ELLİ YILDIR YENİLDİĞİ HALDE BİTMEYEN EKMEK


Tabi ki insan ekecek, ektiğini biçecek, emeğinin karşılığını alacak. Bu karşılık bazen ücret- maaştır, bazen makam -mevki, ünvandır, bazen itibardır. Parayı- pulu kim sevmez. İtibarı ise zaten kimse elinin tersiyle itmez.  Bazılarımız makam -mevkiyi pek sever. Kendisine başkanım, müdürüm, üstadım, vekilim, bakanım şeklinde hitap edilmesinden belli etmemeye çalışsa da sonsuz mutluluk duyar. 
Adam 50 yıl evvel çıkmış: İkimiz bir fidanın/ Güller açan dalıyız demiş.  Bugün mübareğin saçı- sakalı ağırmış hala aynı şeyleri diyor ve adam havada kapışılıyor.  Aynı şekilde bir abi: Aynalar aynalar diyerek ortaya çıkmış, nasıl bir aynaysa, valla işler ayna çal çal oyna. Diyecek bir şey bulamıyorum. Adam tek şarkı-türkü ile ün yapmış, servet yapmış 50 senedir sanatının ekmeğini yiyor. Kime ne. 
Adam gençliğinde 3-5 sene top oynamış dünyalığı doğrultmuş. Sonra teknik direktör veya futbol yorumcusu olmuş. Argo margo, bir çene, bir cayırtı, adam bir- iki saatlik program sonunda söğüşlediği bir çuval parayla sütudyodan çıkıp gidiyor. Yi Memet yi, yi de boynun galınlaşsın.
Bir arkadaş anlatmıştı. Eniştesi bakmış bakmış ; apartmanda her kafadan bir ses çıkıyor, kavga – gürültü eksik değil. Bir defasında kendisine laf gelir gibi olunca  dayanamıyor ve kısa fakat sert bir efelik gösterinde bulunuyor. O gün bugün apartmanda çıt çıkmıyormuş. Dairesinin önünden salavatla, bir emriniz var mı Hamza abi diyerek saygı duruşunda geçer olmuşlar. Koyduğu postanın getirisi ile eniştemiz çeyrek asırdır mutlu- mesut geçinip gidiyormuş. 
Adam gençliğinde deli zamanlarında bir- iki adam dövmüş , bir –iki adam yaralamış. Abimiz bugün 80 yaşına  geldiği halde, şehrin caddelerinde onunla karşılaşanlar kendilerine çeki düzen veriyor, ceket düğmelerini ilikliyorlar. Demek ki emek boşa gitmiyor. 
Neil Armstrong denen adam, ben daha kısa pantolonla gezerken iyi ki de bir kere aya gitmiş. Öldüğü 2012 yılına kadar  Neil Armstrong aşağı Neil Armstrong yukarı ,adamı beğenip de oturtacak yer bulamadık. Yanında bizi de götürseydi  keşke. 
İlkokulda hocamız bir ara müdür olmuş. Artık emekli olan hocamızın sanki adı yok. Müdürümde müdürüm.
Her annenin büyük şirketlerde çalışan bir müdür oğlu mutlaka vardır.  İki ev kadınına : Kocan ne iş yapıyor diye sorulduğunda alınan cevabın en az biri müdür olduğu üzerinedir.
Abimiz 3 bin nüfuslu bir beldede bir dönem belediye başkanı olmuş. Başkan olduğunu artık kendisi  bile hatırlamıyor. Ama kadirşinas insanımız unutmaz: Başkanım şöyle buyurun, başkanım böyle buyurun izzeti ikramları arşı alaya çıkıyor.
Bir kardeşimiz oda- borsa başkanlığı yapmış. Adam Mevla’ sına kavuşalı hayli olsa da onu tanıyanlar hakkında konuşurken: Ama ne başkandı diye yad ediyorlar.  Ne güzel. 
Beyefendi bir dönem milletvekilliği- bakanlık yapmış. Herkes : Sayın vekilim hürmetler, sayın vekilim sıhhattesiniz inşallah dilekleri gırla gidiyor. Ye kürküm ye hesabı.
Millet olarak başkanlığı, müdürlüğü severiz. Yine millet olarak başkanımlı müdürümlü hitaplar kullanmayı da severiz. Ün, nam, şan, şöhret, şeref, rütbeyi kim sevmez.
Latife bir yana, eminim hepsi değerli hepsi saygıdeğer ve muhterem insanlardır. Yalnız : Şeyh uçmaz müridi uçurur derler. Önemli insanların ayaklarının yerden bir miktar havada olması bundandır. Fakat anlaşılır bir duygudur. İnanmayanlar bir ara başkan, müdür filan olsunlar göreceklerdir. O sihirli eşikten geçtikleri andan itibaren kendilerini tatlı tatlı esen rüzgara bırakmaları ayaklarının yerden kesilmesine yetip de artacaktır zaten. 
Bir gerçek var ki : Başkan her zaman başkan, müdür her zaman müdürdür. Kimilerine yakışır da. 
Makam-mevki  sadece görev yaparken değil, görevden ayrıldıktan sonra bile sürüp giden en güzel bulaşıcıdır. Hasılı, makam; anam-babam ekşi hamurundan mamul, yedikçe eksilmeyip çoğalan ekmeğin nimetin adıdır. Kıymeti biline.

 

YORUM EKLE

banner284