Kısıtlamalar-Uyarılar-Yasaklar

Özgürlüğü beyazla yasakları ise siyah renkle anlatmak istersek, beyazın siyah oluncaya kadar geçirdiği aşamayı gri ve füme olarak ifade edebiliriz. Toplum hayatında insanlar böyle her istediğini istediği ölçüde yapamazlar. Önce sınırlanıp kısıtlanabilirler. Sonra tembih edilerek  uyarılabilirler. Finalde ise  yapılmaması istenmiş olan şeyler için engellenip yasaklanabilirler.
Gri alan: Kısıtlanabiliriz… 
Heyecanlı milletiz şehir içi trafikte hız kesici setleri bile bile tam gaz gelir son anda sert fren yaparız. Birkaç yüz metre sonraki trafik lambalarını göre göre 120 km ile dalar, fren fren içimiz dışımıza çıkar. Cama yapışmaya az kalırız. Viraj bilgi levhalarına rağmen viraja sert girer kendimizin ve başkalarının canını riske atarız. Bu kadar da kısıtlanmasak uçacak mıyız ne biliyim. İlla ki kısıtlanmamız gerekiyor. 
Füme alan: Uyarılabiliriz..
Gürültücü milletiz. Kavga eder gibi yüksek sesle konuşur, cep telefonu ile konuşurken sesimiz dağdan taştan yankılanır gelir. Apartmanda oturduğumuzu unutur dibek döver, ceviz kırarız. Kapıları gavur kapısı gibi çat çat çarparız. Bazen alt komşudan uyarı gelir. Yahut yönetici ilan panosundan gürültü yapılmamasını ister. Ortak alanları temiz tutup yerlere çöp atmamamız için uyarıları süreklidir, gündemden hiç düşmez.  Güvenliğimiz için apartman kapısını kapalı tutalım  yazısına rağmen kapı arkasına kadar gerik ( açık ) tir. 
Öğrencinin en gıcık olduğu uyarı: Dersine çalış, ödevini yap uyarısıdır. Okula geç kalma uyarısına pek aldırılmaz. Fakat okuldan çıkınca eve geç kalma uyarısı: Of annee of babaa nidaları ile geri püskürtülmeye çalışılır.
Gençlere yapılan uyarılar tatlı-sert, fakat samimi uyarılardır: Oğlum kötülerle arkadaşlık yapma. Kötülüklerden uzak dur. Akşam- gece eve çok geç kalma, ortalık kötü… Anne- baba yüreği. Uyarmasınlar mı. Annem bir yıl önce 86 yaşında vefat etti. Ölmeden bir ay önce hava biraz soğuyunca hususi telefon açtı:  Oğlum artık havalar soğudu, paltonu yerinden çıkar, kaş kolunu boynuna sarmadan sokağa çıkma dedi. Olur anne  tabi anne… dedim. Hoşuma gitti. Ertesi gün aynı şeyleri ben çocuğuma söyledim: Baba biliyorum  ben çocuk muyum… Cevabını aldım. Olsun, büyüklerin vazifesi uyarmak. İllaki uyarılmamız gerekiyor. 
Siyah alan: Yasaklar… Yasaklar.
Sigara içilmez. Sigara izmaritlerini yere atmayınız. Yerlere tükürmeyiniz. Çimenlere basmayınız. Çiçekleri koparmayınız. Duvara yazı yazmayınız. (taze) Betona basmayınız şeklinde rica gibi yazılsa da yasak şeylerdendir. Kenar kıyı köşelerde ise duvara: Buraya işemek yasaktır diye yazmakla yetinilmez. İşeyen eşektir veya: İşeyene dayak var notu ile iş tehdide kadar gider. Haksızda değil. İllaki yasaklanmamız gerekiyor.
Yıllar önce bir arkadaş bu minval üzere konuşurken espriyi patlatmış: Abi, çiçekleri koparmayınız diyorlar. Koparmayın derken kökünden sökün gitsin mi demek istiyorlar demişti.
Gaz pedalini ne diye yapmışlar ben basarım abi. Ben çöpü atarım belediye toplasın. Yasaklar çiğnenmek içindir diyen insanımızın kısıtlanmaya , uyarılmaya, yasaklanmaya daha çokk ihtiyacı var. Yakın gelecekte ışık görünmüyor. 

 

YORUM EKLE

banner284