Özdag: 50 Yillik Planimiz Dünya Gida Devi Olmak

Kaliteden asla ödün vermeyen Özdag, o dönemde fark yaratarak, pazar yerinde önce borazanla, daha sonrasinda ise belediye hoparlörü ile ürününü reklam ediyor:

 Özdag: 50 Yillik Planimiz Dünya Gida Devi Olmak

 

 
"Peynirin en kalitelisi Durasan'in Kamil'de" diye bagiriyor günde üç kez. Bu süreçte biri kiz, yedi çocuguna da ticareti ögretmeyi ihmal etmiyor. Yedi kardes, 1981 yilinda, ticaretten üretime geçiyorlar. Babalari gibi kaliteden ve yenilikçilikten ödün vermiyorlar. Ve "Durasan'in Kamil" den, gida sektöründe markali ürünler arasinda ilk üçte olan ve gidada dünya devi olmayi hedefleyen Saray Holding'i yaratiyorlar.
Saray Holding'in önceligi bisküvi, çikolata ve sekerleme; fakat ayni zamanda hayvancilik, meyvecilik, makine üretimi gibi birçok alanda faaliyetleri var. Saray Yönetim Kurulu Baskani Sami Özdag, "Biz bu isi ailece çok seviyoruz. Gida sektöründe temel gidalar dahil olmak üzere ciddi bir büyüme planimiz var. Günde 8 milyon adet paket ürün üretiyoruz. Bu bir tiraj demektir. Bu, bir ülkenin imajinin, ürünlerinin yayginlasmasi demektir" yorumunu yapiyor.
Marka bilincinin çocukluktan basladigini söylüyor Özdag ve ekliyor: "Bir jenerasyonun sizin ürünlerinizi tüketmesi gerekir. Biz su anda o jenerasyonu yetistiriyoruz. Sabirli olmak gerekiyor. Sektöre ilk girenler de bizimle ayni süreçten geçti. Bu süreçte farkli ve inovatif davranmak, onlarla aramizdaki mesafeyi kisaltir."
Son sekiz yildir, "Farklilasarak büyüme" adinda bir proje uyguladiklarini kaydeden Özdag, "50 yillik planimizda gidada dünya devi olmak var" diyor. Bir de su güzel sözleri dile getiriyor:
"Biz, dünyanin en tatli isini yapiyoruz. Insanlari çok seviyoruz, onlara güzellikler sunmaktan çok mutluyuz. Bu is, evinize gelen misafirinize, çok güzel bir pasta yapmak gibi."
Dünyanin en tatli isinin hikayesini Sami Özdag'dan dinleyelim:
Saray Holding'in geçmisi 1961 yilina dayaniyor. Bugün ikinci kusak yönetimde. Bu süreci anlatir misiniz? Babam Karaman'da bal, yag, tereyagi, zeytin, bakliyat gibi gida maddelerinin ticaretini yapardi ve 'Durasan'in Kamil' diye anilirdi. Dürüstlüge ve kaliteye önem veren bir insandi. Ayni zamanda yaptigi ticareti, reklam eden bir yapiya sahipti. Biz yedi kardes olmamizdan dolayi, yarimiz okuldan sonra babama yardim etmeye giderdik. Isi erken yaslarda ögrendik. Babam, "Peynirin en kalitelisi Durasan'in Kamil'de" günde üç kez bagirirdi. Bunun için önceleri borazan kullandi; daha sonrasinda belediye hoparlörü. Babam Karaman'da ticari buzdalabini alan ilk kisidir. Degisimci, gelisimlere ayak uyduran bir yapisi vardi. Biz de bu yapiyi her zaman sürdürdük. Babaniz o yillarda reklami, farklilik yaratmada önemli bir araç olarak kullanmis.
Bugün geldiginiz noktada reklam kültürünün sizin için önemi nedir? Sektörün baslica aktörleri kadar yogun reklam vermesek de, yeni ürün lansmaninda reklam kampanyasi yürütüyoruz. Eger bunu yapamasaydik, marka olarak anilan firmalardan biri olamazdik. Bu sadece yurtiçi degil, yurtdisi için de geçerli. Ihracat yaptigimiz için, en az üç yabanci ülkede reklam filmlerimiz dönüyor.
Yedi kardessiniz. Babanizin vefatindan sonra, yönetim paylasimi nasil oldu?
