EĞİTİME DOKUNMAK

Atalarımız, “Bir dokun bin ah işit,” derler.

Eğitime bir dokunayım, bakalım, hangi ahları işiteceğiz?

Yıllardan beri, ülkemizde eğitim ile yapılan uygulamalar, adeta bir nevi çelişkiler manzumesi olarak görünüyor.

Soruyorum:

Eğitimin temel ilkelerinden biri olan “Eğitimde fırsat eşitliği” ülkemizdeki eğitim uygulamaların da var mıdır?

Eğitimde fırsat eşitliği olan bir ülkede, paralı eğitim olur mu?

Taşımalı eğitim uygulaması olur mu?

Eğiticiliğe ilk kez başlayan öğretmenlerin, öncelikle Doğu ya da Güneydoğu bölgelerine atamaları yapılır mı?

Okulların dışında dershaneler olur mu? Dershaneler kapatıldı deniliyor, dershaneler kapatıldı ise, onların yerine kurslar devam eder mi?

İlköğretim uygulaması yerine;

4+4+4 uygulaması olur mu?

Ücretli öğretmen…

Sözleşmeli öğretmen…

Kadrolu öğretmen…

Olur mu?

Eğitimin merkezinde ne var?

Öğretmen mi?

Sınav mı?

Bilgi mi?

Öğrenci mi?

19 yılda, 8 bakan olur mu?

Okullardaki Rehberlik Servisleri neden var?

Üniversite yöneticilerinin seçilmeleri yerine, atamalar olur mu? Bu nedenle, öğrenciler gözaltına alınıp, bazı öğrenciler, karakol, savcılık ve mahkemeler arasında mekik dokur mu? Öğrenciler, tutuklanır mı?

Bu nedenle, öğrenciler ve akademisyenler, eğitimden uzak tutulur mu?

Günümüzde, güçlü olmanın göstergesi, eğitilmiş beyin gücü değil mi?

Dünyadaki mevcut üniversiteler arasında Boğaziçi Üniversitesi, 200. üncü sırada yer almakta iken, aylardır eğitimdeki oluşturulan bu olumsuzluklar sonucunda 87 sıra gerileyerek, 287. sıraya gerilemiştir.

Yöneticilerin temel görevlerinden biri, üniversitelerde bilimin ilerlemesini sağlamak değil mi?

Geçmiş asırlardan farklı ülkelerden ve o ülkelerin yöneticilerinden birkaç örnek vereyim:

1724 yılında, Saint-Petersburg akademisini kuran Rus çarı Büyük Petro ve İngiltere kralı I. George, fizikçilerin çalışma yaptıkları fizik laboratuarlarını ziyaret ederlerdi. Prusya kralı II. Frederich, bilginleri ve filozofları sofrasında kabul ederdi. Rus Çariçesi II. Katerina, bilginleri ve filozofları çalışma odasına alarak, onlarla sohbet ederdi.

Ya bizde?

YORUM EKLE

banner284