Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan: "Vatanın En Güzel Tariflerinden Biride Türkçenin Konuşulduğu Yerdir"

Karaman’da bu yıl 740. kutlanan Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi anma etkinlikleri çerçevesinde Hz. Mevlana ve Hz. Yunus'a Sevgi yürüyüşü yapılarak Atatürk Anıtına çelenk bırakıldı.

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan: "Vatanın En Güzel Tariflerinden Biride Türkçenin Konuşulduğu Yerdir"

Mehter eşliğinde Aktekke 15 Temmuz Demokrasi meydanından başlayarak Cumhuriyet Parkında sona eren Hz. Mevlana ve Hz. Yunus'a Sevgi yürüyüşüne Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Vali Süleyman Tapsız, Milletvekilleri Recep Konuk, Recep Şeker, Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan, daire müdürleri ile vatandaşlar katıldı. Bakan Lütfi Elvan ile Vali Süleyman Tapsız tarafından Atatürk anıtına çelenk bırakılmasından sonra saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Törenin ardından protokol üyeleri Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi 15 Temmuz Konferans Salonu’ndaki, “Dilimiz Kimliğimiz” konulu panele katıldı.

Vali Süleyman Tapsız, “Bundan 740 yıl önce Karamanoğlu Mehmet bey’in gönlünden Türkçenin kaderine yazılan ferman Karaman için aziz bir hatıra olmasının ötesinde yarınlara taşınması gereken bir mirastır. Karaman bu duyarlılığı ve sorumluluğu ülkemizin her köşesine ve tüm Türk dünyasına taşımanın, ulaştırmanın bayraktarlık yapmanın mutluluğunu ve onurunu yaşamaktadır. Bilindiği gibi Karamanoğlu Mehmetbey bundan 740 yıl önce Türk dilinin unutulmaya ve Türk kimliğinin yok olmaya yüz tuttuğu bir dönemde yayınladığı fermanla Türkçeyi yeniden bir devlet dili haline getirmiştir. İnsanlık tarihinde kimi önemli kişilikler vardır ki onlar yaşadıkları süre içerisinde yaptıklarıyla kendi milletine ve insanlığa bıraktıkları milli ve evrensel miraslarıyla hatırlanırlar. Karamanoğlu Mehmetbey’de Anadolu Türk tarihindeki önemli kişiliklerden birisidir. Bu yüzden onun adı nerede ve hangi ortamda gündeme gelirse gelsin Türk diliyle birlikte anılır. Anadolu’da Türk kimliği ve Türk kültürünü savunmasında birlikte hatırlanır. Karamanoğlu Mehmetbey o kısacık hayatını Anadolu’da Türk kimliğinin, Türk kültürünün korunup yaşatılmasına adadığı için tarihsel kişiliği Türk diliyle bütünleşmiştir diyebiliyoruz” dedi.

"Vatanın en güzel tariflerinden biride Türkçenin konuşulduğu yerdir"

Panelin açılışında konuşan Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Türk dilinin konuşulduğu coğrafyaları aydınlatmayı sürdürdüğünü söyledi. Bakan Elvan şöyle konuştu; " Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, “Türkiye Türkçesinin teşekkülünde çok önemli olan bir tarihin yıl dönümünde sizlerle bir arada bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade ediyor, hepinizi, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. 740 yıl önce Karamanoğlu Mehmet beyin tutuşturduğu meşale bugün sadece bu toprakları değil, Türkçemizin konuşulduğu muazzam bir coğrafyayı aydınlatmaya devam ediyor. Bu vesile ile Karamanoğlu Mehmet beyi rahmetle anıyorum. Ruhları şad olsun mekânı cennet olsun. Türk Dil Bayramı etkinlikleri çerçevesinde yazarlarımızın, şairlerimizin, Türkçe düşünen bilim adamlarımızın bir araya geldiği bu güzel buluşmada emeği geçenlere huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum. Ziya Gökalp Lisan adlı şiirinde güzel dil Türkçe bize, başka dil gece bize İstanbul konuşması en saf, en ince bize diyordu. Bugün Türkiye Türkçesini yazı dilimizin, edebiyat dilimizin oluşumunda Karamanoğlu Mehmet beyin başlattığı Türkçe hassasiyeti vardır. Karamanoğlu Mehmet Beyden dilde, fikirde, işte birlik diyerek bu hassasiyetliği canlı tutan İsmail Gaspıralı beye oradan günümüz yazarlarına düşünce adamlarına varıncaya kadar Türkçe sevgisini, Türkçe duyarlılığını yaşatan bütün büyüklerimizi de rahmetle minnetle anıyorum. Hepimiz Yahya Kemal beyin bu dil ağzımda annemin sütüdür sözünü hatırlarız. Hepimiz gurbet hikâyelerinde yer alan Refik Halit beyin eskici hikâyesini hatırlarız. Çiviler ağzına batmaz mı senin diyen çocuğun o dokunaklı cümlesi Türkçenin çekildiği coğrafyaları düşündüğümüzde 100 yıllık keskinliğinden, sivriliğinden bir şey kaybetmeyen çiviler olarak yüreğimize batıyor. Vatan için pek çok tarif yapılır. Biz Türkler için vatanın en güzel tariflerinden biride Türkçenin konuşulduğu yerdir. Türkçenin sadece insan olarak bizim değil, dağa, taşa, eşyaya ve evrene nüfuz ettiği yerlerdir. Bugün Türkiye bin yıldır bizim vatanımızsa, burada dünyaya hala model olabilecek bir uygarlık inşa etmişsek bu başka pek çok değer yanında Türkçe sayesindedir. Konuştuğumuz dil sayesindedir. Annemizin söylediği ninniler, yaktığı ağıtlar sayesindedir. Bu dille oluşturulan sözlü ve yazılı muhteşem edebiyat sayesindedir. Yunus Emresiz, Karacaoğlansız, Bakisiz, Edipsiz, Şeyh Galipsiz, Yahya Kemalsiz, Mehmet Akifsiz, Nazım Hikmetsiz, Sezai Karakoçsuz bir Türkiye düşünemiyorsak bunda yaklaşık 8 asır önce gösterilen dil hassasiyetinin Karamanoğlu Mehmetbey’le aynı düşünen bir geleneğin etkisi vardır, katkısı vardır. Aslında yegâne değer taşıyıcısı özet olarak belki söylemek gerekirse dildir. Elbette maddi, kültürel varlıklar aklımıza gelebilir. Onlara yüklediğimiz anlam onların nasıl bir değerler manzumesi oluşturduğunun ifadesi de ancak dille mümkündür. Dil eşyayı, evreni sadece adlandırmakla kalmaz. Aynı zamanda anlamlandırır. Adlandırma ve anlamlandırma birbirinden bağımsız değildir. Onun için Türkçe bizim sadece dilimiz değil, aynı zamanda kimliğimizdir. Bu kimliğin güçlü olması, bu kimliğin zengin olması bu kimliğin lekelenmemesi için hepimizin üzerine düşen sorumluluklar vardır. Birey olarak sorumluluklarımız vardır, torunlar olarak sorumluluklarımız vardır, devlet olarak sorumluluklarımız vardır. Dil yaşayan bir varlık olduğu için zorlamaların açtığı yaraları biliyoruz. Kayıtsız kalmanın açtığı yaraları da biliyoruz. Dildeki yozlaşma sadece dili yozlaştırmakla kalmaz hayatımızı ve değerlerimizi de yozlaştırır. Esnaf işyerine ad verirken, baba çocuğuna ad verirken, üretici yeni ürettiği bir ürüne ad verirken, basın kuruluşları yayınlarında bir ortak duyarlılık geliştirdiği zaman yozlaştırmayı en aza indirebiliriz. Hep aydınlarımıza iş düşüyor diye söylendi söyleniyor, sadece aydınlarımıza değil bu hususta 80 milyon insanımızın her bir ferdine iş düşüyor. Dilimiz kimliğimiz sözü sadece bir söz değil, bir hakikatin de tezahürüdür” diye konuştu.

Bakan Elvan ve beraberindekiler daha sonra Yunus Emre Camisinin avlusunda kurulan Yunus Emre hoşgörü sofrasının açılışını yaparak vatandaşlarla birlikte etli pilav yedi.

Elvan, Balkusan köyünde düzenlenecek etkinliklere katılmak üzere Ermenek’e hareket etti.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner284