İşte Duru’nun Hikayesi

“Aslında bu işin temeli babamızdan geliyor” diyen Duru Ailesi, 85 yıllık miras kalan taş değirmen usulü üretimini de elden bırakmadı.

İşte Duru’nun Hikayesi

Taş değirmenden gelen doğal lezzet, bugün dünyanın dört bir yanında damaklarda yerini buluyor. 
Doğal lif kaynağı ve glisemik indeksi düşük olan Bulgur'un Karaman topraklarından dünyaya uzanan zorlu yolculuğu bugün kendi markasıyla haklı gururunu yaşıyor. 
Dünya’da bulguru mutfaklara sokmayı başaran ve bu alanda tek firma olmayı da hak eden Duru Bulgur Gıda San. ve Tic. A.Ş. günümüzde Türkiye’nin lider gıda firmalarından biri olarak karşımıza çıkıyor. 
Bulgur dışında doğal ve sağlıklı olan bakliyat ve pirinç ürünlerini de işleyip, paketleyen Duru Bulgur; bugün mamülleriyle kaliteye verdiği önemi, yıllar itibarı ile edindiği ISO Gıda Güvenliği Yönetim Sertifikaları ve BRC, IFS standartları ile de taçlandırıyor. 
Ayrıca sağlıklı inovatif ürünleri ile haşlanmış bakliyatları da raflara sokmayı başaran Duru Bulgur, doğru vizyonu ve misyonu ile yine bugün kazanım sağladığı marka yolculuğunda başta Karaman olmak üzere Türkiye’nin uluslararası pazarda önemli bir değeri olarak da önümüze çıkıyor.
Çinlilerin Türk mutfağı ile tanışmasından, Avustralya’da kahvaltı sofralarını süslemesine ve hatta üniversitelerde öğrencilere eğitim konusu olmayı başaran bulgur, Duru markası altında Avrupa’nın gözde ülkelerinden Belçika’dan bile ödül alarak kalitesini tescilledi.
 Sürdürülebilir ve geliştirilebilir tarım politikalarını önemseyen Duru Bulgur, tüketicilerin sağlıklı yaşamına doğal ürünleriyle katkı sağlarken, dünyada Amerika’dan Güney Kore’ye kadar 55 ülkede ihracat pazarı oluşturmayı başardı.
 TEKNOLOJİK ÜRETİMLE BİRLİKTE, GELENEKSEL MİRAS 85 YILDIR YAŞATILIYOR
 Kurtuluş Savaşına katılmış bir gazi olan rüştiye mezunu Karamanlı Ziya Duru’nun ticari hayatına başlaması Duru Bulgur’un bugünlere gelen marka ve lezzet yolculuğunu gözler önüne seriyor.
 1935 yılında taş değirmenle üretimine başlanan bulgurun bugünkü öyküsünde, başarılı Ar-Ge çalışmaları ve yüksek teknolojik üretim modellerinin yanı sıra, şirketin sahipleri İhsan Duru ve Emin Duru tarafından, aynı zamanda 85 yıllık baba mesleği geleneksel taş değirmen üretimine de sahip çıkılıyor.
 AİLE ŞİRKETİNİN TİCARİ YOLCULUĞU
 1956 Karaman doğumlu olan, ilk orta ve lise eğitimini Karaman’da yüksek tahsilini ise Ankara’da tamamlayan Duru Bulgur Onursal Başkanı İhsan Duru, “Bu işin temeli babamızdan geliyor” diyerek;
 “Babam 1900 doğumlu ve aynı zamanda rüştiye mezunu olarak Kurtuluş Savaşına da katılmış bir gazidir. Kızılay’da ilk olarak memur olarak işe başlıyor. Birkaç yıl sonra memuriyeti bırakarak ticarete atılıyor. İlk olarak Karaman Silifke ve Silifke İstanbul arasında ticaret ağı oluşturuyor. Ufak tefek bulgur işi yapıyor. 1935 yılından sonra tamamen Karaman’da bulgur sektörüne yöneliyor. Aslında bu işin temeli babamdan geliyor. Daha sonra amcam ile işe başlıyorlar, sonra amcam genç yaşta hayatını kaybediyor. Sonrasında 1976 yılında ben bulgur işine dahil oldum, kardeşim Emin’de 1982 yılında bu işe dahil oldu. 1989, 90 yılına kadar şimdiki Siyahser mahallesinde Valilik Hükümet Konağının bulunduğu alanda eski imalathanemizde bulgur imalatı yaptık. 1990 yılında Karaman Organize Sanayi Bölgesine geldik. Ve burada fabrika açarak işimize başladık. Yaklaşık 30 yıldır da Karaman OSB’de aynı işimize devam ediyoruz. Şu anda Karaman’da tek bulgur üreticisiyiz. Eskiden daha fazlaymış ama artık arkadaşlarımızın hiçbiri kalmadı. Ve Duru Bulgur bugüne geldiğinde Türkiye’nin en büyük, en kapasiteli ve en teknik üretim konumunda yer alıyor. Bu zamana kadar aktif çalıştım. dedi.
 Yine bir kız bir erkek olmak üzere 2 çocuğu bulunan şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Duru, “1960 doğumluyum. İlk ve ortaokulu Karaman’da okudum. Liseyi İstanbul’da okudum. Sonrasında Karaman’a geldik. İşimize eski bir imalathanemiz ile başladık. 1990 yılında Organize Sanayi Bölgesine geldik. O günden bugüne işlerimize aile şirketi olarak devam ediyoruz.” dedi.
 “KALİTE FORMÜLÜMÜZ EN KALİTELİ BUĞDAYI İŞLEMEK”
 Duru Bulgur’un üretim safhası, kalite standartları ve kalite formülünden de bilgiler paylaşan şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Duru;
 “Şimdi bizim bulgur üretiminde formülümüz en iyi kaliteli buğdayı işlemek. Son zamanlarda da teknik yönden gelişmeler kaydedildi. Fabrikamız iyice geliştirildi. Prensimizde zaten kendimizin tüketmediği ürünü dışarıya vermemek. Bizlerde öncelikle böyle bir anlayış var. Duru Bulgur olarak her zaman bizler teknolojiye ayak uydurduk. Ve yaklaşık 20 yıldır da Scada denilen bir sistemle fabrikayı buna revize ettik. Yani tamamen bilgisayar kontrollü sistem ile üretimimiz devam ediyor. Üretimin her halkası tek tek kontrol altında yapılıyor ve her safhasında her an da denetim raporlarımız gelir. Ve böyle bir alt yapı olduğu için de üretimde yaklaşık yüzde 99’un üzerinde kalite standartını da sağlamış oluyoruz. Zaten her hangi bir hatalı ürün çıktığı zaman ise o ürün sistemde otomatik olarak üretimde kendisini ayırır. Ve böylece bu ürünler paketlenmez ve tüketiciye gitmez.” dedi.
 EN BÜYÜK MÜŞTERİMİZ AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ
 “1982 yılından bu yana biz Avrupa Birliği ülkelerine mal satıyoruz.” Diyen İhsan Duru;
“Şu anda iç pazarın yanı sıra yaklaşık global pazarda 55 ülkeye bulgurumuzu ihraç ediyoruz. Duru Bulgur olarak bizim en büyük pazarımız Avrupa Birliği. 1982 yılından bu yana biz Avrupa Birliği ülkelerine mal satıyoruz. Şu anda Belçika’da da bir depomuz var. Tüm Avrupa’ya buradan dağıtım yapıyoruz. Onun haricinde de Amerika Birleşik Devletleri Avusturya, Kanada, Kuzey Afrika ülkeleri ile Japonya, Çin, Güney Kore ve dünyanın çeşitli ülkelerine hem bulgurumuzu tanıtmaya çalışıyor, hem de satışımızı yapıyoruz. Yurt içinde de 7 Bölge Müdürlüğümüzde 44 bayiimizle ürünlerimizin dağıtımını yapıyoruz. Her bölgede satışımızda kendi personelimiz çalışmaktadır..” dedi.
 PANDEMİ SÜRECİ BİZİ HİÇ ETKİLEMEDİ
 Pandemi sürecince satışların internet yoluyla da rağbet gördüğünü ifade eden Emin Duru;
 “Bizler temel gıda sektöründe olduğumuz için pandemi sürecinde çok ciddi etkilenmeden atlattık. Bu pandemi sürecinde de internet üzerinde e-ticaret sistemi ile de satışlarımız oldu. Aracı kuruluşlar ile internet satış ağları sayesinde ürünlerimiz için beklentimizin üzerinde bir talep geldi. Zaten internet üzerinden satışımız vardı. Ama pandemi sürecinde talep fazla olunca yoğun bir şekilde de e-ticaret sayfalarından da ürünlerimize olan talep arttı. Ve halen de satışlarımız devam ediyor.
 “FİYAT ARTIŞI YAPMADIK”
 Ellerinde hammadeyi sürekli bulundurup pandemi sürecinde de önlem aldıklarını kaydeden İhsan Duru;
 “Biz harman zamanı geldiğinde üretimde 1 yıllık kullanacağımız buğdayımızı satın alırız. Yani elimizde hammadde bizim sürekli olmak zorunda ve stoklu çalışırız. Onun için üretimde de öyle. Bu durumu kullanarak pandemi dönemde ürünlerimizde zam yapmadan tüketicimize sağlıklı ve doğal ürünlerimizi uygun fiyatlaı ulaştırmaya gayret ettik.
 Duru Bulgur olarak şirketimiz bünyesinde 400’e yakın personelimiz çalışıyor. Bunun 120’si satış pazarlama ve dağıtımda yer alıyor. Karaman’’da 2 Bulgur, 1 Bakliyat ve 1 de Haşlanmış Ürünler olmak üzere 4 fabrikamızda hem beyaz hem de mavi yakalı 280 personelimiz çalışmaktadır.

BULGURU ŞEHİRLEŞTİRME PROJESİ VE MARKALAŞMA
 Yıllar önce yılda 600 ton üretim kapasitesi bulunan ve bugüne gelindiğinde ise 2 gün de 600 ton gibi üretim yapmayı başaran Duru Bulgur 10 yıllık uyum süreci ve bulguru şehirleştirme projesi ile marka yolculuğunu başlattı. İhsan Duru;
 “Biz bu işte tabi esasen 1990 ile 2000 yılları arasında fabrikamızda çok yoğun olarak bir uyum zamanı geçirdik. Yılda 600 ton üretim yaparken, birden bire günde büyük tonajlarda üretim yapmaya başladık. Şu anda günlük buğday üretim kapasitemiz 300 tonu buldu. Yani eskiden 1 yılda yaptığımız işi şimdi 2 günde yapıyoruz. Tabi bir de yerel imalattan fabrikaya geçiş bizim için zor oldu. 1990-2000 arasında uyum zamanı ve 2000’li yılların başından itibaren de Duru Bulgur olarak markalaşma sürecimiz hız kazandı. Eskiden bulgur bir köylü veya fakirin bir yiyeceği gibi görülüyordu. En önemli projelerimizden biri de bu yıllarda bulguru şehirleştirme projesi oldu. Ve haliyle hem logolarımızı ve de ambalajlarımızı değiştirdik. Süreçle beraber yeni bir kimlik arayışına girdik ve markalaşma aşamasını başlatmış olduk. Bugüne kadar da devam ettiriyoruz bu işi.
