İyi Şeyler Son'a Saklanır

Günlük hayatımızı idame ettirirken küçük küçük birikimler biz sahiplerine her alanda imkânlar hazırlar: Sınırsız dünya nimetlerine, sınırlı imkânlarımızla ulaşabilmemizin matematiksel bir mantığı olmasa da, gün gelir hayal dahi etmediğimiz şeylerin pek de anlayamadığımız şekilde bir bir gerçekleştiğini görürüz. Bu durum, imkânsızlıklar için de pek çok şeyin imkân dâhilin de olduğu gerçeğidir ki; hayatın bize bahşettiği nimetlerdendir. Yeter ki karşımıza çıkan fırsatların ve insanların farkına varalım. Yeter ki hayatın içinden geçip giden posta trenine geç de olsa tutunabilelim. Ki bizi tanıdığımızı sandığımız coğrafyaların farklı renklerine, güzelliklerine seyahate çıkarabilsin. Bazı güzel şeyler, karşılaşmalar geç gerçekleşir. Son yıllarda önemli ve kültürel derinliği olan insanlarla tanışma imkânı buldum. Birazdan izah edeceğim üzere, yazıma konu Ahmet Tek beyefendi sanat, kültür, edebiyat alanında söyleyecek sözü olan, lafı sözü dinlenir, fikir ve ilham alınabilecek, kişiye katkı veren yetkin bir kalem, köşe taşı bir aydın.
Ahmet Tek..; Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcılığı, Genel Yayın Yönetmenliği ve Haber Akademisi Koordinatörlüğü’nden emekli, Ankara’da ikamet eden aynı zamanda KAREV (Ankara)  (Karaman Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı) Yönetim Kurulu Genel Sekreteri ve vakfın “Başkentte Karaman” adıyla yayın hayatına başlayan derginin Sorunlu Yazı İşleri Müdürü değerli bir hemşerimiz.
Kendisini, kaderin garip bir cilvesi olacak, geç tanıdım. İlkin, önemli çalışmalara imza atan kadim dostumuz Şerafettin Güç vasıtası ile Karaman’da bir mezuniyet buluşmasın da tanışma şerefine nail oldum. İkinci karşılaşmamız, yine Karaman’da bir mekân da ortak arkadaşlarımızla birlikte oldu. Özellikle bu ikinci karşılaşmamızda, onun ülke ve Karaman meseleleri ile ne denli hemhal olduğuna şahit oldum. Ve kendi kendime, böyle kıymetli bir şahsiyetle neden bu kadar geç tanıştım ki diye üzülmeye başladım. 
Hayatımıza 10-15 yıl önce giren sosyal medyadan haberdar olsam da bu mecraya dönüp bakmayan bendeniz, Ahmet Tek’i Karaman’da Uyanış Gazetesi’ndeki köşesinden 1-2 aydır takip eder olmuştum. İnsan merkezli yazılarında onların hikâyelerini aktarmada ki maharetine şaşırarak üstelik keyifle takip ederek birden müdavimi oluvermiştim. Hikâyeleştirdiği insanların tavır, duruş ve davranışlarını tahlil ederken dozu özenle ayarlanmış tatlı-sert üslubunda ki Türkçeye olan hâkimiyetine şahit oluyordum. Başta ki üzülmem bu defa, onu neden bu kadar geç tanıdım diye hayıflanmama terfi etti. Kahir ekseriyetin günlük şeyler dışında konuşmadığı günümüzde bu farklı ses önemliydi. 
Yaklaşık 1 yıl önce yayınladığım şiir kitabımın 600’den fazlasını Karaman içinde elden, dışarıda ki hemşerilerimize ise posta yolu ile tek tek hediye ettim. Ahmet Tek kardeşimize ise, 1 ay önce yine Şerafettin Güç eliyle gecikmeli olarak gönderebildim. Bu gecikme birazda yol-iz (adres-mekân) bilmemenin neticesiydi belki.
