DURDUGUMUZ YER

Basbakan, bu üçgenin köselerinden bazen birini, bazen de digerini öne çikararak, insanlari pesine takip, politika yapmaktadir; Basbakan, yaptigi bu politikalarinin dogruluguna büyük bir kesimini inandirirken; muhalefet bunlarin yanlisliklarini kanitlama politikasini yapmaktadir.

Oysa iddiasini kanitlamak, iddia sahibine aittir, ama ülkemizde maalesef her konuda iddiayi kanitlamak, iddia sahipleri tarafindan degil, iddiaya muhatap kilinanlar tarafindan yapilmasi gerekir algisi yaratilmistir.

Kabatas’ta 70-80 kisilik bir grubun, basörtülü bir kardesimizi linç edercesine dövdükleri, üzerine 20 kisilik bir grubun i……ve 6 aylik bebegini tekmelediklerini söyleyen Basbakan, bu söylediklerini kanitlamadan her zaman ve her yerde üçgenin köselerinden biri olan bu basörtü politikasini yapiyor.

Basbakan’in bu söylediklerinin olanaksiz oldugunu söyleyenler, bunun olmadigini kanitlamaya çalisiyorlar, ne garip degil mi?

Kendi adima söyleyeyim: dünyanin hiçbir cografyasinda, dini, etnik durumu, kültürü, sosyal durumu ne olursa olsun, basi açik veya örtülü diye 70-80 kisilik bir grup erkek, kadina el kaldirmaz, 20 kisilik bir grup i……… ve 6 aylik bir çocuga vurmaz.

Ancak bazi zihniyetlerin kendileri gibi düsünmedikleri için insanlari diri diri yaktiklarini biliyorum, TV ekranlarinda gördüm. Bu olay, hangi zihniyet sahiplerinin zalimden, hangi zihniyet sahiplerinin de mazlumdan yana oldugunun somut göstergesi olmustur.

Gelelim üçgenin diger köselerine: Basbakan, camiye ayakkabilariyla girdiler ve içki içtiler diyerek, içki ve namaz konularinda politika yapmasini sürdürmektedir.

Ben, Basbakan’in bu yaklasimina katilmiyorum, çünkü bu ülkede insanlar ister inansinlar, ister inanmasinlar camiye ayak kaplariyla girip içki içmezler, bu böyle biline…

Beyoglu’nda yer sofrasi kurarak, iftarlarini açan insanlar için de yine Basbakan, bira içerek iftarlarini açtilar seklinde konusmalar yapmistir.

Basbakan’in bu yaklasimlari, toplumumuzu içte ve dista itibarsizlastirmaktan öte bir anlam tasimaz.

Bu toplum, inansin ya da inanmasin toplumun dini ve kültürel degerlerini koruma kültürü almis ve her zaman bu dini ve kültürel degerleri korumustur; bunun aksini söylemek, bu toplumu tanimamak ve bu toplumu degersizlestirmek anlamini tasir.

Güzel ahlakli olmayi ve Islamiyet’in diger degerlerini de göz ardi ederek; sadece namaz kilmak, basi örtmek ve içki içmemekten ibaretmis gibi bir alginin olusturulmasini, yanlis bir yaklasim olarak degerlendiriyorum.

Kültürel ve dini degerler üzerinden yapilan politikalar, bu degerlerimizi törpüler, asindirir ve süreç içinde yok olmalarina neden olur; bu nedenle bu alanlarda politika yapilmasini dogru bulmuyorum.

Toplumumuzun köseleri; basörtüsü, namaz ve içki olan bir üçgenin girdabina sokularak politikalar yapilmasi, toplumumuza hiçbir yarar saglamaz; aksine toplumumuzda ayrismalar ortaya çikartir.

Ayrica Basbakan’in bu tür yaklasimlari, bu üçgenden çikarak, toplumumuzu yarinlara tasiyacak hiçbir politikasinin olmadigi anlamini da tasir. 

YORUM EKLE

banner284