Babam rahmetli olduktan sonra, 3 dükkanimiz vardi. Seker, lokum, badem sekeri, nikah sekeri, çikolata satiyorduk toptan ve perakende olarak. Ayni zamanda Karaman'da ilk taze çiçek dükkanini açan biziz. Daha sonrasinda ise ticaretle sinirli kalmayip, üretime girmeye karar verdik. 1981 yilinda en iyi bildigimiz sektör olan gida sektöründe üretime basladik. Temel gida maddelerinde fiyatlar belli. Dolayisiyla çok inovatif isler yapma sansimiz yoktu, fakat sekerleme alaninda yaratici tarafimizi kullanabiliriz diye düsündük. Lokum, gofret, çikolata, bisküvi, kraker, kek gibi ürünlere girdik. Atistirmalik ürünlerde ilklerimiz var. Açma paketli ürünleri ilk üreten, barkotlu ürünlere ilk geçen firma biziz. 10 çesitten, 400-450 çeside giden bir süreç yasadik.
Yumurta tesisi kurduk. Kendi unumuzu ürettik, oluklu mukavva gibi bir çok entegrasyon üretimini gerçeklestirdik. Makine de bunlardan birisi. Kendi makine fabrikamizi kurduk. Hedefimiz mevcut sektörü desteklemek idi, ama bugün makinene ihtracat yapiyoruz. Liberya'da bisküvi farbrikasi kurduk. Dünyaya makine üretiyoruz.
Çok çesitli sektörlerde faaliyet göstermenin avantajlari ve dezavantajlari neler?
50 yillik planimizda dünya gida devi olmayi planliyoruz. Bu bizim aile anayasamizda yazili. Bu hedef sadece bisküvi, çikolata alanina yönelik bir hedef degil. Süt tesisimiz var. Hayvancilik, entegre üretimin bir diger ayagi. Uzun yillardir meyvecilik yapiyoruz. Önceligimiz bisküvi, çikolata ve sekerleme olsa da, gida sektöründe, temel gidalar dahil olmak üzere ciddi bir büyüme planimiz var. Biz bu isi ailecek çok seviyoruz. Bugün 80'in üzerinde ülkeye ihracat yapiyoruz.
Uluslararasi marka olmus zincirlerde variz. Türkiye ve dünyada meshurlasmis bes, alti markamiz var. Bunun sayisini artirmaya çalisiyoruz. Gida sektörünü hem Türkiye, hem de dünya adina önemsiyoruz. Günde 8 milyon paket ürün üretiyoruz. Bu bir tiraj demektir. Bu, bir ülkenin imajinin, ürünlerinin yayginlasmasi demektir. Gazete basar gibi üretim yapiyoruz. Dünya,
Türk ürünleri hakkinda fikir sahibi oluyorlar. Biz bir çok gelismis ülkeyi, ürünleri ile tanidik. Coca Cola, Nestle gibi. Biz de bu markalar gibi olmayi hedefliyoruz.
Marka olmanin olmazsa olmazi nedir?
Marka olmanin esas sarti kaliteli ve farkli olmaktir. Inovatif olmaktir. O ürünle anilmaktir. Çikilop, Çokolips gibi dünyanin bir çok ülkesinde taninan, ismiyle talep edilen ürünlerimiz var.
Tüketim gruplarinin beklentilerini yakindan bilmek gerekiyor. Biz ürünlerimiz ile tüketicilerimize haz vermeyi amaçliyoruz. Sonuçta tekerlegi yeniden yaratmiyoruz. Tasarim , form, farkli tat ve kalite sizi marka yapiyor. Bugün dünya genelinde tüketiciler alacaklari ürün kaliteli olsun, hacim olarak büyük olsun, uygun fiyatli olsun istiyor. Bu beklentilere cevap vermeliyiz.
Ihracatta öncelikli pazarlariniz hangileri?
Üretimimizin yüzde 60'ini ihraç ediyoruz. Körfez'de güçlüyüz. Son dönemde ise Rusya ve ABD'de çok ciddi çalismalarimiz var. Bizim en büyük özelligimiz markamiz konusunda israrli olmamiz.
Örnegin ABD bize, "Daha kolay telaffuz edilen; daha anlasilir bir isim kullanin" diyor. Ama biz bunu kabul etmiyoruz. Marka bir degerdir. Tüketici markadan bir deger bekliyor. Marka ile bir sinif tanimlamasi yapiyor. Marka bilinci, ekonomik refah düzeyi yükseldikçe, daha da oturacak.