Karaman’ı ve Karaman’lıyı konu ettiğim Ekmeğim Suyum Karaman isimli şiir kitabımla ilgili Karaman’da Uyanış Gazetesi’nde ki köşesinde “Şairin Mirası” başlığı ile 3 bölüm halinde uzunca değerlendirmelerde bulundu. Yazısının başlarında şairin kelimelerle olan bağını: Şair, kimselerin şefkat göstermediği öksüz ve yetim kelimelerin süt annesidir. Yüreklerde merhameti,  kalpler de aşkı canlı tutar. Şair bunca çabasına kimseden karşılık beklemez. Şairin çabası çiledir, uykusuzluktur, yalnızlıktır diyor. Kendimi her ne kadar şair saymasam da şairi ve şairliği güzel tarif ve tespit etmiş.
Yazısının ilerleyen bölümlerinde naçizane şiirlerimden 10’dan fazla örnekle, onlara yeni derinlikler yüklemiş, onlara can verip, ruh üflediğin de doğrusu bahtiyarlığım ziyadesiyle arttı. Aktarmakta zorlandığım, aktarmasını bilemediğim duygularıma tercüman olmuş.. Şiirlerimi yorumlayıp tahlil ederken su gibi akıp giden üslubu ile: Şu dizeleri okuyunca, kitabı elimden bırakamayacağımı anladım, diyor:
                  Yarın ölüp gidince
                  Şiirlerim kalacak hatıra
                  Muhtemel bazıları
                  Burun kıvırsa da bu duruma
                  Şairin bıraktığı bırakacağı 
                  Başka ne ola?
Ahmet Tek bu mısralardan bir hediye- miras misyonu çıkararak şöyle sesleniyor: Dedeler, babalar! Torunlarınıza, çocuklarınıza en kısa zaman da bu kitabı armağan edin. Gençler!
Bu kitabı sizde dedelerinize, babalarınıza hediye edebilirsiniz. Sonra da şairleri yücelterek: Şairler, dünyayı güzel kılan sizlersiniz. Bu mirasınız olmasa dünya çekilir mi? Diye açmazlarımıza bir çıkış yolu buluyor.
İvriz sel felaketin de kaybettiğimiz Necla kardeşimi, babamı ve dayımı konu aldığım şiirlerimi, kayıplara ağıt olarak nitelemiş. Fire, Bir Adam Lazım ve Bizim Neler Nelerimiz Vardı şiirlerimi; Hayallere veda eden bir ruh halini sezmiş ve şöyle devam etmiş: Kimi okur, bir kitap için bu kadar uzun yazılır mı diye yakınıyor olabilir diyor ve bir şey istiyor okuyucularından: 65 yıllık ömrün nakış nakış dokuduğu bir emeğe bu yazdıklarımın çok görülmemesini rica ederim diyor. 
Uzun yazısının son bölümünde, şiirlerimde ki insanları, insan tanımlamalarını, yer isimlerini yadedip zayıflayan hafızalarımızı tazelemiş. Hatıralarımızı, belgesel film tadında gönüllerimizde bir kere daha yeşertmiş. Kalemine kuvvet gönlüne sağlık kardeşim. 
Değerlendirmeleri, elbette yalnız övgü üzerine değildi. Eleştiri ve önerileri başım gözüm üstüne. Hafızama not ettim. 
Geçenlerde telefon görüşmemizde klasik bir söyleyişle fakat samimiyetle: Şiirlerimi konu ettiğin gazete yazılarını kitaplığımın başköşesinde, gönlümün en mutena yerinde en kıymetli hazinem olarak saklayacağım dedim. Kendisinden aldığım cesaretle düşündüğüm ikinci şiir kitabım için güç kaynağı olacağını söyledim.
İyi şeyler çok zaman kendisini sona saklar. Hayatta bazı şeylerin geç gerçekleşmesi gibi bir alışkanlığı vardır. Onu geç tanımakla, yukarı da bahsettiğim üzüntü ve hayıflanmalarıma bu defa da; tanışmamız neden bugünlere kaldı ve bu arada Allah bilir daha neler kaçırdım şeklinde derin endişeler eklendi. 
Burada kendisine, Ekmeğim Suyum Karaman şiir kitabım için iltifat kabul ettiğim güzel sözlerine kuru satırlarımla teşekkürlerimi gönderiyorum. Lütfen kabul ediniz.
Ahmet Tek; Karaman için, KAREV (Ankara ) (Karaman Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı) ve çorak kültür hayatımız için susuzluğumuzu giderecek bir vaha. Yalnız Karaman’da değil, başta İstanbul, Ankara, İzmir’de binlerce takipçisi olan bir deniz derya O.

 

YORUM EKLE

banner284