DAVUTOĞU AHMET HOCA!

“ Şerefli Taşeli Çocuğu Ahmet Davutoğlu “ başlıklı yazımı sosyal medyada okuyan arkadaşlarım, tanıdıklar ve okuyucular beni topa tuttular. Nasıl yazarsınız böyle bir yazıyı diye! Yazdık, etkileri tepkileri anlamaya çalıştık. Ulusal medyada ve sosyal yerel medyada eleştrilere kulak verdik. Herkes olaya farklı bakıyor. Ben de farklı bakıyorum. Şöyle ki: Sayın Davutoğlu, Sayın Cumhurbaşkanı ile parti içi ve ülke yönetimiyle ilgili yetkileri konusunda anlaşamadığı için hiç kimseyle sürtüşmeden, kavga etmeden ortalığı kırıp dökmeden başbakanlık görevinden ayrılmak zorunda kalmıştır. İstese Sayın Cumhurbaşkanı ile anlaşır, sorun çıkarmadan onun dediklerini harfiyen uygular, görevine devam ederdi. Çekilmeyi tercih etti, bana göre bu dik duruşun ve onurlu davranışın bir göstergesidir. Parti kongresinde tam olmasa da başbakanlıktan ayrılma nedenlerini delegelere ve TV’lerden Türk kamuoyuna anlattı. Haklı olduğunu, başarılı olduğunu, hata yapmadığını 79 milyona haykırarak söyledi. Bana göre şu an parti tabanında, delege nazarında ve genel Türkiye halkı nazarında çok daha güçlü olduğunu düşünüyorum.
Değişik çevrelerde söylenen ve % 49,5 oy almış, 24 milyonu aşkın seçmenin beğenisini kazanmış bir Başbakan neden çekiliyor, dirensin! söylemleri altı boş söylemlerdir. Ak Parti Kayseri milletvekili Elitaş, oylar partinindir, diyerek bu tür söylemlerin önünü kesmeye çalıştı. Zaten kongrede partinin kime ait olduğu net olarak görüldü ve ona göre düzenleme yapıldı. Adalet Bakanı Bozdağ ne dedi? Tayyip’in partisi diyerek kocaman partiyi yasal hiçbir sorumluluğu olmayan Sayın Cumhurbaşkanı adına tescil ettirmedi mi?
Parti belli, kurcuları belli, şu an iplerin kimin elinde olduğu da belli. Benim “ayar makinesi “ dediğim, Parti içinde özgül ağırlığı % 10’lara varan Bülent Arınç’ın bile ak troller sesini kestiler. Kendine bağlı TRT’de bile konuşturmadıklarından yakındı durdu Bülent ARINÇ!
Her vatandaş biliyor ki, parti disiplini adına Ak Parti’de, parti içi demokrasi, özgür düşünce ve ifade, uygulamada yapılan yanlışları partililerle paylaşma gibi eleştrilel bir anlayışı geliştirilmemiş, bunu Dautoğlu7na yapılan muamelede yaşadık.
Sayın Ahmet Davutoğlu’nun arkasında % 20 parti tabanı desteği olsa idi, ona bu muameleyi yapmaya kimse cesaret edemezdi. Nerede Konya, Mersin , Antalya delegesi ve seçmeni ? Kaç tane partili vatandaş Ak Parti merkezine telefonla, telgrafla, sosyal medya ile tepkisini gösterme cesaretini gösterip yapılanlarını onaylamadıklarını gösterdiler. Yok böyle bir şey! Onlar tepeden inme komutlarla bu güne kadar verilen emirleri yerine getirdiler. Tabandan tepeye bir düşünce akımı hiç oluşmadı. Artık Başbakan olarak Davutoğlu yok, Lütfi Bey ve Çavuşoğlu içerde bırakılmak suretiyle güçleri bölünmüştür. Umarım ki geleceğe yönelik sıkı tabana dayalı güven esasına bağlı bir çalışma yaparlar.Başarıları tabandan alacakları güce bağlı. Zamanın neyi göstereceği şimdiden belli değil! Tek bilinen, partili ve partisiz aklı başında her vatandaşın Sayın Davutoğlu’na yapılan muamelenin demokrasi ile bağdaşmadığı şeklindeki düşüncesidir. AKP seçmeni de duyguları ile değil akılları ile bunu sorgulamaları gerekir. Körü körüne biatın ülkeyi iyi yerlere götürmeyeceğini ve kendilerinin de bu konuda sorumlu olduklarını düşünmeleri gerekir.
Sonuç olarak, 22 Mayıs 2016 tarihinde yapılan Ak Parti 2. Olağanüstü Kongresi ‘nde Sayın Ahmet Davutoğlu da, eşi Dr. Sera Davutoğlu’da partili delegelere, partilerine ve diğer vatandaşlarımıza bir
insanlık dersi vererek kongre salonundan alınlarının akı ile ayrıldılar. Çok merak ediyorum, Ak Partililer, Ahmet Davutoğlu ve eşi karşısında yaşadıkları ve yaşayacakları eziklikleri acaba nasıl telafi edecekler? 24.05.2016 Hasan ŞİMŞEK
YORUM EKLE

banner284