ATATÜRK’E SALDIRMAK-3

Osmanlı egemenliğinin dışındaki Batı Avrupa’da 15 Yüzyıl sonları ile 16 Yüzyıllarda ağırlıklı olarak, Hümanizma, Coğrafi Keşifler, Rönesans ve Reform Hareketleri, Merkezi Krallıklar, Burjuva Sınıfı, Bilgi ve Bilim devrimleri ortaya çıkmıştır.

Fizik, Kimya, Biyoloji, Tıp, Felsefe, Sanat alanlarındaki buluşlar ve teknolojinin gelişmesi, ticarette merkantilist ve üretimde de manifaktür üretim dönemlerini başlatmıştır. Ayrıca Hıristiyanlıkta Katolik ve Ortodoks Kiliselerinin yanında; Kalven, Anglikan, Protestan Kiliseleri ortaya çıkmış, Katolik Kilisesinin egemenliği kırılmıştır.

Ekonomide Burjuva Sınıfının güçlenmesi beraberinde siyaset alanında değişiklikler ortaya çıkarmış, 1789 yılında Fransa’da oluşan Burjuva Devrimi, Aristokrasiyi ve Hanedanlıkları sarsmıştır. Nihayet 19 Yüzyıl da İngiltere’de başlayan Sanayi Devrimi Avrupa’da yaşanırken Coğrafya Keşifleriyle başlayan sömürgecilik ivme kazanmış ve savaşların topyekûn ve okyanuslar ötesine taşınmasına neden olmuştur.

Osmanlı Devleti, teokratik bir niteliğe bürünüp, fen bilimlerini dışlaması sonucunda kendini içine kapatarak, dış dünyadaki gelişmelerde uzaktı. Ne var ki; 1718-1730 yıllarında III. Ahmet döneminde Lale Devri yaşanırken Batı’nın bilim ve teknolojik üstünlüğünü kabul ederek, yenileşme hareketlerine başladı.

Kayda değer yenilik öncelikle 1728 yılında matbaanın gelmesi olarak görülür. Aslında matbaa, Osmanlı egemenliği altındaki; Sırplar, Rumlar, Bulgarlar, Arnavutlar, Bosna-Hersek, Eflak-Boğdan’da yaşayanlar tarafından çoktan kullanılıyor ve buna bağlı olarak da kültürel gelişmeler azımsanılmayacak oranlarda gelimleler kaydetmiştir.

Önceleri Osmanlıya matbaanın gelişi tepkilerle karşılanmıştır. Bunun nedeni İstanbul’da “hat” sanatı (güzel yazı yazma sanatı) ile geçimlerini kazanan on binlerce insanın, matbaanın gelişiyle seri şekilde basıma geçileceği ve bu nedenle de, bu hattatların işlerini kaybedecekleri kaygısı olmuştur.

Bu gelen matbaa devletin tekelinde idi ve baskı yapacağı alanlar, din dışı alanlar olacaktı. Bu durum, hattatların tepkilerini az da olsa azaltmıştır.

Lale Devri’nde “Bilim Kurulu” oluşturulmuş ve Doğu klasiklerinden bazıları Türkçeye çevrilmiştir.

Osmanlı Devleti askeri temellere dayalı bir devlet olduğundan, yenileşme hareketleri, öncelikle ve de ağırlıklı olarak askeri alanlarda başlatılmıştır. I. Mahmut ve III. Mustafa dönemlerinde, Enderun ve Medreselerin yanında askeri alanda eğitim yapan Kara ve Deniz teknik okulları açılmıştır.

III. Selim zamanında yeni bir askeri yapılanmaya gidilmiş, bunu II. Mahmut zamanında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ile yeni bir ordu yapılanması takip etmiştir. Ayrıca II. Mahmut Döneminde; yönetim, sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda da yenilikler yapılmıştır.

Abdülmecit Döneminde Tanzimat Fermanı ile hukuk, II. Abdülhamit Döneminde de; Anayasa kabul edilmesi ve Parlamentonun açılması ve padişahın yanında halkın yönetime katılması yönetim, askeri ve eğitim alanlarında yenilikler yapılmış; II. Meşrutiyet Döneminde ise ilk kez çok partili yönetime geçilmiştir.

Bütün bu çabalar, Osmanlı toplumunu refaha götürmemiş, bilim ve teknolojide yeterli ilerleme sağlayamamış, siyasi bütünlüğün korunmasını gerçekleştirememiştir. Bunun nedeni; devletin teokratik bir yapıya sahip olması, aklı ve bilimi yok sayarak; kader ve duygusallığın ağırlık kazanması sonucunda da Sevr’i imzalamak durumunda kalmıştır.

SÜRECEK...

YORUM EKLE

banner284