“Edebiyat ve ilim yekpare bir bütündür”
Konferansin açilis konusmasini yapan Islami Ilimler Fakültesi Dekani Prof. Dr. Halit Çalis, “Bizim medeniyetimizde edebiyati ayri; fikih, tefsir, kelam ve felsefeyi ayri olarak degil yekpare bir bütün halinde ele almak gerekir. Edebiyatimizin zarafeti ile fikih, hadis ve tefsirin evrensel nitelikteki ilkelerini bütünlestiren, hikmetli bir üsluba ihtiyacimiz var. Bugün burada bunun bir örnegini dinleyecegiz. Katiliminizdan dolayi hepinize sükranlarimi sunuyorum.” diye konustu.
“Karaman ilmin harmanlandigi bir sehir”
Prof. Dr. Halit Çalis’in ardindan Prof. Dr. Bilal Kemikli kürsüye çikti. Ilmi bizzat tecrübeye dönüstürmek için edebi ve ilmi bilginin her ikisine de sahip olmak ve kisinin bu iki bilgiyi kendisi ile bütünlestirmesi gerektigini belirten Prof. Dr. Kemikli, “Taklitçi olursaniz yeni bir ilim ortaya koyamazsiniz. Özgün olmanin yolu vuslattan geçer. Bunu basarabildiginiz zaman ortaya çikan eser yillarca okunur ve hatirlanir. Toplumun ihtiyaçlarini karsilamamiz gerekiyor ki gelecege ulasabilelim.” dedi.
“Edebiyat ve ilim birbirinden ayrilmaz bir bütündür”
Prof. Dr. Bilal Kemikli edebiyat ve ilmin asla birbirinden bagimsiz olarak düsünülemeyecegini belirterek Tanzimat Dönemi’nden bu yana toplum olarak bir zihin parçalanmasi yasandigina dikkat çekti ve söyle konustu: “Bu dönemden sonra yeni edebiyat arayislari bizim kendi edebiyatimizi ötekilestirmeye basladi. Cumhuriyet Dönemi’nden sonra ise genelde sanat ve edebiyatla belli bir kesim ugrasir gibi yanlis bir algi olusturuldu. Bunun yani sira ulemanin itibar kaybetmesi ve bati edebiyatinin etkisinde kalisimiz bizi sanat ve edebiyattan uzak bir noktaya getirdi. Üniversitelerimizde sanattan, siirden uzak ilim adamlari yetisiyor. Bizim sanati ve siiri bilen ögrenciler yetistirmek için ortam olusturmamiz gerekiyor.”
Edebiyatin sadece söz sanati olmadigini, sairlerin birer söz mimari oldugunu vurgulayan Prof. Dr. Kemikli, “Siir tipki mimarin yaptiginin aynisini yapmaktir. Sair de kelimeleri yonta yonta, onlara yeni anlamlar yükleyerek, musiki ve ahenk yükleyerek siiri ortaya koyar. Mimar olmak için çok çalismak gerekiyor. Duygu, düsünce, hayal, karakterimiz; bütün bunlari dilin imkânlari ile ortaya koyabilmektir sair olmak. Bir durus adami olabilmektir edebiyat. Edebiyati sadece söz sanati olarak görürseniz sürekli baskalarinin felsefelerini anlatir durursunuz. Siir ile ilmi muhakkak bulusturmamiz gerekiyor. Bizim medeniyetimizi bu iki kavramla yükseltmemiz gerekiyor. Ilimsiz ilham asilanmamis meyve agaci gibidir.” seklinde konustu.
Karaman’in ilmin harmanladigi bir sehir oldugunu ifade eden Prof. Dr. Kemikli, Karaman bölgesinde geçmisten günümüze çok degerli âlimlerin yetistigini hatirlatarak üniversitenin ve diger egitim kurumlarinin da bu gelenegi sürdürerek yeni ilim adamlari yetistirmesi gerektigini savundu. Karaman’daki Hatuniye Medresesini gezme ve inceleme firsati buldugunu söyleyen Prof. Dr. Kemikli, medreselerde yer alan Mührü Süleyman’in zahir ve batini bilgi bilgiye sahip olmak anlamlarina geldigini ve Hatuniye Medresesinde bu mühürden iki adet bulundugunu sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Bilal Kemikli konusmasinin son bölümünde ögrencilere seslenerek, “Ilim talibi olan genç arkadaslarim sanattan ve edebiyattan kopuk bir ilim hayati düsünmeyin. Üniversitede bulundugunuz dönemde sehrinizi ve onun yetistirdigi degerleri iyi bilin. Yunus Emre ile Mevlana’yi bilip yetisen insan topluma faydali bir insan olur. Askla çalisalim ve askla ugrasalim.” seklinde tavsiyelerde bulundu.
Prof. Dr. Bilal Kemikli’ye, KMÜ Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen tarafindan plaket takdim edilmesiyle konferans sona erdi.