 BULGURU İNSANLARA ANLATTIK
 Yıllar itibarı ile İstanbul, Ankara İzmir gibi büyükşehirler başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında bulgur tattırımları da yaptık. Bulgurumuzu insanlara anlattık. Ve hayatında hiç bulgur yemeyen insanlarla karşılaştık. Ama şimdi şükür ki bulgur kendini kanıtladı. Ve sofralarımızda zaten vardı. Bulgur biliyorsunuz hem düğün hem de cenaze yemeklerinde her zaman yerini bulmuştur. İnşallah daha da iyi olacaktır. Çünkü bulgur hem doyurucu hem de besleyici bir ürün pirince göre. Çünkü pirinçte glisemik inedeksi oranı çok yüksek. Bulgurun ise çok düşük. Ve daha ucuz bir ürün pirince göre. Dünyada 400 milyon tonun üzerinde pirinç tüketildiğini düşünürsek ve şu anda bulgur tüketimini de 1 milyon ton gibi görürsek yani aslında alınacak daha çok yol var diyebilirim. İnşallah böyle devam edecek bakalım.
 REKLAM BİLİNCİ
 İhsan Duru, “Eğer markalaşma sürecinde yol almak istiyorsanız reklam her zaman iyidir. Buna her zaman önem vermek lazım. Tabi bu süreç pahalı da bir yatırım. Nasıl ki makineye ve fabrikaya yatırım yapıyorsak reklama da yatırım yapmak lazım. Çünkü markanın ve ürünün bilinirliliğini artırmak lazım. Yani insanlar markete girdikleri zaman hem ürünü tanımaları ve hem de ürüne güvenmeleri lazım. Biz hakikaten en iyi buğdayı almaya ve en kaliteli malı yapmaya çalışıyoruz. Ayrıca günümüzde yüksek teknik sistemlerde bulgur üretiyoruz ama hala da eski sistem üretiminde de taş değirmenden hiç vazgeçmedik. Hala taşı dağlardan söküyoruz. Doğal taş kullanıyoruz. Yani çok kaliteli bir ürün üretiyoruz. Aynı zamanda bunun bilinirliğinin olması da lazım. İşte bunu da reklam bölümü ile sağlıyoruz. “dedi.
TÜKETİCİYE KOLAYLIK, TEKNOLOJİYLE GELEN DURU PRATİK
 Emin Duru; “Duru Pratik ürünlerimiz haşlanmış bakliyat ürünlerimizdir. Burada yeni bir teknoloji kulandık Kore’den gelen sistem sayesinde. Bu teknolojik sistemde koruyucu olarak ürüne hiçbir şey katılmıyor. Ürünü evde paketini açtığınız zaman diğer ürünler birkaç gün sonra bozulmaya başlıyor. Ama paketi açana kadar ürün hiç hava almadığı için ürün hiç bozulmuyor. Yani ürünü buzdolabında falan da saklı tutmaya gerek yok. Böyle bir üretim yönü var. Tabi artık insanlarımızın kolayına gelmeye başladı özellikle çalışan bayanlar ve öğrencilerimiz açısından. Eve gidiyor ve kısa sürede yemeğini yapabiliyor. Duru Pratik ürünleri önü açık gibi ve baya da ilgi görüyor. İlerde zamanla geleceğin ürünleri arasında yerini alacağına inanıyoruz. Tabi bu ürünlerin devamı da gelecek. Şimdi pişmiş pilav üretimimiz olacak. Bunun da ambalajı yakında tamamlanmış olacak. Yeni yeni de fasulye, barbunya ve bezelye gibi bakliyat ürünleri de hazırlanmaya başlanacak. Tabi bu projeler biraz da zaman alıyor. Çünkü üretiyorsunuz ve 6 ayda raf ömrünü ölçmek için bekliyorsunuz. Bozulacak mı bozulmayacak mı derken yani Ar-Ge çalışmaları uzun sürüyor. Sonrasında piyasaya sürülüyor.
 AR-GE ÇALIŞMALARI
 İhsan Duru, Ürüne başlamadan önce bizler önce laboratuvar ortamını kurduk.
3 yıl burada Duru Pratik haşlanmış ürünler için üzerinde ar-ge çalışması yapıldı. Ve sonrasında bu ürünün fabrikası kuruldu. Gerçekten alt yapısı sağlam bir sistem oluşturduk. Çünkü üretim safhasından sonra bunun bir geri dönüşü yok. Rafa koyduğunuzu ve rafta ürünün bozulduğunu düşünün bu olacak bir şey değil yani. Ürünün marka değerine de zarar verir. Onun için altyapınız ve ar-ge çalışmanızın sağlam olması lazım. Mesela İngiltere’de dağıtımını ve araştırmalarını da yaptık. Raf ömürlerine baktık. Çünkü ağırlıklı olarak dış pazara da önem veriyoruz.” dedi.
 “KENDİ MAKİNELERİMİZİ ÜRETTİK”
 Emin Duru; “Bizim meslekte zorlandığımız bir durumda da bu oldu. Ve bize de tecrübe oldu. Dünya’da bulgurun bir teknolojisi yok. Bulgur tamamen bizim için kendimize özgü bir teknolojik üretim haline geldi. Ayrıca Ar-Ge çalışmalarımız ve atölyelerimizde de 3. fabrikamız için kullandığımız makinelerin üretimini yapmış olduk. Otomasyon sistemlerini de dahil ediyoruz. Tamamen artık kendi makinelerimizi kendimiz yapar hale geldik diyebilirim. Paket ürünleri konusunda da lider konumdayız. Bir de bugüne kadar hep kendi markamız olan Duru markasına çalıştık. Hiç fason ürün yapmadık. “dedi.
SOSYAL FAALİYETLER
 Ankara ve İstanbul’da Karaman Vakıflarının çalışmalarını da desteklediklerini ifade eden İhsan Duru;
 “Karaman’da şimdi Yeşilay Başkanlığını yürütüyorum. Pandemi sürecinde faaliyetlerimizi askıya aldık ama çalışmalarımız devam edecek. Yine sosyal alanda şahsım adına uzun yıllar Karaman’da KARSİAD Başkanlığını yaptık. Karaman Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptım. Karamanoğlu Mehmet Bey Vakfında Kurucu Üyeliğimiz oldu. Ankara’da derneğimizi Vakıf haline getirme çalışmalarına destek verdik. Yani Karaman ile ilgili her şey içinde olmaya çalıştık.” dedi.
 SPORTİF DESTEKLER
 Karaman’da özellikle tüm spor branşlarında gençlerin içi içe olmalarını arzu ettiklerini ifade eden ve bu alanda tekvando ve bisiklet olmak üzere spor kulüpleri de bulunan DURU Bulgur A.Ş, çocuklara öncelikle çalışkanlık ve disiplin katan sportif projelere de destek veriyor.
 Bu çalışmalar hakkında bilgiler veren Emin Duru;“Bizler spor alanında Karaman dışında hiçbir yatırım yapmadık. Bütün yatırımlarımız aslında Karaman için. Bizim 2 Spor Kulübümüz var. Birisi tekvando, diğeri ise bisiklet takımı. Bisiklet sporunda da iyi dereceler aldık. Tekvando’da da Avrupa ve Balkan Şampiyonluklarımız var. Hatta yetiştirebilirsek olimpiyatlar için 2 tane sporcumuz hazır durumda. Onları çalıştırıyoruz. Kulübümüz bünyesinde 200’e yakın sporcumuz var. Çocuklarımız tamamen disiplin altında çalışmalarına devam ediyor. Bu çocuklar ne alkol, ne sigara, ne uyuşturucu almadıkları gibi derslerinde de çok başarılılar.” dedi. 
GENÇLERE TAVSİYELER
 
İhsan Duru; “Gençlerimiz eğitim hayatlarını çok iyi geliştirmeliler. Ticaret hayatında da yapacakları işini sevecekler, disiplinli olacaklar. Bunları bir araya getirdiklerinde başarı kaçınılmazdır. Bir de kendilerine güvenmeleri lazım. Yani biz gerçekten uzun yıllar çok çalıştık, yeri geldi ilk imalat sürecinde fabrikadan 48 saat, hatta 3 gün evimize gitmediğimiz zamanlar oldu. Onun için çalışmak gerekiyor, disiplin gerekiyor ve sevgi gerekiyor.” dedi. 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner284