IFTARLIK GAZOZ

Filmin ismi de çok çekici gelmemisti.
Çok siradan, içerisi bos, iddiasiz, vizyonsuz…
Süreç olarak da çok ciddi bir film beklentim yoktu.
Sanatin kalitelisi de dönemlerine haizdir.
Her dönemde güzel eserler verilemez.
Ilk görüntüleri izledigimde seksen dönemiyle anlamsiz bir iliski kurulmus diye düsünmüstüm.
Filimi izledikçe önyargilarim tuzla buz oldu. Kafamdaki Cem Yilmaz gitti, yerine baska bir Cem Yilmaz geldi. Agzim açik kaldi. Her yerimi heyecan sarar. Duygularim saha kalkti. Gözyaslarim sel odu akti.
Son yillarda izledigim en iyi filmdi diyebilirim.
Dram, toplumsal gerçeklik, komedi, dönemin siyasal durumu, köylülük vb… konular top yekûn islenmis, yok yoktu.
Surasi bir gerçek; Türkiye, özellikle sinema alaninda çok yol kat etmis. Iyiler arasina girilmis.
Ister film, ister müzik, ister resim ister edebiyat, ister baska bir sanat dali hiç fark etmez. Toplumsal gerçeklik temelinde yapilan eserler on numara oluyor.
Kalitesi tartisilmaz hale geliyor.
Ne kadar toplumsal Gerçeklik o kadar kalite…
Orhan Pamuk son romanlarinda Posmodern tarzdan uzaklasmis, toplumsal gerçeklik anlayisina yakinlasmis. Bu degisim Orhan Pamuk’un edebiyatina ciddi anlamda bir kalite getirmis.
Cem Yilmaz içinde ayni durum söz konusu.
Bir dönem Iran sinemasinin neden çok iyi oldugunu hep düsünmüsümdür.
Simdi daha iyi anliyorum Iran’da sinemanin neden çok iyi oldugunu.
Ülkemiz sanat için iyi bir cennet.
“Iftarlik Gazoz” bunun iyi bir isbati. 
YORUM EKLE

banner284