Prof. Dr. Yıldırım: "Türkiye’de GDO’lu Buğday Yok"

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Rektör Yardımcısı, Mühendislik Fakültesi Dekanı ve Biyomühendislik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Yıldırım, "Buğdayı GDO’lu olarak suçlamak buğdaya yapılan büyük bir haksızlıktır" dedi.

Prof. Dr. Yıldırım: "Türkiye’de GDO’lu Buğday Yok"
Türkiye’deki buğdayların GDO’lu olduğuna dair yapılan haberlerin tamamen gerçek dışı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ahmet Yıldırım, “Dünyada GDO’lu buğday hiçbir ülkede yetiştirilmemektedir. Ticari olarak yetiştirilen bir GDO’lu buğday çeşidi yoktur. Ülkemizde ise zaten bu mümkün değildir. Ülkemiz buğdayın gen kaynağı ve ana vatanı durumundadır. Bu yüzden GDO’lu buğday yetiştirilemez ve yakın gelecekte yetiştirilmeyecektir. Buğdayı GDO’lu olarak suçlamak buğdaya yapılan büyük bir haksızlıktır. Çok net bir şekilde söylüyorum ülkemizde GDO’lu buğday kesinlikle yoktur ve yetiştirileceğine de inanmıyorum" diye konuştu.
“BESLENME ZİNCİRİNDEN EKMEĞİN ÇIKARTILMASI ÇOK YANLIŞTIR”
Beslenme zincirinden ekmeğin çıkartılmasının çok yanlış bir durum olduğunu belirten Prof. Dr. Yıldırım, “Buğday üzerinden ekmeği beslenme zincirinden çıkartın demek toplumumuzun aç kalması demektir. Çünkü biz yoğun olarak ekmek tüketen bir toplumuz. Ekmeğin kendisini suçlamaktan ziyade, ekmeğin yapım teknolojisini irdelememiz gerekiyor. Özellikle unun elde edilmesi esnasında, buğdayın kabuk kısmının tamamen uzaklaştırılması ve sadece nişasta kısmından un elde edilmesi daha sonra bu unun beyazlatılması esnasında kimyasalların kullanılması ekmeğin çok hızlı bir şekilde mayalanarak ekmek olarak üretilmesi ve bayatlamaması, küflenmemesi için içerisinde çok fazla kimyasal katkı maddesi kullanılması ekmeği sağlıksız konuma getirmektedir. Oysa tam buğday unundan ekşi ekmek mayasıyla yavaşça mayalanarak ekmek yapılsa ekmeğin zararlı olan veya zararlı olduğu iddia edilen kısmı yok edilmektedir ve ekmek sağlıklı bir besin haline gelmektedir. Ekmeğin kullanıma baktığımızda milattan önce 4 bin yılından beri ekmek bildiğimiz şekilde kullanılmaktadır. İnsanlar üzerinde bugüne kadar zararsız olan bir ürünün birden zararlı hale gelmiş gibi lanse edilmesi ve buğdayın suçlanması ve besin zincirimizden çıkarılmaya çalışılmasını doğru bulmuyorum" dedi.
“PİRİNÇ YERİNE BULGUR PİLAVI YİYİN”
Mümkünse pirinç pilavı yenmemesini tavsiye eden Prof. Dr. Yıldırım, “Çünkü pirinçteki nişasta daha rafine bir nişasta ve pirinçte işleniyor. Pirinç nişastası kana daha çabuk geçen bir nişasta özelliği taşıyor. Oysa bulgur pilavı en sağlıklı olanıdır. Toplumumuz pilav yiyecekse mutlaka bulgur pilavı yenmelidir" dedi.
Yıldırım, “Biz yaklaşık 12 bin yıldır hem siyez, hem makarnalık hem de ekmeklik buğday tüketiyoruz ve 6 bin yıldır da ekmek yiyoruz. Hiçbir zarar görmüyoruz da, son yıllarda ekmeği suçluyoruz. Bunun üzerinde düşünmek lazım. Son yıllarda gündeme getirilen Çölyak hastalığı var. Çölyak hastalığının diğer tüm hastalıklarla ilişkisinin üzerinden giderek buğdayın neredeyse bütün hastalıkların sebebi olduğu gibi bir yaklaşım var. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Çölyak hastalığı aslında 2. yüz yılda tespit edilmiş bir hastalıktır. Çölyak hastalığının tamamen glüten den kaynaklandığı da bugün ispatlanmış değil. Birçok çevre faktörü ve genetik hastalıklar var temelinde yatan. Çöylak hastalığını ekmeğin tetiklemesi veya daha zarar verici hale gelmesinin nedeni ekmeğin yapım teknolojisidir" diye konuştu.
“11 BİN YILDIR BUĞDAY 42, 12 BİN YILDIR DA MAKARNALIK BUĞDAY 28 KROMOZOMLUDUR”
"Buğdaydaki kromozom ile insandaki kromozom arasındaki fark birisinin insanda diğerinin ise buğdayda olmasıdır" diyen Prof. Dr. Yıldırım, "Her ikisi de DNA’dan oluşur. Sağlık sektöründen olan insanların konuşurken en azında genetik konularla ilgili konuşacakları zaman ya uzmanından biraz bilgi almaları gerekiyor, ya da biraz okumaları gerekir. Buğdayda ekmeklik çeşitlerinin tümü 42 kromozomlu, makarnalık veya bulgurluk çeşitlerde 28 kromozomludur. Bazı hocalarımız bazen buğdayı 40 veya 48 kromozomlu olduğunu, bunun genetiği değiştirilmiş buğday olduğunu ve bunlarında insana zarar verdiğini söylediklerini işitiyoruz. Bu çok yanlış bir şeydir. Buğday 42 kromozomludur ve farklı bir formu yetiştirilmemektedir. 11 bin yıldır buğday 42, 12 bin yıldır da makarnalık buğday 28 kromozomludur. Ve bu asla değişmemiştir. Net söylüyorum buğday GDO’lu değildir. GDO’lu buğday henüz yetiştirilmemektedir. Amerika’da bazı buğday çeşitlerinin GDO’lu tarla denemeleri yapılmaktadır ancak üretime alınmış değildir. Bizim ülkemizde de GDO’lu buğday yetiştirilmesi mümkün değildir. Çünkü ülkemiz buğdayın ana vatanıdır. GDO’lu buğdayın Türkiye’de yetiştirilmesinin bazı çevresel sakıncaları vardır, o yüzden yetiştirilmesi mümkün değildir. Ülkemizde şu anda hiçbir GDO’lu bitki yetiştirilmemektedir. Bu zaten kanunen yasaktır. Ancak BİYO Güvenlik Kurulu bazı GDO’lu bitki türlerinin ithaline izin vermektedir. Bunlar çoğunlukla mısır çeşitleri ve hayvan yemi olarak kullanılırlar. İnsan tüketiminde asla kullanılmazlar" ifadelerini kullandı.
“İNSANLARDA BIKKINLIK VERMEYEN İKİ TANE GIDA VARDIR BİRİ SU, DİĞERİ İSE EKMEKTİR”
Sağlıklı ekmeğin bugün yediğimiz 42 kromozomlu buğdaydan yapıldığını kaydeden Yıldırım, “Ekmeğin ve unun elde ediliş şekli tartışılmalıdır. Atalarımızın kullandığı gibi ekmeğe ekşi maya, un ve sudan başka bir şey koymazsak ekmek çok sağlıklı bir gıdadır. Bizim toplumumuz binlerce yıldır tahıl ürünleri ve baklagillerle beslenmektedir. Bizim toplumumuzda bu tür hastalıklar son yıllarda ortayı çıkmıştır. Çünkü bu ekmeğin yapılış teknolojisinden kaynaklanmaktadır. Bugünkü ekmek tamamen beyaz undan yapılmaktadır. Bir iki saat içerisinde hamuru ekmeğe hazır hale getiren mayalar kullanılmakta, içine çok sayıda katkı maddesi katılmaktadır ve ekmek sağlıksız hale gelmektedir. Yoksa ekmeği normal yoluyla yapsanız ekmek kesinlikle sağlıklı bir gıdadır. Ayrıca insanlarda bıkkınlık vermeyen iki tane gıda vardır. Biri su, diğeri ise ekmektir. Ama diğer ürünleri sürekli yediğiniz de bıkarsınız. İnsanın genetik yapısına en uygun gıda buğdaydır" şeklinde konuştu.
“CANAN KARATAY’IN BUĞDAY KONUSUNDA YAKLAŞIMI YANLIŞTIR”
Canan Karatay’ın buğday konusunda yaklaşımını yanlış bulduğunu ifade eden Rektör Yardımcısı ve Biyomühendislik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Yıldırım, “Canan hanımın buğday konusuna gelene kadar söylediklerinin büyük çoğunlukta, sağlıklı beslenme noktasında, spor yapma noktasında, şekerlerin tüketimi noktasında güzel ve yararlı şeyler söylediğine inanıyorum. Ancak buğday konusundaki yaklaşımını tamamen yanlış olduğunu söylüyorum. Gerçi kendisi de tam buğday ekmeğin yenmesi gerektiğini söylüyor. Ama 'ekmek yemeyin lahmacun yiyin' diye bir şeyi söylemek bizim toplumumuzun gerçeklerine ne yazık ki uymuyor. Lahmacunda beyaz undan yapılıyor. Onda da sağlıksız un kullanılıyor. Toplumumuzun gelir seviyesi düşünüldüğünde bunun gerçekçi bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum şeklinde konuştu.


YORUM EKLE
YORUMLAR
ÇÖLYAK
ÇÖLYAK - 8 yıl Önce

ÇÖLYAK HASTALARI DA NORMAL TÜKETEBİLSE KEŞKE

SIRADAKİ HABER

banner284