ATATÜRK’E SALDIRMAK-4

Kısacası, Batı’yı Osmanlıdan ayıran akılcılık (Rasyonalizm) ve matematik alanlarındaki açıklık kapatılamamış ve bu açık giderek artmıştır.

Şimdi gelelim, bazı çevrelerin Atatürk’e saldırmalarına.

Atatürk’ün işaret parmağına bakıp, işaret ettiği yeri görmeyenler, Atatürk’e saldırıyorlar…

Atatürk’ün işaret ettiği yer, çağdaş bir toplum ve çağdaş bir devlet.

Atatürk’e kimler neden saldırıyorlar?

Saldıranlar, dini bir sektör durumuna getirenlerdir. Çünkü Atatürk’e saldırı öncelikle toplumun yumuşak karnı olan din üzerinden yapılmış ve yapılmaktadır.

Atatürk’ün din alanında yaptıkları:

İslam Dinini çok iyi öğrenip uygulayabilmemiz için:

Diyanet İşleri Başkanlığını açtı.

Kur’an’ı Türkçeye çevirtti.

Hadisleri Türkçeye çevirtti.

İmam Hatipleri açtı

Kur’an Kurslarını açtırttı.

İslam Enstitülerini Açtırttı.

Cuma hutbelerinin Türkçe olarak okunmasını sağladı.

Dini bir çıkar aracı bir sektör durumuna getirenler, Atatürk’ün yaptıkları sonucunda çıkarlarını kaybettikleri için değilse bu çevreler, insanların dinlerini öğrenmelerinden neden rahatsız oluyorlar da Atatürk’e saldırıyorlar?

Oysa Din, bütün herkese açık, vicdan ve merhamet yoludur; asla bir “servet kapısı” değildir.

İslam Dini, iyi insan olunması için Kur’an’da öğütler verir. Anlamadığı bir dil de Kur’an’ın okunması kimseye yarar sağlamaz. İşte Atatürk’ün Türk Milletine dini alanda yaptığı en büyük hizmet, Kur’an’ın Türkçe mealini yazdırması ve Kur’an’ı okuyanların anlamış olmalarını sağlamış olmasıdır.

Atatürk’ün felsefesinin ekseninde anlamak yer alır. Bu nedenle din dilinin Türkçeleştirilmesi ve anlaşılması gerekir, din anlaşılmalıdır. Günde beş kez okunan Ezan ile Fatiha ve İhlâs sureleri namazda her zaman okunan surelerdir. Bunların Türkçe karşılığını kaç kişi biliyor?

İslamiyet, sadece Arapların dini değildir; Araplar üzerinden insanlığa gönderilen evrensel bir dindir.

Arap harflerini, Arap dilini, Arap örf ve adetlerini benimseyip Arap kültürü içinde yer alanlar, Araplaşmış olurlar, İslamlaşmış değil…

Kur’an, “yaşayanları uyandırmak, uyanışa çağırmak, derin uykulardan uyandırmak için gelmiştir.” Kur’an’ın, mezarlıkta bir ölüye okunmasıyla, şehirde onu anlamayan, anlamayacağı bir dilde, anlamayacağı bir idrakle okunması aynı şeydir.

Atatürk’e Kur’an’ın anlaşılmasına, din dilinin yaşayan “hayat dili” olmaktan çıkıp, adeta donmuş bir “tapınak diline” dönüştürmek ve böylece dini bir sektör durumuna getirmek isteyenler karşı çıkıyorlar.

İslam esasen bir “Söz” dinidir; Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi “mucize ve kehanet” dini değildir.

Cumhuriyetle birlikte, cin, muska, büyü üzerinden kurulan hurafeci düzen yıkıldı. Dini, bir çıkar aracı, bir sektör durumuna getirenlerin çıkarları son buldu. Bu çevreler, yaptıklarıyla bir ekonomik çıkar sağlıyorlar ve toplum üzerinde de manevi bir nüfuz kazanıyorlardı.

Üfürükçü bezirgânlar; okuyup üfleme yoluyla ayetlerden para kazanan kişilerdir. Bunlar, inen ayetlerin gereğini yapmayı bırakıp medyumluk, cincilik, falcılık, büyücülük, kehanet, cin kovma, muskacılık, gizemcilik, yapanlardır. Bunlar birer hurafedir ve bunların İslamiyet’te yerleri yoktur. İslamiyet, bu hurafeleri yasaklamıştır.

İşte İslamiyet’in yasakladığı bu hurafeleri Atatürk yasakladığı için Atatürk’e bu çevreler saldırmışlar ve de saldırmaktadırlar. Ayrıca Bu çevreler, anlaşılmaması için Kur’an’ın etrafında gürültü koparanlardır. Bu nedenle de Kur’an’ın anlaşılmasını önlemek için Türkçe mealine karşı çıkmışlar ve de çıkmaktadırlar.

SÜRECEK...

YORUM EKLE

banner284