GELİŞİM VE DEĞİŞİM NEDİR

Önceki yazımıza giriş yaparken Kişisel Gelişimi; Bilerek değişim, isteyerek gelişim olarak tanımladık. Elbette farklı sözcüklerle de tanımlanabilir. Soyut kavramların fizik formülleri gibi tek doğrusu,tek tanımı olmayabilir. Olsa olsa çoğunluğun itibar ettiği ortak tanımları olabilir.

Gelişim sözcüğünün Türk Dil Kurumu sözlük karşılığı: “Serpilip büyüme, ilerleme, inkişaf,tekamül” olarak yazmaktadır.Dikkat edildiğinde tanımda yer alan her sözcük DEĞİŞİM’e götürmekte,değişimi de beraberinde taşımaktadır. Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler vb. Ancak “Değişim” için aynı şeyleri söyleyemeyiz. Değişim her zaman Gelişime götürmeyebilir.

Değişim’in sözlük karşılığı: “Bir zaman dilimi içindeki değişikliklerin bütünü-değişme” olarak yazılmıştır. Değişimlerde her zaman pozitif gelişme olmayabilir, sonuçlar negatif/olumsuz da olabilir. KİŞİSEL GELİŞİM den amaç insanlarda pozitif değişimler sağlamak,yeni olumlu davranış ve alışkanlıklar geliştirmek olmalıdır. İnsan, canlılar aleminin en hızlı değişenlerinden, değişebilenlerindendir.İnsanlar doğumdan ölüme, beşikten mezara kadar sürekli değişirler. Değişimlerin gelişimle birlikte olması tercih edilen durumdur. İnsanlardaki değişimi FİZİKSEL DEĞİŞİM ve DUYUŞSAL DEĞİŞİM olarak sınıflandırabiliriz.

FİZİKSEL değişimlerin en belirgini ve kaçınılmaz olanı yaşa ve yaşlanmaya bağlı olan değişimlerimizdir.Varsa;5,10,20,30,40 yaşlarındaki fotoğraflarınızı yan yana koyduğunuzda fiziksel değişiminizi görürsünüz. Fiziksel değişim yaşa bağlı olarak da, işe ve aşa, beslenmeye bağlı olarak da gerçekleşir. İrademiz ve isteğimiz dışında, herhangi bir kaza ya da hastalığa bağlı olarak da fiziksel değişimler oluşabilir. Fiziksel değişimlerimiz, gören herkes tarafından fark edilebilir.İstesek de gizleyemeyiz.

DUYUŞSAL değişimler herkes tarafından ilk bakışta farkedilmeyen; kendimizin, yakınlarımızın ve yakın ilişkilerimiz olan çevrenin farkedebildiği değişimlerdir. Duyuşsal değişimler de çoğunlukla gelişimle birlikte gerçekleşirler. Doğumla başlayan, bebeklik ve çocukluk süreçlerimizde oluşan duyuşsal kazanımlarımız,huylarımız ve davranışlarımız da sürekli olarak yenilenmekte ve değişmektedir.

Zamanla, bildiklerimiz ve beğendiklerimiz, beklentilerimiz, istek ve arzularımız, düşüncelerimiz düşlerimiz, sevdiklerimiz ve hayallerimiz,durumlar karşısındaki tepkilerimiz sürekli değişmektedir. Güncel yaşamımıza da yön veren değişimlerin çoğunluğu engellenemeyen süreçlerdir.

Nasıl değişeceksiniz; Ailenizin, ebeveynlerinizin etkisi ve katkısı ile değişip gelişeceksiniz. Sokağın, çevrenin etkisi ve katkısı ile değişip gelişeceksiniz.Teknoloji ve İletişim araçlarının etkisi ve katkısı ile değişip gelişeceksiniz. Okulun, öğretmenlerinizin ve arkadaşlarınızın etkisi ve katkısı ile değişip gelişeceksiniz. Pozitif değişimler gelişimi de beraberinde taşıyarak bizleri mutlu edecek. Negatif değişimler de üzecek,mutsuz edecektir. Pozitif değişim ve gelişimler insanı ileriye, BAŞARI ya götüren unsurlardandır.

Duyuşsal özellik ve gelişimlerimizin tamamı eğitim dilinde “DUYUŞSAL DAVRANIŞLAR” olarak tanımlanmaktadır.A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesinde ki hocalarımızdan merhum Prof.Dr. Ziya BURSALIOĞLU “”Bireyde Duyuşsal Davranış Geliştiremeyen faaliyetleri Eğitim olarak tanımlayamayız” demişti. Hiç unutamadığım bu sözden hareket ederek Eğitim; İnsanlara adaleti, yalan söylememeyi, yerlere tükürmemeyi,yere çöp atmamayı, üretmeyi, israfı, tasarrufu, saygıyı, sevgiyi, teşekkür etmeyi, doğayı ve tüm canlıları koruyup kollamayı vb. öğretebilmeli, bunları kişilik özelliği ve davranış haline getirebilmelidir diyorum.. Aksine faaliyetlere eğitim değil,olsa olsa eğitiyormuş gibi yapmak, yasak savmak diyebiliriz!

Kişisel Gelişim sunum ve çalışmalarının amacı İnsanları iyiye, güzele ve başarıya taşımak,olumlu duyuşsal davranışlar kazandırmaktır.Yüz yüze, interaktif seminer ve sunumlarda birden fazla örnek ile bilgi ve algılar pekiştirilebilmektedir. Satırlardan farklı olarak, ses tonu ve vücut dili ile daha kalıcı etkileşimler sağlanabilmektedir. Aynı oranda olamasa da satırların,yazılanların da yararlı olduğuna inanırım, aksi halde emek ürünü kitapların,makalelerin bir anlamı kalmazdı.Kitaplar yaşamımızın vazgeçilmezleridir.

Kitapsız olmaz. BOŞ ZAMANLARINIZDA KİTAP OKUMAYIN! KİTAP OKUMAYA ÖZEL ZAMAN AYIRINIZ.. Çünkü kitaplar vakit geçirme araçları değil, bilgi ve görgü hazineleridir. Her kitap yaşam odanıza açılan yeni bir penceredir. Daha aydınlık ve daha farkında olarak yaşamak için daha fazla kitap okumalısınız. Her kitap okunmaya değerdir. Çünkü her kitap okunması için yazılmıştır. Gönüllerinizce güzellikler,ömürlerinizce sağlıklı ve olumlu DEĞİŞİM ve GELİŞİM’ler dileğimle. [email protected] - www.antemder.org.tr

https://www.kgrt.net/yazarlar/orhan-yuksel-kimdir-h33523.html

YORUM EKLE

banner284