ATATÜRK’E SALDIRMAK-5

Ayrıca Atatürk’ün gerçekleştirdiği Laiklik ilkesine de bu çevrelerce şiddetle karşı çıkılmaktadır.

Laiklik, hukuk kurallarının ve devlet kurumlarının din yerine, akıl ve bilime dayandırılmasıdır. Ayrıca laiklik, din ve vicdan özgürlüğünün de teminatıdır.

Hal böyle iken: Bu zihniyettekiler, tarihin her döneminde kendi akıllarıyla düşünmekten korkarlar. Bunların bedenleri günümüzde, ruhları geçmişte yaşayan parçalanmış kişiliklerdir. Kaybolmuş bir çağın özlemi içinde hep geçmişle yaşarlar, bir türlü günümüze gelemezler. Kendi çağlarının, kendi zamanlarının çocuğu olmaktan korkarlar. Tarihi kendi parlak dönemlerinde dondururlar, kendi parlak çağlarını “tarihin sonu” ilan ederler.

Mevcut düzenden çıkarları olan kesimler, çıkarlarını kaybetme korkusuyla, mevcut düzenin yok edilmesine ve yeni düzenlere geçilmesine sürekli olarak karşı çıkmışlardır. Zira mevcut düzende kendilerini ayrıcalıklı ve nüfuzlu kişiler olarak görüyorlardı.

Ayrıca bu kesimlerce Arap alfabesi, dinin bir parçası olarak görülüyordu. Oysa Arap kültürü ve Arap tarihi, İslam dini değildir.

Bu zihniyetlere sahip insanlardan oluşan toplumlar, karanlıklarda kalmaya ve karanlıklarda yaşamaya mahkûmdurlar…

Atatürk, asırlar boyu uyutulan bir milleti uyandırmış, aydınlatmış, sonra da bilinçlendirmiştir.

Aslında Ülkemizde, Ezanın okunması ve Namazın özgürce kılınması, Atatürk’ün sayesinde olmuştur. Atatürk, Ulusal kurtuluş Savaşı vermemiş olsaydı, şimdi ülkemizde ezan sesi yerine çan sesi duyulacaktı.

İnsanların dini inançlarının olup olmadığını bir başka insanlar mı ölçüyorlar da Atatürk için dini inançlarının olup olmadığını ortaya atarak, Atatürk’e din alanında yaptığı bütün bu olumlu uğraşlarına rağmen, dinsizlik damgasını vuruyorlar?

Bir insanın dini hassasiyetlerinin olup olmadığının en önemli göstergesi, İslamiyet’in ekseni olan yardımlaşma/dayanışma ve paylaşma yapıp yapmadığı olmalıdır. Bu yaklaşıma göre Atatürk, bir millete bağımsızlık, toprak-vatan- ve özgürlük ve böylece de dini inançlarını özgürce gerçekleştirmelerini vermiştir.

Ayrıca İslamiyet, barış dinidir. Atatürk, “Savaş zorunlu olamadıkça bir cinayettir,” der ve ekler: “Yurtta Barış Dünyada Barış”

Günümüzde din denilince insanların aklına İslam da dâhil olmak üzere mabet, tapınak, din adamı, papaz, keşiş, haham, hoca, şeyh, sarık, cübbe, kandil, ayin, türbe, mucize, kehanet, keramet, buhar, tütsü, sır vs. geliyor.

İbadet denilince de, İslam’da dâhil hepsi birbirine karıştırılarak, namaz, oruç, abdest, camiye, kiliseye veya havraya gitmek, günah çıkartmak, yağmur duasına çıkmak vs. akla geliyor.

Neden din denilince akla; hak, hukuk, adalet, işgaller, zulümler, tecavüzler, yoksulluk, yolsuzluk, sokak çocukları, engelliler, açlar, susuzlar, giderek artan boşanmalar, dağılan aileler, işsizler, zam, işkence, plansız şehirleşme, trafik, gecekondu, sanat, edebiyat, şiir, felsefe, müzik, sinema, tarih, tabiat, uygarlık vs. gelmiyor. (1)

(1) İhsan Eliaçık Yaşayan Kur’an

SÜRECEK...

YORUM EKLE

banner284