FİRAVUN KİM?

Emperyalist canavara boyun eğmeyi hangi vicdan kabul eder ve hangi vicdan, emperyalist canavarına ülkesini teslim etmeyen kişiye firavun der?

Emperyalist canavara boyun eğerek teslim olmayı, ancak emperyalist canavara uşaklık eden ve de uşaklık edilmesini savunanlar isteyebilirler.

Emperyalistlerin sömürgelerini nerelerde ve hangi amaçlarla yapmak istediklerini, bu güne kadar yaptıklarına bakarak değerlendire biliriz.

İngiliz ve Amerikan uşakları, Kurtuluş Savaşımız sırasında İngiliz Muhipler Derneğini kurarak, bu dernek aracılığı ile İngiliz mandası altına girmemiz için çalışmalar yapmışlardır. Amaçları, toplumumuzun İngilizler tarafından uygarlaştırılacağı idi. Aynı düşünceyi, Amerikan mandasına girilmesini isteyenler de savunuyorlardı.

İngiliz ve Amerikan mandasını isteyen bu zavallılar, emperyalizmin bedenlerden önce ruhları köleleştiren bir sömürü çarkı olduğunu düşünmüyorlar, ya da emperyalistlere uşaklık etmeye hazırlar.

Avrupalılar, sömürmek için gittikleri yerlere sadece teknik buluşlarını, kültürel ve siyasi alanlardaki yaşayışlarını değil, dini inanç ve yaşamlarını da taşımışlar ve Hıristiyanlığı yaymak için misyonerlik faaliyetlerine ağırlık vermişlerdir.

Emperyalistlere göre, işgal ettikleri topraklarda yaşayan geri kalmış, ilkel toplumların kendi başlarına uygarlık trenine binmeleri mümkün değildir. Bu nedenle ehil ve alicenap birilerinin onları himayeleri altına almaları gerekir.

Emperyalistlere göre siyasi alanda Doğu despotik, baskıcı, kapalı, gerici vs. gösterilmelidir ki aydınlanmış uygar Avrupa’nın emperyalist müdahalesi meşru ve anlamlı hale gelsin. Doğuyu despotik düzenden ve dogmatik uykusundan uyandırmak, hem siyasi hem de ahlaki bir görevdir.

Bu tarihi görev, modern Batılılara bir başka zenginlik daha katar: kahramanlık!

Unutulmasın! Bir başkasının boyunduruğuna giren bir toplum kimliğini kaybeder ve işgalcilerin adet ve geleneklerini benimsemeye başlar. Asimilasyon denilen şey de işte budur.

Asimilasyon, boyunduruk altına alınmış bir toplumun, düşünce, duygu ve eylem dünyasında giderek yozlaşmış bir topluma benzemesine neden olur. Başkasının boyunduruğu altına giren ve asimile olmuş bir toplum, geçmişini, geleceğini ve asaletini kaybeder.

“Keşke Yunan kazansaydı” diyenler, Yunan kazandığında tekke ve zaviye gibi miskinlerin toplandıkları miskin yuvalarında zaman geçireceklerini düşünüyorlar da;Yunanlılar tarafından kiliselere ve manastırlara doldurulacaklarını hiç düşündüler mi acaba?

Avrupalıların, sömürge altına aldıkları Batı dışındaki toplumlarda misyonerlik faaliyetlerine giriştiklerini ve bu tür misyonerlik faaliyetlerini desteklediklerini hiç mi akıllarına getirmiyorlar?

Şunu da unutmayalım ki; özgür olmayan bir toplum, dini inançlarının gereğini tam olarak gerçekleştirme özgürlüğünü de yitirmiş olurlar.

Dünün Kurtuluş Savaşına karşı olan ve M. Kemal ve arkadaşlarının idamı için fetvalar veren omurgaları gelişmemiş olanların uzantıları, son zamanlarda; ne yaptığını, ne söylediğini ve de ne düşündüğünü bilmez bir durumda Atatürk’e saldırmaya başladılar. Öyle ki,bu kesimler tarafından Atatürk’e saldırmak, adeta moda oldu ve Atatürk’e saldırmak bir pirim aracı durumuna getirildi…

Günün, dilden dile dolaşan son buluşu ise firavun oldu!

Bir firavun tartışmasıdır gidiyor.

Firavun kim? Sorusunun yanıtını hemen söyleyeyim:

Firavun: bağımsızlık benim karakterimdir diyen değil, emperyalizme uşaklık eden omurgası gelişmemiş olanlardır…

YORUM EKLE

banner284