Günümüzde akciğer rahatsızlığı ve solunum yetmezliği yaşayan hastalarda solunum işlemini yapay olarak gerçekleştiren solunum cihazları gerek hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde gerekse hastaların kendi evlerinde yoğun olarak kullanılmakta. Proje ile, büyük bir bölümü yurt dışından ithal edilen solunum cihazlarının üretimi yapılarak ülkemizin bu alandaki dış ülkelere olan bağımlılığının azaltılması amaçlanıyor.

“Tasarlanan yeni cihazın mevcut cihazlara göre önemli iki üstünlüğü var”

Proje ile ilgili patent başvurusunda bulunulduğunu ve patent inceleme süreçlerinin devam ettiğini vurgulayan Öğretim Görevlisi Adem Gölcük proje hakkında bilgi verdi.

Tasarlanan solunum cihazının mevcut solunum cihazlarına göre üstün yönlerini anlatan Öğretim Görevlisi Adem Gölcük şöyle konuştu: “Günümüzdeki solunum cihazları, nabız ölçer (puls oksimetre) cihazlarından bağımsız çalışmakta, tasarlanan solunum cihazı ise puls oksimetre cihazı ile senkronize çalışabilmektedir. Tasarladığımız solunum cihazı yazılımı hastanın nabız sayısı ile kanındaki oksijen doygunluğuna göre hastanın ihtiyacı olan oksijen miktarını, hastaya verilecek olan havanın hacmini ve solunum frekansını kendi kendine hesaplamaktadır. Bu ayarlamayı günümüzde hastabakıcılar ve doktorlar manuel (elle) olarak yapmaktadır. Tasarladığımız cihazla hem doktorların ve hemşirelerin iş yükü hafiflemekte hem de hastanın yeni durumu fark edilene kadar geçen sürede hasta mağduriyeti en aza inmektedir.”

Öğretim Görevlisi Gölcük konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu cihazın diğer bir üstünlüğü ise solunum cihazının kontrol menüsünden ayarlanan FiO2 (%21 ile %100 arasında değer) değerine göre hastaya verilecek havanın oksijen oranını ayarlayabilmek için step motor kontrollü oransal valf kullanılmış olmasıdır. Bu valflerden hem oksijen hem de medikal hava depolarından gelen 2 bar basıncındaki gazları kontrol etmek için iki adet kullanılmıştır. Böylece çok sayıda selenoid valf kullanılarak yapılabilecek akışkanlık ve basınç kontrolü sadece iki adet oransal valf kullanılarak gerçekleştirilebilmektedir. Bu da cihazın boyutunu küçültmekte, maliyetini düşürmekte ve daha az elektrik enerjisi harcamasını sağlamaktadır.”

Öğretim Görevlisi Gölcük, projenin ülkemiz ekonomisi ve sağlık sektörü için faydalı olması temennisinde bulunarak projede emeği geçen ve kendisine destek veren herkese teşekkür etti.