İyilik 

Köleliği kaldıran ABD Devlet eski Başkanı Abraham Lincoln: Düşmanımı dostum haline getirerek imha ederim demiş. Bu psikolojik bakış açısı, insanı bir değil iki defa kazanmak üzere kurulmuş harika bir felsefe. En azından düşmanı tesirsiz hale getiriyor, aynı zamanda dostlarımızı artırıyoruz. Çünkü: Bir düşman çok, bin dost az derler. Günümüzde  ilişkiler al-ver, sen bana-ben sana, bir sana- bir bana matematiği üzerine kurulu didaktik bir dayatma.
Hâlbuki iyilik, çölde kök salan merhamet adlı tohumdur. Vicdan adlı bitkinin kendiliğinden patlayan tomurcuğu, kayada boy veren ağacın tadından dalında duramayan baygın kokulu olğun meyvelerin adıdır.
İyilik, karşılık beklemeden yapılan ihsanın, lütfun ürünü olarak tezahür eder. Mevla’nın kulunu yaratırken içine koyduğu yüksek seciyeli insanlarda mayalanan, gönülden taşıp gelen, eğitimle üzerine ilavesi sınırlı olan hazzın ta kendisidir. Onun verdiği lezzeti bizzat sahibi bilir.
İyilikte gönüllülük esastır. Fıtrattan ve yasalar önünde eşit olan insanoğlunun altına severek girdiği tatlı yükün erliği az makam değildir. Kendisini ülkesine ve insanına borçlu addeder. Sokağa çıkınca borcunu tediye etmenin bir yolunu bulur. Bir bakarız, yoğun trafikte yaşlı bir teyzesinin koluna girip karşı kaldırıma geçirir. Elindekileri taşımakta zorlanan amcasının yüküne ortak olmayı teklif eder. Bebeği ile dolmuşa binmekte olan anneye yardımcı olur.
Empati yapar. Halden anlar. Kalendermeşreptir. Karın darlığı, haset, kıskançlık duyguları, sinirleri mahir bir cerrah tarafından itinayla alınmıştır. Bu durumundan asla şikayetçi değildir. Kendi içinde sonsuz mutludur. Dünyaya bir daha gelse, yine aynı şekilde gelmeyi ister.
O kimseyi ayırmaz itelemez, ötelemez, kırıp dökmez. Partilerin, siyasetin, tarikatların, hatta bazılarının uydurduğu din ile toplumu dilim dilim bölenlerle işi olmaz. Gücü yetmese de bir birini anlamaya, anlaşmaya, buluşmaya, kucaklaşmaya davet eder. 
İyiliğin gönlü gibi eli de açıktır. Eni konu tanıyıp- tanımaması çok önemli değildir. Kendisine  müracaat edeni geri çevirmeyen hacet kapısıdır. Zaman zaman iyi niyetini su istimal edenler olsa da bunlar onu yolundan geri döndüremez. Bir el sallar geçer, beyhude duraklarda bekleme yapmaz. 
Parayı pulu kim sevmez. Kendi dünyasında Karun kadar zengindir zaten. Servetini Robin Hood eliyle kapı kapı yağmadan geçirir. İşte o anlarda kendinden geçer. Rüyadan uyandığında ise gerçekleri görür ve şairin yoksulu görüp de söylediği: Ya param olsaydı- Ya da inayetsiz (iyiliksiz) olsaydım mısraları aklına gelir. 
Hayat insanoğluna her şeyi unutturuyor. Fakat iyilik ve iyiler unutulmayacaktır. Hiçbir iyilik cezasız kalmaz deseler de sen yeise kapılma, dünyayı ne para ne pul, dünyayı iyilik kurtaracaktır. 

 

YORUM EKLE

banner284