MÜSIAD `Orta Gelir Tuzagi`yla Uyardi!

MÜSIAD Genel Baskani Nail Olpak, Türk ekonomisini `orta gelir tuzagi`yla uyarirken 2023 Türkiye hedefinden de bahsetti.

MÜSIAD `Orta Gelir Tuzagi`yla Uyardi!

 Müstakil Sanayici ve Isadamlari Dernegi (MÜSIAD) Genel Baskani Nail Olpak, MÜSIAD olarak orta gelir tuzagini, kalkinma yolunda önümüzdeki yeni esik olarak tanimladiklarini belirterek, ''Bu yeni esigin asilmasi ve su anda 10 bin dolar bandinda olan kisi basina düsen milli gelirin, belirlenen hedefe ulasabilmesi için yüksek bir büyüme ile yola devam etmemiz gerektigi ortaya çikmaktadir'' dedi.MÜSIAD Genel Baskani Nail Olpak, Dernegin Ekonomi Danisma Kurulu tarafindan hazirlanan ''Orta Gelir Tuzagi'' konulu ''2012 Türkiye Ekonomisi Raporu''nu düzenledigi basin toplantisinda açikladi. Küresel ve ulusal ekonomideki gelismeleri kapsamli bir sekilde degerlendirerek hazirlanan bu çalismanin ekonominin tüm mevcut göstergelerini analiz etmekle kalmayip, ileriye dönük vizyon çizme özelligi de tasidigini dile getiren Olpak, dolayisiyla, Ekonomi Raporlarinin Türkiye ekonomisi için, sadece konjonktürel degil, ayni zamanda vizyoner bir tablo da çizdigini kaydetti.Olpak, raporun ilk bölümlerinin geçmis yila dair verilerin detayli bir degerlendirmesini içerdigini ve geçen yil ifade ettikleri olumlu beklentileri çogunlukla karsilandiginin görüldügünü, 2011'de yüzde 8,5 gibi ciddi bir büyüme oranin ardindan, 2012'nin oldukça önemli bir dönüm noktasi olduguna inandiklarini söyledi.

Krizin etkilerinin atlatilmasi ve iki yil ardi ardina yasanan yüksek büyümeden sonra, siranin 2023 hedefleri dogrultusunda yeni bir mimari insa etme asamasina geldigine isaret eden Olpak, bu vizyona erismek için önlerinde 11 yil oldugunu söyledi.
-''2023 hedefleri''-
Olpak, 2001 krizinde, yüzde 9,4 küçülen bir ekonomide, yüzde 68,5 oraninda bir enflasyon, yüzde 11,9 oraninda bir bütçe açigi, 200 milyar dolarin altinda bir milli gelir ve 3 bin dolar bandinda bir kisi basina düsen milli gelire sahip olduklarini, bugün gelinen noktada ise bu rakamlarin tamamen degistigi bir sahneye sahit olduklarini vurgulayarak, su bilgileri verdi:''Tek hanelere inmis bir enflasyon orani, yüzde 1 bandina düsmüs bir bütçe açigi orani, 772 milyar dolara çikmis bir GSYH ve 10 bin dolari asmis bir kisi basi milli gelir gibi birçok olumlu faktörün olusturdugu bu tablo, 11 yillik basarili ekonomik performansin sonuçlari olarak kayda geçmistir.
Dolayisiyla, geçmiste yakalanan bu basariya bakildiginda, 2023 hedeflerine giden yolun sonunda bir isik belirmektedir. Ancak, mesakkatli bir yolculugun bizi bekledigi de bir gerçektir. Çünkü, ülke olarak, 2023 projeksiyonlari dogrultusunda 25 bin dolarlik kisi basi milli gelir ve gayrisafi milli hasilasi açisindan dünyada ilk 10'a giren bir ekonomi hedeflemekteyiz. Bu çerçevede, küresel ölçekte bir üst siralamaya girebilen ekonomilerin, dünya gayrisafi hasilasinin en az yüzde 2,5'una sahip oldugu gözlenmektedir. Türkiye ise geldigimiz nokta itibariyle, su anda yüzde 1,25'lik bir dilime sahiptir. Dolayisiyla, hedefe ulasmak, mücadeleci ve çetin bir süreci de muhakkak surette beraberinde getirecektir.''Olpak, diger taraftan Türkiye'nin dünyada ilk 3'e girecek kadar hizli bir büyüme sergilerken, bugün global ligin üst siralarinda yer alan gelismis ekonomilerin duragan bir seyir izledigi düsünüldügünde, ortaya çikan avantajlarin da, bu zorlu süreçte iyi kullanilmasi gerektigine isaret ederek, ''Böyle bir ortamda, bir taraftan milli gelirimizi dünya liginde yukarilara tirmandirmayi hedeflerken, bir taraftan da, yüksek gelirli ve gelismis ülke statüsüne ulasma hedefini de birlikte basarabilmeliyiz. Bu çift basli bir hedef de tasiyor'' dedi.
-''Orta Gelir Tuzagi''-
Bu hedeflere ulasma konusunda, MÜSIAD olarak 2012 Ekonomi Raporunun ana temasini olusturan konunun ''Orta Gelir Tuzagi'' oldugunu belirten Olpak, bu kavramin orta gelirli ülke statüsüne kavusmus ülkelerin, çok uzun yillar boyunca bu seviyede kalip, yüksek gelirli ülke kategorisine geçememesi seklinde tarif edildigini, nitekim bu ülkelerin hizli bir büyüme ile düsük gelirli ülke olmaktan kurtulabildigini, ancak orta gelir düzeyine ulastiklarinda yavaslamaya basladiklarini anlatti.
Olpak, bu ülkelerin düsük büyüme hizlariyla, tabiri caizse, uzun süre yerlerinde saydiklarini ve adeta bir sarmalin içinde hapsolduklarini dile getirerek, Tayland, Filipinler ve Malezya'nin yani sira çok sayida Latin Amerika ve Güneydogu Asya ülkesinin de bu tuzaktan hala çikamadigini kaydetti.
Nail Olpak, sunlari kaydetti:''Türkiye'nin de, orta gelir grubundan siyrilarak 25 bin dolarlik bir hedefe ulasmasi ve gelismis ülkeler arasina girebilmesi için, birçok ülkenin karsi karsiya kaldigi bu tuzagin bilincinde hareket edip, atacagi adimlara simdiden dikkat etmesi önemlidir. Bu nedenle biz, orta gelir tuzagini, kalkinma yolunda önümüzdeki yeni esik olarak tanimlamaktayiz. Bu yeni esigin asilmasi ve su anda 10 bin bandinda olan kisi basina düsen milli gelirin, belirlenen hedefe ulasabilmesi için kabaca aritmetiksel bir hesap yapildiginda, yüksek bir büyüme ile yola devam etmemiz gerektigi ortaya çikmaktadir. Son dönem itibariyle Türkiye'nin büyüme hizinin ortalama yüzde 5'lerde seyrettigi göz önüne alindiginda, önümüzdeki dönemde yapmamiz gereken hamle, bu hizi artirmamiz ve böylelikle bir sonraki çitayi kisa sürede atlayabilme gücüne ulasmamiz olmalidir.''Olpak, sürdürülebilir yüksek büyümeyi basarmak için sihirli reçetenin, verimliligi ve rekabet gücünü artiracak politikalar oldugunu, buna en güzel örnegin de orta gelir asamasini, teknolojiye ve inovasyona yaptigi yatirimlarla kisa sürede asarak yüksek gelirli ülke statüsüne erisen Güney Kore oldugunu kaydetti.
''Verimlilik odakli yeni ekonomi mimarisi''
Türkiye'nin de verimlilik odakli yeni bir ekonomi mimarisinin, tuzagi atlayarak ilerlemesi için en öncelikli çözüm oldugunu dile getiren Olpak, sunlari kaydetti:
