, varolusunu, tinisini; kisacasi kendine hasret kaldi.
Her dönem topluma farkli müzik türleri dayatildi.
Arabesk müzik, böyle bir ülke atmosferinde dogdu.
YORUM EKLE

banner284