Recep Konuk Müsiad Vizyoner’15 De Markalasmayi Anlatti

Müstakil Sanayici ve Is Adamlari Dernegi (MÜSIAD) tarafindan bu yil ilki gerçeklestirilen ve ana temasi ‘Gelecekle Is Yapmak’ konulu MÜSIAD Vizyoner’15 Sektörler Zirvesinin ikinci gününde ‘Gelecekte Markalasma’ konulu 5’nci oturuma konusmaci olarak katilan AK Parti Karaman Milletvekili ve Pankobirlik Genel Baskani Recep Konuk, zirveye katilanlarla bilgi ve tecrübelerini paylasti. Konuk oturumda yaptigi konusmasinda, “Dünyada basarili örnekleri ortaya çikmaya baslayan Marka Birlikleri ve Marka Kooperatiflerini biz de özellikle küresel pazarlara açilirken bir markalasma stratejisi olarak tartisabilmeli, konusabilmeliyiz. Gelecegi kazanmak için bugün konusmamiz gerekiyor, konusmak da yetmiyor konustuklarimizdan çikan sonuca göre harekete geçmemiz gerekiyor” diyerek markalasma konusunda önemli açiklamalarda bulundu. Recep Konuk, küresel pazarlarda taninan markalara sahip olmadan üst gelir grubu ülkeler arasinda yer alinamayacagiini belirterek “Ülke olarak bizim markalasma stratejimiz küçük pastanin basinda kavga etmek yerine pastayi büyütmek ve herkesin pastadan daha çok pay alacagi bir yeni perspektifi olusturmak olmali” dedi.