''Bu gelismeler isiginda, 2023 hedefleri dogrultusunda sürdürülebilir büyümeyi saglamak için bugün mevcut durumda basariyla uygulanan, iç pazari sogutmayan üretim politikasi ile tüm dünya pazarlarina ihracati tesvik eden, yüksek rekabet gücüne dayali ve cari açik sorununu minimize eden üretim politikalarindan olusan, karma büyüme modeline israrla devam edilmelidir.
Bundan sonrasi için kritik olan ise modelin özellikle rekabet gücünü artiracak ve cari açigi minimize edecek sekilde yeni bir mimariyle sekillendirilmesi olacaktir. Sonuç olarak, basarili bir büyüme modeli için gerekli dinamikleri, makro, mezzo ve mikro seviyeler için ayri ayri ele almak gerektigine inaniyoruz.
Özetle, GSYH dinamiklerini irdeleyen, basiretli para politikasi, ihtiyatli finansal regülasyon ve disiplinli mali politikalari içeren makro...Ekonominin oyuncularini dogrudan etkileyen üretim politikasi, teknoloji politikasi, istihdam politikasi, egitim politikasi, yatirim politikasi, tasarruf politikalarindan olusan mikro bakisin yani sira sektörleri de ele alan mezzo düzey bir analizle, üçlü bir model kurarak, olusturulacak politikalar, ekonomimizin resmini bir bütün olarak çekmemizi saglayacaktir. Zaten hedeflenen kalkinma modelinin basarisi da, iste bu 3 seviyeli politikalar arasindaki güçlü iliskiye siki sikiya baglidir.''Nail Olpak, bütün bunlarin yani sira Türkiye için içsellesmis bir istikrar ortami, bizi daha da ileri götürecek, toplumsal mutabakata dayali, demokratik ve sivil bir anayasa, yeni bir ekonomik gelecek tasarimi ve egitim-bilim dönüsümü gibi devasa hamlelerin atilmasinin zamani oldugunu, bu adimlarin basarili sonuçlara ulasmasi için de mutlaka, etik modeller esliginde istisareye açik, katilimciligi, seffafligi ve hesap verebilirligi içeren çok kaliteli bir yönetisim sürecine ihtiyaç bulundugunu söyledi.
''Zihniyet dönüsümüne ihtiyaç var''
Basin mensuplarinin sorularini da yanitlayan Olpak, Türkiye'nin kisi basina milli gelirinin 3 bin dolardan 10 bin 500 dolara basarili bir sekilde geldigini, ama bundan sonra 10 binden 25 bin dolara siçramanin hedeflendigini belirtti.
Olpak, ''Bu 3 binden 10 bine gelmek kadar kolay degil. Bundan sonraki süreç için kendi içinizde yapacaginiz bir zihniyet dönüsümüne ihtiyaç var. Bunu yapamazsiniz mevcut durumdan mutlu, 10 bin civarinda gezen bir yerde takilip kaliyorsunuz'' dedi.
2012 yili tahminleri
Nail Olpak, MÜSIAD'in 2012 yili tahminlerine iliskin olarak da, büyüme hedefinin yüze 4, enflasyonda yüzde 7,5 beklenti, bütçe dengesinin GSYH'ya oraninin yüzde 1-1,5 arasinda devam edecegini, cari açik beklentisinin 60 milyar dolar civarinda olmasini, cari açigin GSMH'ya oraninin yüzde 7,5 civarinda olacagini, issizligin de tek hanede kalacagini ve yüzde 9,5 civarinda seyredecegini öngördüklerini kaydetti.
AR-GE ve inovasyonda Türkiye'de ikili bir sorun bulundugunu, birinin Ar-Ge ve inovasyona yapilan  yatirimlarin yeterli düzeyde olmamasi, ikincisinin de ürüne geçiste istedikleri seviyeye gelmemek bulundugunu söyledi.
Türkiye'nin katma degeri yüksek ürünler üretmesi gerektigini, bunun ihracat açisindan degerlendirildiginde geçen yil 135 milyar bu yil 140 milyar dolar olmasi öngörülen ihracatin adetsel bazda 3,5 kat artirarak 500 milyar dolara çikarildiginda, karsiliginda yüksek teknolojinin yakalanamadigini göreceklerini ifade eden Olpak, niteligi artmayan bir ihracatin milli geliri artirmis ama kisi basina milli geliri artiramamis bir tablo ile karsi karsiya kalacaklarini söyledi.
Türkiye'nin 2 zor hedefi
Olpak, Türkiye'nin burada kendisine 2 zor hedefi seçtigini, bir taraftan GSYH açisindan ilk 10 ülke arasina girme hedefi ile kisi basina milli geliri 25 bin dolara çikarmanin basli basina iki ayri hedef oldugunu belirterek, ''Çift basli hedef, zor bir hedef. Türkiye bunu asmak istiyorsa bu iki hedefi birlikte gerçeklestirecek dönüsümü de saglamali'' dedi.
Çin'in dünyada GSYH  siralamasinda 2. sirada yer aldigini ama kisi basi milli gelir siralamasinda öyle olmadigini dile getiren Olpak, ''Türkiye'nin hedefi zor bir hedef. Kore'nin disinda basarmis ülke var. Japonya ve küçük Avrupa ülkeleri var. Sadece tuzak orta gelirde degil, orta gelirde de var. Japonya ve Yunanistan buna örnek'' dedi.
Olpak, cari açikta kisa dönemde çözüm görünmedigini, dile getirilen sorunlardan kurtulunmasi halinde bunlarin cari açiga da olumlu etkisinin olacagini söyledi.
Türkiye'nin 2008 krizinden bugüne kadar hem iç pazari canli tuttugunu, hem de ihracat pazarlarini ciddi sekilde artirmaya çalisarak karma model uyguladigini, kendilerinin büyümenin hem iç pazar dinamigi hem de ihracat dinamiginin ayni sekilde ayakta tutulmasi gerektigi görüsünde olduklarini söyledi.
Kaynak: Haber7.com

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner284