BİLGİ KÜPÜ-HAFIZA BANKASI-CESUR YÜREK

Siz hiç yaşadığı şehri ve insanını yerlisinden çok bilen birini tanıyor musunuz? Ben tanıyorum. Bu zat-ı muhterem; en kestirme ifade ile Eskişehirli yakınlarının “Karamanlı İsmail” olarak andığı İsmail Bey’dir. Yeri gelir şehrin yerlisi olarak elbette benim de bilmediklerim olur, böylesi durumlarda: Takıldığın bir yer olursa çekinme, sor diye ironi yapmadan edemez. Açık, net, kesin, gerçekçi ve esprilidir.    
Karaman’da geçirdiği 35 yıl içinde bazı şeyleri bilmesi normal diye düşünsem de bildiği, gördüğü, duyup vakıf olduğu şeylerin çokluğu ve şaşmaz doğruluğuna pek çok defa şahit olmuşumdur. Şehrin hafızasında yer alan çok önemli, çok özel, çok mahrem olaylar onun hafızasında her zaman genel ortalamadan birkaç tık fazladır. Ortak hafıza zamanla yaşananların üzerine o unutturucu sisini, buğusunu bir tül gibi örter. Hatta ben dâhil herkes unutur. O zaman ortaya İsmail abim çıkar. En bilinmedik karanlıkta kalan olayların sebeplerini, kahramanlarını, sonuçlarını içindeymiş gibi bilir. Hadi unutmamasını anladım diyelim, olup bitenden nasıl ve ne şekilde haberdar oluyorsun dediğimde ciddi ciddi: Haber kaynağını açıklayamam, sen de biraz meraklı ol ve merak et, diye gülüp dümen kırar. Bir defasında bir olayla ilgili sen mi bilirsin ben mi bilirim, iddiasına girdim. 8-4 yenildim. Güya iddialıydım. 
Kitap okur, okuduğunu anlar, unutmaz. Televizyonda dizi, magazin izlemez, teknik teknolojik konuludâhil tüm belgesel kanallarının müptelasıdır. Seyrettiğini anlar, anladığını anlatır, unutmaz. Dünyanın geçmişte yaşadığı-halen yaşadığı her olayı gelişmeleri takip eden, yorum yapan entelektüeldir. 
Üniversitenin olmadığı 90’lı yıllarda Selçuk Üniversitesi’ne bağlı Karaman Meslek Yüksek Okulu’na ek arsa talebi olduğunda, o öngörüsüyle talebin birkaç katı arsa tahsisini gerçekleştirmiş, Selçuk Üniversitesi rektörü yemekli davette tebrik, takdir ve teşekkür etmiş. 
Maliye memuriyetliğinden emeklidir. Yaptığı işi bilmekle iktifa etmez, kanunu yasayı uygulamayı bilir. Karşısında kim olursa olsun yetkisini kullanmaktan çekinmez, yasaları uygular, doğrusunu yaptığını bildiğinden kimseden korkmaz. Devletin arayıp da bulamadığı cesur bürokrattır. Çocukluğunda arkadaşları arasında lakabı boşuna reis değilmiş anlaşılan. Görev yaptığı ilçelerde kaymakam vekilliği yapmış, devletin işleyişini, geleneğini bilir. Şey mey, kem kümetmez, yarım yamalak şeyleri sevmez. İfadeleri kesin, net ve eksiksizdir. Ben kızımın branşını bilmem, öğretmen der çıkarım o kırk kat elin çocuğunun Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD Başkanı olduğunu sanki kendisi tayin etmiş gibi bilir. 
İnsanlara yardımcı olmayı, yol göstermeyi sever. Yeter ki güvensin; onlarca insanın iş sahibi olmasına, makam sahibi olmasına, personelinin idari, adli, sağlık, sosyal problemlerinin yasalar çerçevesinde çözüme kavuşturulmasına, vefat eden personelinin sağa sola, esnafa borçlarının tatlıya bağlanmasına, öğrenci ise kredi, burs bağlanmasına önderlik eder, tuttuğunu koparır. Bunlarla övünmez ama: Belki de sağlığımı, bu yaşa gelişimi bunlara borçluyum der geçer. 
Herkesin araya girmeye korktuğu birbirine kurşun atanları düşman kardeşleri bir araya getirir. Bunu yaparken bilgisini ve otoritesini konuşturur. Onun adaletini gören taraflar zaten çok geçmez sulh olurlar. 
Karaman’da edindiği dostlarının, ev, iş yeri alma, iş kurmalarında önemli rolü olmuş. Param yok diyene: Bende var ödeyemediğinde ben ödeyeceğim. Arkanda ben varım silahını o kadar çok kullanmış ki kendimden biliyorum; on yıl önce param yokken bana, abartmıyorum bir akşam ezanıyla yatsı arasında yazlık aldırdı. Olacağı da varmış; bir türlü gerçekleşmeyen imkânlar birden gerçek oluverdi, güneş çarığı, çarık ayağı sıktı oldu da bitti maşallah oldu. Neden sonra; abi sen hep bende var bende var diyorsun, gerçekten var mı diye sordum, güldü: Devlet memurunda para mı olur Ahmetim. 60 yaşından sonra ev sahibi olduğumu en iyi sen biliyorsun; benimkisi Hacı Ahmet dümeni demez mi. Bu arada damadının adının da Ahmet olduğunu söylemeliyim. Vallahi benim kendisine bir diyeceğim kalmadı. 
Eskiler çocukları için: Ceketimi sattım da okuttum der. O, torununun kurumsal bir kolejde tahsili için tereddüt eden kızı ve damadına bile; siz gönderin ben okuturum torunumu diye Hacı Ahmet dümeni yapan ileri görüşlü dedelerdendir.
O insanlara yaklaşımında yöneticilikten gelen itiyatla mesafeli, tatlı sert, otoriter olabilir. Fakat onun içini insanların can dostu diğer canlılara kedi köpeğe gösterdiği yakınlıktan daha iyi anlayabiliriz. Onlara karşı son derece müşfiktir. Onlarla konuşur, okşar, bütçesinden mükellef ziyafetler verir. Yazlıkta sahipsiz sekiz köpek yavrusunu sabah akşam haftalar boyu beslediğine ben şahidim. 
Yaşantısında modernliği ve geleneği en güzel şekilde harmanlayan İsmail Bey abime, değerli eşi, kızları, damatları ve sevdikleriyle daha nice uzun, sağlıklı ve mutlu bir ömür dilerim.

 

YORUM EKLE

banner284