Karaman’dan Hollanda’ya Bir Seyahat ve Düsündürdükleri

8 Subat 2016 günü gece saat 04.00’te uyandik. Saat 06.00’da Konya Havaalanina vardik. Karaman’a havaalani gerekli mi gereksiz mi tartismalari yapilirken Karaman’da yasayanlar açisindan durum bu.
Ayni gün yaklasik saat 07.35’te Konya’dan ayrildik ve 08.45’te Istanbul Sabiha Gökçen Havaalanina vardik. Oradan da yaklasik saat 09.35’te ayrilip 12.25’te Amsterdam Schiphol Havaalanina indik. Orada bizi Murat Ay ve kiymetli esi Birsen Hanim karsiladi. Sicak bir misafirperverlik örnegi sergilediler. Amsterdam’i biraz gezdikten sonra hemen çalismaya basladik. Hollanda Türkiyeli Isçiler Birligi (HTIB)’ni ve Birlik Baskani Mustafa Ayranci’yi ziyaret ettik. Kendisinden oldukça faydali bilgiler aldigimiz gibi bol miktarda yazili doküman temin ettik. Ayni gün Amsterdam’da Erdogan Yüce, Kâmil Saygi gibi isimlerle görüsüp Türkevi’ne geçtik. Türkevi Baskani Veyis Güngör ile de görüsme imkâni bulduk. Kendisinden yeterince bilgi edindigimiz gibi bol miktarda yazili materyal aldik. Amsterdam’daki çalismalara ara verdik. Murat Bey ve Birsen Hanim bizi geç vakitlerde kendi arabalariyla Rotterdam’a götürme nezaketinde bulundular. Orada ikamet edecegimiz Hotel Port’un sahibi Mehmet Kabakyer, HOKAF Genel Baskani Mustafa Duyar ve Ilhami Gümüs ile bir araya geldik. Daha önceden yapilan plan ve program üzerinde görüstük.
Ertesi gün rehberimiz Erkan Özçelik ile tanistik. Onunla birlikte tekrar Amsterdam’a gittik. Orada “International Institut Voor Sociale Geschiedens” adli Sosyal Olaylar Enstitüsü Arsivinde arastirma yaptik. Amsterdam’da bazi Karamanlilarla da görüsüp aksama Rotterdam’a döndük.
10 Subat 2016 Çarsamba günü Den Haag (Lahey)’a gittik. Türk Müzesi’ni gezdik. Müzeden Türklerin Hollanda’ya göçüyle ilgili yazili ve görsel materyal edindik. Orada Ali Yagci ve Mehmet Tütüncü ile görüstük. Lahey Adalet Divani ve Türkiye’den Divan’a hediye edilen devasa büyüklükte ve kiymetteki Hereke Hali’nin hikâyesini Ali Yagci’dan dinledik. Osmanli Devleti’nin Lahey’e gönderdigi elçilerden biri olan Murat Efendi’nin mezarini ziyaret ettik. Ayrica Den Haag’ta Hollanda Diyanet Vakfi’ni da ziyaret ettik, Baskan sanirim yogunluktan dolayi fazla ilgilenemese de personelin yakin ilgi ve alâkasina mazhar olduk. Buradan da bolca materyal temin ettik. Dönüste Mehmet Ali Kondu ile görüserek göç hakkindaki düsüncelerini aldik. Gece geç saatlerde tekrar Rotterdam’a döndük.
Ertesi gün Rotterdam’da faaliyet göstermekte olan Islâm Üniversitesi ve Uluslararasi Avrupa Islâm Üniversitesini ayri ayri ziyaret ettik. Rektör Profesör Dr. Ahmet Akgündüz ile görüsme imkâni bulamadik ama Rektör Profesör Dr. Nedim Bahçekapili bizleri kabul etti. Kendisiyle Hollanda’da egitim ve göç konusunu görüsme firsati bulduk. Ayni gün Gültepe ve Kocatepe Camilerini de ziyaret ederek oralarda karsilastigimiz pek çok Karamanli ile sohbet ettik. Onlarin hayat hikâyelerini, göç olayini ve gelecekten beklentilerini ögrendik. Ayrica Hollanda Azerbaycan Kültür Dernegini de ziyaret ederek sadece Karamanlilarin ya da Türkiye’den gidenlerin degil diger Türk topluluklarinin da sorunlarini gördük. Ayni gün Ijsseselmonde Ilçe Belediye Meclis Üyesi ve Kraliyet Nisani sahibi Necat Kaya ile görüserek Hollanda’da siyasetin nabzini tuttuk. Ardindan Hollanda Yollarbasililar Derneginde Memis
Demirci, Necip Özkan, Ali Çakil, Ali Gürbüz, Yasar Çelikkaya, Hüsamettin Çelik ve Hasan Hüseyin Çelik’in katilimiyla gece geç saatlere kadar devam eden tatli bir sohbet gerçeklestirdik. Tüm sorunlari görüstük ve konustuk.
12 Subat Cuma günü Rotterdam Charlois Ilçe Belediye Baskan Yardimcisi Zeki Baran’i ziyaret ettik. Hollanda’daki Türklerin sorunlarini dinledik. Daha sonra Hollanda’da kubbeli ve iki minareli olarak temelden insa edilen önemli camilerden biri olan Mevlana Camii’ne gittik. Cami cemaati ile görüsme imkâni bulduk. Haftada bir gün sadece Cuma namazi için küçük desibelle ezan okunmasina müsaade edildigini gördük. Oradan Hollanda Türk Islâm Kuruluslari Birligine geçerek Abdullah Güven ile görüstük. Ayni günün aksaminda yine Rotterdam’da yaslilar için insa edilen Orkide Kooperatifinin yönetim lokalinde Veyis Senyürek, Asim Poyraz, Hasan Gümüs, Necati Koçak, Memduh Kahraman, Hakki Yildiz gibi isimlerle bir araya geldik. Görüslerini dinledik.
Cumartesi günü çarsi pazar gezdik. Ayrica Türk is dünyasinin temsilcilerinden Seyfettin Tekin, Durmus Selek, Recep Tunç gibi isimlerle görüstük. Is dünyasinin problemlerini dinledik. Ayni gün aksam Hollanda Çataklilar Dernegi tarafindan düzenlenen geleneksel Arabasi gecesine katildik. Milletvekili Tunahan Kuzu ile görüstük. Ayrica Hollanda cezaevlerinde bulunan mahkûmlar hakkinda Ahmet Yilmaz ile bir söylesi yaptik.
Pazar günü ise Hollanda’da Türk siyasetinin önemli isimlerinden Karamanli Fadime Örgü ve Muzaffer Çetin ile Rotterdam’da Simit Sarayinda kahvaltida bir araya gelme imkâni bulduk. Bir kez daha Hollanda’da siyasetin nabzini tuttuk. Ayni gün HOKAF’in yönetim kurulu toplantisina misafir olarak katildik ve çalismalarini izledik. Daha sonra Rotterdam yakinlarinda hobi bahçelerine geçtik Burada bahçe sahipleriyle konusurken ayni zamanda Hollanda’da Türk basininin önemli isimlerinden Nusret Öksüz, Mehmet Ali Topçu ve Ergun Kula ile görüstük. Hobi bahçelerinde kuzine sobanin firininda pisen kumpir ya da Erzurum tabiriyle kartol közlemesi yedik. Kendimizi bir kez daha Türkiye’de Anadolu’nun herhangi bir yerinde hissettik.
15 Subat Pazartesi günü yeniden vatana kavusmanin sevinci, dostlugunu takdir ettigimiz Karamanlilardan ayrilmanin üzüntüsü içinde Schiphol Havaalanina geldik. Uçagimiza yaklasik yarim saat gecikmeyle kalkis izni verildi. Trafik yogunlugu sebebiyle Istanbul üzerinde de yaklasik yarim saat fazladan uçtuk. Dolayisiyla Konya uçagina yetisemedik. Ancak kusur bizde olmadigi için Türk Hava Yollari bizi Miracle Istanbul Asia adli bir otelde agirlamaya karar verdi. Türk Hava Yollarinin gücü ve otelin büyük imkânlarina ragmen her iki kurumun yeteneksiz ya da beceriksiz personeli yüzünden sorunlar yasadik. Sanki Türk Hava Yollari’nin bu otelle bir anlasmasi yokmus ya da bizi habersizce buraya getirmisler gibi bir tutumla karsilastik. Buradaki personelin iletisim ya da koordinasyon diye bir kavramdan maalesef haberleri yoktu. Neticede zor bela karnimizi doyurup yatacak bir yer bulduk. Saat 03.30’da kalktik neyse ki bizi havaalanina götürecek servis gelmisti. 04.00’da otelden ayrildik. Kahvaltimizi da paket halinde elimize vermeleri de yine sevindirici olmustu. Yaklasik 06.00’da bindigimiz uçak Konya’ya vardiginda saatler 07.00’yi gösteriyordu. Konya Havaalanindan otomobille Karaman’a geldigimizde saat 08.30 olmustu. Aytunç gençligin verdigi dinamizm ve biraz da zorunlulukla o gün üniversiteye geçmek zorunda kaldiysa da ben evden disari çikamadim.
Bir süre uyuyup uyandiktan sonra Hollanda ile ilgili olarak hafizamda yer eden bazi hususlari sizlerle paylasmak ve Hollanda’yi biraz olsun tanitmak istedim:
Bilindigi gibi Hollanda bir Bati Avrupa ülkesidir. Dogusunda Almanya, güneyinde Belçika, bati ve kuzeyinde Kuzey Denizi ile komsudur. Nüfusu yaklasik 17 milyon, yüz ölçümü 41.526 kilometrekaredir. Yani Istanbul kadar nüfusu, Konya kadar topragi vardir.
Topraklarinin çogu deniz seviyesinin altindadir. 1953’te meydana gelen selde 1835 kisi hayatini kaybetmistir. Rotterdam kenti Avrupa’nin en büyük limanlarindan biridir. Gemicilik, balikçilik, ticaret ve bankacilik ekonominin temelini olusturur.
Hollanda mesrutiyetle idare edilen bir ülkedir. 21.yüzyilda hâlâ kral ve kraliçe varligini devam ettirmektedir. Escinsel evlilik yasaldir. Klozetlerinde musluk bulunmamaktadir. Peynir, yel degirmeni, bisiklet, lale, holschtein denen inekler ve sosyal haklarla taninmaktadir.
Hollanda karanliklar ülkesidir. Sürekli yagmur yagiyor. Günes yüzünü sakliyor.
Hollanda ayrica kurallar ülkesidir. Insanlar kurallarla baski altina alinmis. Sözde özgürlük ve çifte standartlar söz konusu. Mesela uyusturucu kullanma özgürlügü varken yüksek sesle ezan okuma özgürlügü yoktur. Kiliselerin çanlari da özgürce çalamamaktadir. Hayvanlar da kurallarla baski altina alinmistir. Disarida basibos gezen bir hayvan görmek mümkün degildir. Kediler ve köpekler çiplerle kontrol edilir hale gelmistir. Bir kedi ya da köpek, sahibi disari çikarirsa ancak sokaga çikabilmektedir.
Ayrica Hollanda vergiler ülkesidir. Vergi ve cezalar insanlari sindirmistir. Birakin Hollanda’yi, Türklerin Türkiye’deki mallarindan bile vergi aliyorlar. Gelenek görenek ve inançlara tam özgürlük tanimiyorlar. Bir sünnet dügünü yapsaniz ya da bir gelin konvoyu yürütseniz sanirim korna çalamazsiniz. Hele Ramazanda sahurda davul çalmayi hayal bile edemezsiniz. Yüksek sesle ezan okumak, çan çalmak ya da çesitli sebeplerle korna çalmak belki baskalarinin özgürlügünü kisitlayabilir, birilerini rahatsiz edebilir ama inançlari ve gelenekleri sorgulamak ya da yasaklamak da ayri bir sorun maalesef kimse bunun farkinda degil.
Park problemi ve trafikteki uygulamalardan dogan sorunlar çok büyük. Insanlari bisiklet ya da toplu tasimaya yöneltmek için gereken her sey yapiliyor. Yayalar için kestirmeden bir yere gitmek mümkün olmadigi gibi özel araç sahibi olmanin da tadi tuzu yok. Insanlarin yüzü gülmüyor. Ne oldugu tam belli olmayan bir “entegre” sözü almis basini gidiyor. Hollanda, ülkesindeki herkesi entegre etmek istiyor. Bu durum sadece Türkler ya da Karamanlilar için degil ülke halkinin tamami ayni sorunlari yasiyor.
Okullarda Türkçe dersi yok. Egitim dili Hollandaca ama Türk çocuklari egitimlerini sürdürüyor. Aileler egitime önem veriyor. Hemen herkes Türkiye’yi takip ediyor. Türkiye’deki her olumlu gelismeden memnuniyet duyuyorlar. Olumsuzluklara da üzülüyorlar. Aradaki mesafe uzak olsa da gönül bagi kuvvetlidir.
Her seye ragmen her yerde oldugu gibi Hollanda’daki Türkler de ülkelerini seviyorlar. Türkiye hasretiyle yasiyorlar. Ancak Türkiye’ye gelip gitmek hem çok masrafli hem de yorucu. Ayrica Hollanda’da para kazanmak da öyle kolay degil. Dolayisiyla bu konuda bizlere de önemli görevler düsüyor. En azindan yurtdisindan ülkemize veya sehrimize gelen bütün kardeslerimize deger vermeliyiz, sorunlarinin çözümüne yardimci olmaliyiz, onlarin bizim için buraya geldiklerini unutmamaliyiz.
Ayrica onlarin haklarini korumak için de Türkiye Cumhuriyeti’nin daha güçlü olmasi gerektigine gönülden inanmaliyiz ve elimizden gelen her seyi yapmaliyiz. 
YORUM EKLE

banner284