Markaya bir ruh vermeniz lazim. En önemlisi de semsiye markanizin, güven duygusu; istikrar duygusu vermesi. Saray, yillardir güven veren bir marka. Dünyanin birçok ülkesinde bas aktör markalardan biriyiz. Birçok ülkede pazar payimiz yüzde 50'nin üzerinde. Avrupa ve ABD'deki marketing ve pazarlama çalismalarimizi Isviçre'de kurdugumuz sirketten yönetiyoruz. Bu arada Isviçre'de iki çikolata firmasini satin alma yolunda incelemeler yapiyoruz. O ülkelerin ulusal marketlerinde hakkimiz olan yeri almayi hedefliyoruz. Yillarin birikiminin dünyaya açilmasi gerektigine inaniyoruz. Ürünlerimizi markali satmaliyiz, fasonculuktan çikip marka olmakta israr etmek gerekiyor. Firmalar bu konuda israrci olurlarsa emekleri bosa gitmeyecek, hatta daha hizli yol alacaklardir. Bizim hedefimiz dünyadaki bütün marketlerde, evlerde, çalisanlarinin çekmecelerinde, çantalarinda olmak.
2013 yili için projeleriniz neler?
Saray Holding'in 2013 ciro projeksiyonu 550 milyon lira. Ilk aylarda elde ettigimiz rakamlar, bu hedefin kolaylikla gerçeklesecegini ortaya koyuyor. Ihracatta 115 milyon dolarlik hedefimiz var. Bu arada gida ve perakendede stratejik ortaklik ve fon yatirimi adina çok sayida teklif aliyoruz. Bu tekliflere kapimizi kapatmiyoruz; ama önceligimiz teknolojik getirisi olan, pazar payi saglayabilecek firmalarla stratejik isbirlikleri gerçeklestirmek. Dolayisiyla, parasal ortakliklara yönelik yaklasimlari dikkate almiyoruz.
"Dünyanin en tatli isini yapiyoruz" diyorsunuz. Tatsiz zamanlariniz oldu mu?
Uçak düstügünde, arkadakiler daha az zarar görür. Biz sektör olarak hem Türkiye hem de dünya ekonomisinde uçagin arka koltuklarinda oturanlariz. Bizim ürünlerimiz, planli alisveris kapsaminda degildir. Bu alisveriste küçük paralar söz konusudur, ama mutlaka yapilir. Bizim ürünlerimiz çocuklarin, gençlerin vazgeçilmezidir. Öte yandan sanayilesmis toplumlarda, hizli tüketim ürünleri daha fazla satiliyor. Hatta krizli ve stresli dönemlerde kozmetik ve bisküvü, çikolata tüketiminin artigini görüyoruz. Türkiye ve dünya genelinde yasanan krizleri, diger sektörlere kiyasla yüzde 99 daha tatli geçirdik. Bir anekdot anlatmam gerekirse; 1987'de Mersin limanindan ilk ihracatimizi gerçeklestiriyorduk. O zamanlar Mersin Limani'nda ponza tasi ihracati çok gündemdeydi. Limandaki arkadaslar, "Tas tasimaktan sirtimiz taslasmisti. Iyi ki siz geldiniz. Isimiz tatlilasti" demislerdi. Biz bu isi çok seviyoruz. Insanlari çok seviyoruz, onlara güzellikler sunmaktan çok mutluyuz. Bu is, evinize gelen misafirinize, çok güzel bir pasta yapmak gibi.
ÜRÜNLERIMIZLE BÜYÜYEN BIR JENERASYON YETISTIRIYORUZ
"'Anadolu'da erkek evlenen yol alir' derler. Ilk olmanin avantajlari var. Ilk olmanin disinda, fevkalade isler de yapsaniz, sonuçta zamana ihtiyaciniz var, çünkü bir jenerasyonu yetistirmek zorundasiniz. Bir jenerasyonun sizin ürünlerinizi tüketmesi lazim; çünkü marka bilinci çocukluktan basliyor. Biz su anda o jenerasyonu yetistiriyoruz. Sabirli olmak gerekiyor. Bugün yaptiklarimizi, bizden öncekiler de yaptilar. Bu süreçte farkli ve inovatif davranabilirseniz, mesafeyi kisaltirsiniz.”
BIR ÇOK ÜLKEDE 'BABA' MARKALAR GERIMIZDE
"Son sekiz yildir farklilasarak büyüme adinda bir projemiz var. Ürünlerimizin hem iç format, hem dis tasarim, hem de lezzet ve kalite olarak, hiçbir firmanin ürününe benzemesine, hatta çagristirmasina bile izin vermiyoruz. Türkiye'de taklit edilir durumdayiz. Dünyanin bir çok ülkesinde halk tabiriyle 'baba' markalar gerimizde kaliyor.”
Kaynak: Dünya Gazetesi
 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner284