EMEKÇİ KADINLAR

Günümüzden 12 bin yıl önce Şanlıurfa ilimizin 22 km. mesafede Örencik köyü civarındaki Göbekli Tepe’de yeryüzünde dağınık halde bulunan buğday bir araya getirilip, ekilerek evcilleştirilirken; aynı zamanda da buğday, insanları evcilleştirilmiştir. Böylece kadın, avcı olan erkeğinin yanı sıra, toplayıcı bir duruma gelerek, ekonomik alana emeği ile katılıp, anaerkil aile yapısı oluşmuştur.

İhtiyaç fazlasını zorla ele geçiren zorbaların oluşturdukları köle toplumunda kadın, erkekle birlikte esir durumuna getirilip, esir pazarlarında alınıp satıldı ve emeğiyle birlikte vücudu da sömürülmeye başlanıldı, adı silindi. Süreç içersinde ise serf durumuna getirildi.

Tarih öncesi dönemlerde, erkek ve kadın arasında yapılan işbölümünde toplayıcı olan ve erkekle sosyal ve ekonomik alanlarda eşit durumda olan ve İlkçağ’da da köleleştirilen kadın, Kilise tarafından Ortaçağ boyunca ve Yeniçağ’ın ortalarına kadar bir cadı olarak değerlendirilmiş, engizisyonun verdiği kararlarla da binlercesi ateşte yakılmış ve giyotinde can vermiştir.

Asırlardır, Müslüman olduklarını ileri süren erkekler, İslamiyet’i kendi çıkarlarına araç ederek, kadınları ikinci sınıf kategorisine katıp, kendi egolarına köle yapmışlardır.

Oysa İslamiyet özgürlük demektir; İslamiyet, özgürleşmek için mazlumun zalime karşı mücadelesi demektir.

İslamiyet, kadın erkek ayrımını ve sınıflaşmayı da ret ederek; sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyayı vaat eder.

Farklı coğrafyalarda, farklı dinlerde yaşayan ve farklı düşüncelerin mahkûm ettiği kadınların ekonomik ve sosyal yaşamda varlıklarını hissettirmeleri, çalışma koşullarının iyileştirilmeleri ve emeklerinin karşılığını alabilmeleri yönündeki mücadeleleri, 19. uncu yüzyılın ortalarında başlamıştır.

Kadınlar bu alanlardaki ilk eylemlerini, ABD’nin New York kentindeki Cotton tekstil fabrikasında yaptılar. Bu eylemde yeterli sonuç alamadılar. Ancak eylemlerini 8 Mart 1857 günü greve giderek sürdürdüler. Eylem sırasında fabrikada çıkan bir yangında 129 kadın hayatını kaybetti. Kadınların eylemleri, aynı yıl diğer sanayi kollarında da kendisini gösterdi.

Ülkemizde, 1921 yılında, “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlanılan 8 Mart, 1975 yılında ise daha da yaygınlaşmıştır.

“Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programında Türkiye’de etkilenmiş ve 1975 yılında, “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapılmıştır.

19.uncu yüzyılın ortalarından günümüze gelinceye kadar, dünyada ve ülkemizdeki kadınlar; eşitlik, bağımsızlık, ekonomik, sosyal ve politik haklar,

daha iyi çalışma ve yaşama koşulları elde etmek için mücadeleler vermekte ve çalışmalar yapmaktadırlar.

Ne var ki, ülkemizde kadınlar:

Eğitimden yoksun bırakılmış,

Evlerine kapatılmak istenilmiş,

Kuluçka makinesi yerine konularak, üç beş çocuk yapılması bildirilmiş,

Taciz ve tecavüze uğratılmış ve cinayetlere kurban edilmiştir.

Oysa taciz edilen, tecavüz edilen ve cinayetlerle yaşamını yetiren kadınlar, cehalete kurban edilmeyecek kadar kutsaldır.

Kadın; güzelliktir, emektir, üretkenliktir, yaratıcılıktır, yiğitliktir, cesarettir, dürüstlüktür…

Kadın; bir şiirdir, bir romandır, bir sevinçtir, bir güler yüzdür, bir şefkattir, bir sıcak eldir…

Kadın; anadır, bacıdır, avrattır…

Kadın, görülen ve yaşanılan bütün güzelliklerin mimarıdır…

Kadın, yaşadığı her toplumda sevgi ve saygıya layık olandır…

Çünkü

Kadın, ayakları altında Cennet olandır…

Kadınların, insanlığın gelişimi için harcadıkları emeklerine saygı duyuyorum ve tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum…

CEREN Yedi veren Bir güldü Ceren Açtığı gün dalında soldurdular İçimizi bir daha acıttılar Neden bitmiyor Neden artıyor bu acılar Neden dur demiyor yetkililer Analar babalar bacılar Ve bütün vatandaşlar Nereden çıktı bu caniler ordusu Evde ve sokaklarda Kol geziyor

Kadınlarda ölüm korkusu

YORUM EKLE

banner284