KARAMANLI TOP ATSAN YIKILMAZ

Karaman, tarihi boyunca birçok kültürle harmanlanmış zengin bir geçmişe sahiptir. Ancak pek az şehrin düçar olduğu, bir rivayete göre 8, bir rivayete göre de 11 kez yakılıp yıkılmıştır. 1467 yılında Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyetinde varlığını, önce Sancak Merkezi sonrada sönük bir Kaza Merkezi olarak sürdürmüş. Yüzyıllar boyunca beylik medeniyetinin hatıraları ile yetinmek durumunda kalmıştır. Cumhuriyet döneminde ise Konya’nın gölgesinde kalmış. 1970’li yıllardan itibaren bölgeye hâkim olan siyasi akımın etkisi ile kabuğunda kuruyan büyük bir köye dönüşmüştür.

Evet, yakılıp yıkıldığı doğrudur. Uykuya bırakılsa da ebedi uykuya varmamış, ölmeye yatmamıştır.

Şehir 1964 yılında büyük bir facia ile karşılaşmış. Cumhuriyet Gazetesi’ne göre bir terzi dükkânında açık bırakılan bir ütüden çıkan yangında 157 dükkân, Milliyet Gazetesi’ne göre 200 dükkân yanıp kül olmuş. Sahipliğini Doktor Mehmet Armutlu’nun yaptığı Karaman’ın Koyunu Gazetesi’ne göre ise, çarşısında 139 dükkân yanmış, 7 milyon zarar meydana gelmiştir. Varını yoğunu bir gecede kaybeden esnaf ve yüzlerce çalışan büyük bir travma geçirmiş ve yokluğa düşmüştür. Zamanın hükümeti, Avrupa ülkelerine yeni başlayan işçi göçüne Karaman’a öncelik tanır. Bu vesile ile bine yakın yangınzede insan çalışmaya Avrupa’nın yolunu tutar. 25 bin nüfuslu bir ilçeden bin kişilik işçi göçü hiçte azımsanacak bir sayı değildir. Evet, şehir derinden sarsılmıştır. Fakat her olumsuz durumdan çıkmasını bilen insanımız felaketi fırsata çevirmesini bilmiştir.

1975 yılında Gödet, Fisandun deresinin taşması ve Mersin-Mut kavşağındaki Delipınar’ın da katılımıyla sel baskını yaşanmış. Bilhassa Gazalpa Mahallesi Yörüklerinin oturduğu ev ve ahırlar başta olmak üzere Emekseven Mahallesi, Kale’nin güney etekleri, daha çok Avrupa’da çalışan işçilerimizin kurduğu yeni işletmeye açılan Bumas Bulgur ve Yem Sanayi Fabrikaları, Sümerbank Tekstil Fabrikası’nın lojmanları ve mezarlığı sular içinde yüzmüştür. Şehrin bu bölümü, kesme şekerin suda dağıldığı gibi dağılmış, fakat erimemiştir.

Ülkede otomotiv sanayinin yeni yeni gelişmeye başladığı aynı yıllarda, parası olanın değil, sırası gelenin otomobil sahibi olabildiği yıllarda, Karaman’ın komşu bir ilçesinden gelen bir istismarcının, isteyen herkesi hemen araba sahibi yapacağım, vaadi ile pek çok insanımızın kolunu kıvırıp kayıplara karıştığı anlatılırdı, duyardım. Kan kaybı sürmüş. Şehrin kundurasından bir çivi daha düşmüştür.

Aynı şekilde yeni yeni gelişip gelen büyükbaş hayvan yetiştiricisi, çevreden gelen bu işin ticaretini yapan celepler alımlar karşılığında senetler dağıtıp gitti. Benzer suiistimalden zarar yine sineye çekildi.

Bitmedi. Yine aynı şekilde elmacılıkta ülke çapında bir şöhrete sahip elma üreticilerinin ürünlerine karşılık çekleri doğrayıp doğrayıp dağıtanlar ortadan kaybolmuşlardır. Sektördeki bir kısım müstahsil hemen her yıl sarsıntı geçirmiştir. Herkesi kendisi gibi doğru bilen insanın başına neler geliyor neler.

1994 yılında ülke genelinde yaşanan ekonomik krizden herkes gibi Karamanlı da zarar görmüş. Fakat bu yetmezmiş gibi, yemeyip içmeyip birikimi yeğleyen şehir insanımızın inanılmaz hacimdeki birikimleri ülke düzeyindeki ismi lazım değil iki banka şubesi tarafından heder edilmiş. Şehrin insanı bu büyük zincirleme kaza ile ciddi olarak tökezlemiştir.

Yine çok geçmeden 2001 yılında ülke genelinde yaşanan ikinci büyük ekonomik krizden herkes gibi Karamanlıda zarar görmüş. Fakat yine, buda yetmezmiş gibi, yine inanılmaz hacimdeki birikimleri, Karaman merkezden başka Konya’da kurulu şirket ve holdinglerin iflası neticesinde sıfırlanmıştır. Şehrin insanı maalesef yine, domino etkisi ile bu defa hastanelik olacak derecede düşüp yaralanmıştır.

Hâsılı: Karaman’ın defalarca yakılıp yıkıldığı doğrudur. Sarsıntı geçirmiştir. Dağılmış fakat erimemiştir. Gün gelmiş kundurasından çivisi düşmüştür. Zararı sineye çekmiştir. Hayli yıpranmıştır. Ciddi olarak tökezlemiştir. Hatta hastanelik olacak kadar düşüp yaralanmıştır. Bunların hepsi doğrudur.

80 milyon ülke insanının başına gelmeyen kalmamıştır. Buda doğrudur. Fakat tüm bunların üzerinde bir doğru daha vardır. O da ülkenin başına gelen genel felaketlerden başka, Karaman özelinde Karaman ve Karamanlının başına misliyle gelen felaketlerdir. Ve her şeye rağmen ayakta dimdik duran necip halkımızın ne denli cevval, ne denli şahbaz ve dirençli olduğudur.

Endişeye mahal yok beyler. Karamanlı dedelerden, atalardan efsunludur. Karaman eski topraktır. Evelallah top atsan yıkılmaz.

YORUM EKLE

banner284