Recep Konuk Müsiad Vizyoner’15 De Markalasmayi Anlatti

MÜSIAD tarafindan bu yil ilki gerçeklestirilen Türkiye’nin ve dünyanin önemli sirket yöneticilerinin de konusmaci olarak katildigi MÜSIAD Vizyoner’15 Sektörler Zirvesi 18-19 Kasim tarihlerinde Istanbul’da gerçeklestirildi. ‘Gelecekle Is Yapmak’ ana temali zirvenin ikinci gününde ‘Gelecekte Markalasma’ konusunun konusuldugu 5’nci oturuma konusmaci olarak katilan AK Parti Karaman Milletvekili ve Pankobirlik Genel Baskani Recep Konuk, bilgi ve tecrübelerini paylasti. Konusmasina 61 yillik geçmise sahip Konya Seker’in geçmisten bugüne geldigi noktayi anlatarak baslayan Recep Konuk, markalasma konusunda da yapilmasi gerekenlere iliskin tespit ve önerilerde bulundu.
Konusmasina, MÜSIAD Vizyoner’15 zirvesinde pazarlar, pazarlarin trendleri, gelecegin sektörleri ve teknolojik gelisimlerin yani sira insan boyutunun konusuldugunu, markalasmanin ise isin asil vitrinini olusturduguna vurgu yaparak devam eden Konuk, markalasma konusunda dünyada basarili örnekleri bulunan Marka Birlikleri ve Marka Kooperatiflerinin özellikle küresel pazarlara açilirken bir markalasma stratejisi olarak tartisilmasi hatta konusulmasi gerektigini ifade etti. Bir isin adi her ne olursa olsun alici ve saticinin bulustugu pazarlarda son tüketiciye ulasan ürünün vitrin degerini belirleyen markanin gücü veya algisidir diyen Recep Konuk, “Ülke olarak bizim markalasma stratejimiz küçük pastanin basinda kavga etmek yerine pastayi büyütmek ve herkesin pastadan daha çok pay alacagi bir yeni perspektifi olusturmak olmali. Gelecegi kazanmak için bugün konusmamiz gerekiyor, konusmak da yetmiyor konustuklarimizdan çikan sonuca göre harekete geçmemiz gerekiyor. Eger biz gelecegi kurtaracaksak, gelecekte büyük isler yapacaksak hem akil terletmemiz hem bir proje dâhilinde ve o projeyi bir disiplin içinde yürüterek, sabirli bir süreç kurgulamaliyiz” dedi.
Marka Birlikleri ve Marka Kooperatifleri hakkinda örnekler veren Recep Konuk, Dünyada açik denizlerde büyük baliga kolay lokma olmamak için küçük baliklarin bir araya geldigi is modellerinin gelistirilmeye baslandigini ifade ederek, “Isletmeler tek tek açilamadiklari büyük denizlere bir olarak açilmaya basladilar. Tek tek rekabet edemedikleri küresel markalarla gruplasarak rekabet etmeye basladilar. Mesela, Italya’da 15 sirket bir araya gelerek havacilik ve hava savunma sanayinde bir marka organizasyonu kurdu. Bunlardan birisi uçagin elektronik sistemini yapiyor, biri kanadini yapiyor, biri silah sistemlerini üretiyor, biri lastigini yapiyordu. Sektörde dev firmalar sahne alinca tek tek yaptiklari bu islerin pek bir anlami kalmadi. Yani müsteri ve pazar kaybetmeye basladilar. Onlar da bu dev rakipleriyle rekabet edebilmek için bir araya gelip bir is organizasyonu gelistirdiler. Kendileri müstakil isletme olarak kaldi, ancak islerini birlestirdiler. Büyük ihalelere birlikte girmeye basladilar ve bugün büyük markalarin elinden is almaya basladilar. Benzer sekilde gidada isbirlikleri gelismeye basladi. Mesela rafta ayni marka ile daha çok ürünle yer alabilmek, lojistik, pazarlama, marka iletisimi ve yönetimi gibi tek tek düsünüldügünde büyük bütçeli islerin mali külfetini bölüserek yükü hafifletmek için isletmeler bir marka çatisi altinda bulusmaya basladi. Örnegin biri çatisi altina girdigi marka için makarna üretirken, digeri donuk gurubu ürünler, bir digeri bisküvi, bir digeri çikolata, bir digeri bakliyat, bir digeri süt ürünleri üretmeye basladi. Marka çatisi altinda birbirini tamamlayan birliklerin yani sira simdi ayni üretim alaninda ölçek ekonomisinin avantajlarini kullanan marka olusumlari konusulmaya baslandi” dedi.
Küresel pazarlarda büyük markalarla etkin oyuncu olmanin herkesin ortak arzusu oldugunu ifade eden Recep Konuk, “Çünkü hepimiz küresel pazarlarda taninan markalara sahip olmadan üst gelir gurubu ülkeler arasinda yer alamayacagimizin idrakindeyiz. Peki, ne yapacagiz? Basit bir örnek verecek olursak. Almanya bir futbol devi. 2000’li yillara adim atarken hem kulüpler hem milli takimlar bazinda basarisizliklar pes pese gelince, yeni bir yapilanmaya gitti. Tepedeki bir iki isim degisikligi yerine sistemdeki sorunlarini açik yüreklilikle ortaya koydular ve çare için uzun vadeli bir planlama yaptilar. Yüzlerce altyapi hocasi yetistirdiler. Üst düzeyde oynatabilecegi 15-20 futbolcu için 14 bin yetenek kesfetmeyi hedeflediler. 300’ün üzerinde tarama noktasinda 600 bin civarinda genci yetenek taramasindan geçirdiler. Üst yapilara ayirdigindan daha fazla kaynagi altyapilara ayirdilar. Yüzlerce antrenörle altyapilarda nitelikli futbol egitimi verdiler. Sonuç, kulüp takimlari ve milli takimlar düzeyinde yine basarili günlere döndüler. Futbolun yine büyük markasi oldular.
Biz de bastan sunu kabul etmeliyiz. Mucize dokunuslar yok. Talih kusu durduk yere kimsenin basina da konmayacak. Eger biz gelecegi kurtaracaksak, gelecekte büyük isler yapacaksak
hem akil terletmemiz hem bir proje dâhilinde ve o projeyi bir disiplin içinde yürüterek, sabirli bir süreç kurgulamaliyiz. Küresel markalar mi çikaracagiz? Üretim bandinda çalisacak nitelikli is gücünden, AR-GE’ye, tasarimdan, pazarlamaya kadar yan sektörler dâhil nitelikli bir gurubu hiçbir alani ihmal etmeden hazirlamaliyiz. Yoksa 5-10 sene sonra da yine bu salonlar da ayni seyleri baska baska isimler konusmaya devam eder. Salonlarda markalasmanin önemi konusulurken, bizim ülkemizin gençleri, çocuklari da tipki bugünkü gibi bu süreçleri asmis baska ülkelerin markalarina servet akitmaya, ödedikleri marka farkiyla gelismis ülkelerin refahini finanse etmeye devam eder” dedi.
Türkiye’nin önünde firsatlar oldugunu vurgulayan Konuk, yakin cografyadaki pazarlara dikkat çektigi konusmasinda “bizim önümüzde hem firsatlar hem de bu firsatlari iskalamamak için yarini beklemeden yapmamiz gereken isler var. Mesela, Türkiye’nin yakin cografyasi tüketen pazarlardan olusuyor. Gida sektörü açisindan bakarsak üstelik bu yakinlik sadece mesafe ile de sinirli degil. Ülkemiz için lojistik avantajlar barindiran ve tüketim ekonomisi yönleri üretimlerine göre agir basan bu pazarlarda kimseye nasip olmayacak, yeme içme kültüründe benzerlikler, kültürel hisimliklar sebebiyle olusan karsilikli itimat, ortak damak tadi, manevi degerlerde ortaklik sebebiyle gida sektöründe ortak hassasiyetlere sahip olmamiz gibi baska avantajlara da sahibiz. Bugüne kadar bu avantajlarimizi ne kadar degerlendirdik tartisilabilir. Önümüzde, bir firsat daha var. Orta vadede GAP bölgesinde sulama sebekelerini tamamlamayi planliyoruz. Bu o bölgede tarimsal üretimin katlanarak artmasi demek. Tarimsal üretimdeki artisi anlamli hale getirmek için tarladaki o üretimi mamul ürün haline getirecek üst yapiyi da organize etmek zorundayiz. Bu yeterli mi? Yetmez, yetmiyor. O üretimi marka ile daha degerli hale getirmemiz gerekiyor. Ürünü kasalara, çuvallara, doldurup satmanin ticari getirisi ile mamul ürün haline getirip satmak arasindaki farkin kiyasinin bile yapilamayacagini biz çoktan ögrendik” ifadelerini kullandi.
Recep Konuk, “Bizim neslimizin yüregi yanik, yüregi yanik bu neslin bugünkü mesuliyeti gelecek nesillerin de yüreginin yanmayacagi, cebindekinin algi oyunlariyla hortumlanmayacagi bir gelecegi kurgulamaktir” diyerek konusmasini tamamladi.
 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner284