D.Ali Gülcan’la Bir Anı

Geçmişte Durmuş Ali Gülcan amcayla, Karaman’la ilintili, düşlerimiz vardı. Onun, onca yaşlılığına karşın, coşkun konuşmaları, devingen el kol imlerini, mimiklerini izlerken, kendimden geçerdim. Sıkça olmasa da kentin özellikle eski dokusunu, kılcal damarlarımda geçmişe götürürdü beni.
Bu gün iki ortak tutkumuzdan söz edeceğim. Birincisi caddelerin Karadağ’dan getirilecek taşlarla örülmesi. Asfaltın bilinmediği dönemde atalarımız, Tilki kalesinden getirilen taşlarla Gazi Paşa Caddesi’ni iskeleden (biz oraya gar ya da istasyon demezdik nedense) Kışla’ya dek bazaltla örmüşlerdi. O dönemin yöneticileri Kayseri’den taş ustalarını getirmişler. Taş başına hesaplamışlar. Ocağa yakın olan Davgandost’luların varaka dedikleri duraktan vagonlara yükleyip, Karaman’a getirmişler. O caddeyi yoğun emekle bitirivermişler. Caddeye büyük mü büyük çikolataya benzetirdim. Onların ömürleri sonsuz denecek ölçüdeydi. Eskilerse bile, Karadağ ne güne duruyordu? Cadde altına su, elektrik, telefon, kanalizasyon mu döşeyecek misin, sök taşları, döşe yer altı hatlarını, sonra ört üstlerini aynı taşlarla, işte oldu bitti.
Şimdi teknoloji gelişti. Koskocaman tırlar, taş kesici, aygıtlar elinizin altında. Süpür asfaltları, döşe taşları. Çamur tutmaz, taş toprağa mekân olmaz, asfalt gibi kardan, yağmurdan etkilenmez. İki üç yılda bir yama da istemez. Üzerinde gölcüklerde oluşmaz. Kanserojende değildir. Böyle bir uygulamayı Bergama’da da görmüştüm. Yalnız onların ki çimentodan yapılmıştı. Bizim bazalt ona on basardı. Bakımına gelince deve de kulaktı.
Diğer bir isteğimizde sokaklara numara yerine, özelliği olan, içeriğiyle sokak tanımlayan isimlerin verilmesiyle “Vakti zamanın, belediye başkanı Gülcan amcaya bıyık altından gülerek “hayırı” çekmiş. Amcam kıpkırmızı yüzüyle, sinirden eli ayağı titreyerek anlattı olanları. Düş eksikliği olanların acınası durumlarına bizde dudak ısırdık. Ekin (kültür-hars) duygusuzluğu yine yenmişti bizi. 

 

YORUM EKLE

banner284