Eski Türkiye

Türkiye’yi, bilmeden “Eski Türkiye!” Yaklaşımı ile insanlarımızı hak etmedikleri şekillerde değerlendirenlere Eski Türkiye’yi hatırlatmak istiyorum.

Eski Türkiye’de:

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, ülkemizi işgal etmeye çalışanların oluşturduğu beka sorununu: Ulusal güçleri TBMM çatısı altında birleştirip, “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM” diyerek; Rum’u, Ermeni’yi, İngiliz’i, Fransız’ı ve işgalcilerin yerli işbirlikçi hainleri dize getiren ve bu ülkeyi bütün tehlikelerden arıtarak; topraklarımızı bağımsız, insanlarımızı özgürleştiren, yurt seven kahramanlar vardı…

Ülkenin dört bir yanında, içinde milyonlarca işçinin çalıştığı yüzlerce bacası tüten fabrikalar bardı…

Üretim yapmak, istihdamı gerçekleştirmek ve ülkemizin geleceği için fabrikaların yapılmasını ve işyerlerinin açılmasını sağlayan ülkesini seven siyasetçiler vardı…

Gece gündüz demeden sadece toplumun birliği ve ülkenin geleceği için çalışan güler yüzlü siyasetçiler vardı…

Türkiye’ye afyon ekimini yasaklaması nedeniyle ABD’ye rest çeken ve Yavru Vatan Kıbrıs’taki soydaşlarımızın şiddet ve zulüm altında olmaları ve öldürülmeleri karşısında, soydaşlarımızın güvenliğini sağlamak için Barış Harekâtı düzenleyen Başbakan vardı…

Ülkeyi barajlarla donatım, en ücra köylere kadar elektrik götüren ve bu nedenle de Barajlar Kralı adı verilen Başbakan, Cumhurbaşkanı vardı…

Onlarca ülkeden önce, ülkemizde telefon görüşmelerini sağlayan Başbakan, Cumhurbaşkanı vardı…

Oğlunun düğününü Çankaya Köşkü’nde yaptığı için kullanılan elektrik parasını ödeyen Cumhurbaşkanı vardı…

Ülke ve toplum bütünlüğünü korumaya çalışan siyasetçiler vardı…

Kamu kurumlarında yandaşlarını değil; liyakat ve ehliyet sahibi insanları çalıştıran siyasetçiler ve bürokratlar vardı…

Tarlalarında, bağ ve bahçelerinde çalışan elleri nasırlı, yüzleri yanık, erkekli kadınlı milyonlarca emekçiler vardı…

Çocuklarının rızıklarını kazanan milyonlarca insanın çalıştıkları işyerleri vardı…

İnsanları rahatsız etmekten ve insanlara zarar vermekten çekinen küçüklerini seven, büyüklerini sayan insanlar vardı…

Buğdayı, arpayı, nohudu, mercimeği ekili milyonlarca dönüm toprakları ve milyonlarca çiftçisi vardı…

Soğan, patates, biber, patlıcan, domates sattıran siyasetçileri değil; bunları üretip satan üreticiler vardı…

Meralarında, yaylalarında, ağıllarında yetiştirilen milyonlarca büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar vardı…

Yediden yetmişe kadınlı erkekli herkesin, coşku, heyecan ve gururla kutladıkları milli bayramlar vardı…

Milyonlarca öğrencinin her sabah birlikte ve coşkuyla söyledikleri öğrenci andı vardı…

Resmi kurumlarının önlerinde, birer gurur kaynağı olan TC yazıları vardı…

Her zaman tercih edilen binlerce kilometreye insanları taşıyan güvenli demiryolları vardı…

Çocuk istismarları ve kadın cinayetleri yapanlar değil; kadınlara ve çocuklara sevgi, saygı ve şefkat besleyen erkekler vardı…

Özgürlük ve adalet vardı…

İnsanlar arasında; yardımlaşma, dayanışma, anlayış ve hoşgörü vardı…

Daha sayayım mı?

Yeni Türkiye! Diyenler, bunlardan hangilerini beğenmiyorlar da Türkiye’yi yenilemeye çalışıyorlar, acaba?

YORUM EKLE

banner284