Mevcut siyasi iktidarin meslegimize yönelik saldirilarinin temelinde yatan nedenler, egitim sistemimizi özellestirerek küresel sermayenin egemenligine sunmak; laik, demokratik, bilimsel ve kamusal yapisini yikarak egitimde ideolojik degisikligi gerçeklestirmektir. Egitim çalisanlarimiza yönelik olarak, bizzat basbakan ve milli egitim bakanlari tarafindan sarf edilen söz ve söylemlerin aleyhte bir kampanyaya dönüstürülmesi, ALO 147 ihbar hatti ile binlerce egitim çalisanimiz hakkinda sorusturma açilmasi, ögretmenlere uygulanan siddet olaylarinin artmasi, sistemden kaynakli dayatmalarin sonucu olan alan degisikligi, egitim çalisanlarimizin maas ve ücretlerinde bir türlü yapilmayan iyilestirmelerin temelinde de bu gerçeklik yatmaktadir.
Egitim sistemimizin, bilimsel ve parasiz yapisinin asindirilmasiyla baslayan süreç, Milli Egitim Bakanligi’nin mevzuatini degistiren yasal degisikliklerle tamamlanmistir. 652 Sayili KHK ve kamuoyunda bilinen adiyla 4+4+4 yasasi ile egitim sistemimiz piyasa kosullarina açik, bakanligin gerici uygulamalariyla da ortaçag karanligina sürüklenen bir yapilanmaya dönüsmüstür. Hiçbir bilimsel arastirma yapilmadan, konunun taraflarina danismadan, okullarimizda herhangi bir alt yapi çalismasi yapilmadan hazirlanan 4+4+4 yasasi ile egitim sistemimiz bir kaosa sürüklenmistir. Dört aylik uygulamanin ortaya koydugu gerçek ise; binlerce ögretmenimiz norm kadro fazlasi olmus, ögrencilerimiz okullarindan ve ögretmenlerinden edilmis, velilerimizin sirtina yüklenen egitim harcamalari artmistir.
Egitime bütçeden yeterli kaynak aktarilmamasi nedeniyle okullarimizda saglikli egitim-ögretim ortami saglanamamaktadir. Okullarimizin derse hazir hale gelmesinde en önemli görevi yerine getiren hizmetli ve memurlarimiz, adeta köle gibi, is tanimi yapilmadan çalistirilmaktadir. Her ögretim yili basinda ögretmenlere verilen üç kurusluk egitim ögretim tazminati bile hizmetli ve memurlarimiza çok görülmektedir.
Örgütlü mücadelemiz sonucunda elde ettigimiz özlük haklarimiz bir bir elimizden alinmaktadir. Özür durumu atamalari yilda bir kereye düsürülürken, saglik nedeniyle aldigimiz sevk ve raporlar sonucunda ücretlerimiz kesilmekte, meslegimiz kariyer basamaklari uygulamalariyla paramparça edilmekte, is barisi bozulmaktadir.
Ögretmen yetistirme konusunda bir politika gelistirmeyen hükümet, atama isteyen ögretmenlerimizi “yem bekleyen güvercinlere” benzetmektedir. Hazirlanan YÖK yasa taslaginda bu soruna çözüm getirmeyen hükümet, üniversitelerimizi siyasi iktidarin egemenligi yaninda, paranin egemenligine de alarak özerk ve özgür yapilarini tamamen ortadan kaldirmaktadir. Üniversitelerimizde akademisyen ve ögrencilerimiz, muhalif bir tavir sergileyememekte, düsünceler baski altinda tutulmakta, en masum talepler bile siddetle bastirilmaktadir.
Tüm bu gelismeler, siyasi iktidarin egitimde gerçeklestirmek istedigi dönüsümün aslinda meslegimizi elimizden almaya yönelik oldugu gerçegini ortaya koymaktadir. Bu süreçte siyasi iktidar, egitim çalisanlarinin mücadelesinde halktan alacagi destegi engellemek amaciyla meslegimizi itibarsizlastirma üzerine politika izlemektedir.
Egitim-Is olarak, “Meslegimiz Onurumuzdur!” sloganiyla 19 Ocak 2013'te Ankara’da egitim çalisanlarinin haklarini savunmak için genis katilimli bir eylem gerçeklestirecegiz.
Bu eylemde egitim çalisanlarinin genel sorunlarini ve AKP iktidarinin egitim çalisanlarina uyguladigi haksiz yaptirimlari bir kez daha yüksek sesle Ankara’dan haykiracagiz.
Eylemde ana basliklarimiz:
• Subat özür durumu atamalari için,
• Norm kadro sorunlari, alan degisikligi,
• Atanmayan ögretmenler,
• Hizmetli ve memur sorunlari için;
• Alo 147 hattina,
• Maas ve ek derslerdeki kayiplara,
• YÖK kanun taslagina,
• Özellestirme ve yerellestirme politikalarina,
• Ögretmene siddete,
• Kariyer basamaklarina,
• Ögretmeni itibarsizlastirmaya
• Egitimde gerici yapilanmaya karsi;
19 Ocak 2013’te Ankara’dayiz. Haklarimizi ve hakliligimizi anlatmak için tüm egitim emekçilerini bekliyoruz.