KOMSULARIMIZ

Elimde bulunan 1919 yilindaki bir istatistik raporu; Gaferiyat yani bugünkü adi ile Kazim Karabekir’in 1000, Ilisira-Yollarbasi’nin 1100 nüfusuna karsilik, Ibrala’da o yil 256 hanede, 1597 nüfusunun yasadigini gösterir..
Bu belde daha önceleri Kilise Camii Mahallesi, Haci Bayram Veli Mahallesi, Haci Ilyas Mescidi Mahallesi, Ali Fakih Mescidi Mahallesi ve Haci Eyüp Mescidi Mahallesi olmak üzere bes mahalleden olusmus iken, benim dogdugum yillarda, bu bes mahalleden yalniz basta yazili olan üç mahalleden bahsedilirdi.
Ben bu mahallelerden ikincisi olan Haci Bayram Veli Mahallesinin 58 numarali hanesinde, 1932 yilinda dogmusum ki buradaki çocuklugum ve sonraki yillari içine alan yasantim hakkinda, önceki yazilarimda çokça bahsettim.
Dogmus oldugum bu belde; insanlarin 1940’lara kadar askerlikleri haricinde, okumak, is, vb. diger mecburiyetten, köyden ayrilanlarin sayisinin, iki elin parmaklari kadar bile oldugunu sanmam.
Çok tutucu, içine ve dis dünyaya, hem uzak ve hem de kapanik, o yillardaki örf ve adetlerine siki sikiya bagli, cografi yapisi bile gözlerden uzak oldugu gibi, ayni zamanda umumiyetle yakin akrabalarin evlerinin de bir avlu içinde olmasindan komsuluk iliskileri sinirliydi. Zamanla bu evler teker teker o avlulardan çikarak, sokak komsuluguna dönüstüler. 1940 yilinda bizim de öyle bir avludan çikip, müstakil bir eve ve sokaga açilan ayri bir kapiya kavusmamiz gibi. Bu suretle de sokak ve mahallede daha çok komsuya kavusmus oluyorduk.
Atalarimizin “uzaktaki akrabadan, yakindaki hayirli bir komsu daha iyidir”, “ev alma komsu al”, “ölümüzde komsuyla, dirimizde komsuyla”, “Allah kötü komsu vermesin” gibi komsuluk iliskilerini dile getiren, çok çesitli ve geçerli sözleri de var.
Son iki asrin imkânlari ile bütün dünyada oldugu gibi, bu gün yurdumuzda da uzaklar yakin oldu. Yukarida özelliklerini saydigim, dogdugum belde Yesildere’de (Ibrala) dogmus olanlar ve onlarin çocuklari, Türkiye’nin ve hatta Dünya’nin hemen hemen her tarafinda, hayal bile edemedigimiz yerlerde, yasamakta ve hiç tanimadigimiz oralarin insanlari ile komsuluk iliskilerini sürdürmekteler.
Memuriyetim sebebiyle gittigim yerlerde de çok çesitli komsularim oldu. Sükürler olsun hiçbir kötü komsum olmadigi gibi, oralardan birbirimize sarilip, aglayarak ayrildigimiz komsulardan bazilari ile, hala telefonla konusmalarimizi sürdürüyorum.
Su anda ikametim olan Konya içindeki, muhtelif semtlerde, çagirdigimda hemen yanimda olan çocuklarim oldugu gibi, komsu binalardaki daireler ile, kendime ait olan daireyle alt üst oturdugum, çok sevdigim ve güvenebildigim komsu ve arkadaslarim da var..
Allah herkese hayirli ve uzun ömürler nasip etsin ama, bir de mutlak olacak vefatimizdan sonra, mezarlik komsularimiz ve dini inanisimiza göre son olarak da ebedi hayattaki komsularimiz olacak..
Sahsen çogu kez oraya has, yaz kis yesil olan çam ve sedir agaçlarinin uhrevi gölgesinde, Ahrete kadar sessiz ve husu içinde derin uykularini uyuyanlarin mekâni mezarliklari dolasirken, oradakilerin tamamina bildigim dualari gönderir, tanidiklarima rastladigimda da, o sagken olan anilarim tazelenir, öldügümde ise; mezarima yakin olacak komsularimin kimler olacagini düsünürüm.
Mezarliklarla ilgili olarak okudugum bir yazida; ”Bir mezarliga girdiginizde, bu dünyadan kopus ve bedeninizi uhrevi bir ahenk sarar. Saginizda ve solunuzda tükenmis hayatlari görürsünüz. Içinizi aci, buruksu bir sevinç kaplar. Çünkü siz henüz sagsiniz ve sükredersiniz. Ama siranin bir gün size de gelecegini, o zaman sizin de, o sessizler ülkesine tasinacaginizi unutmayalim” diyordu..
Bu siranin ne zaman ve nerede gelecegini sairlerimizden biri söyle tarifler..
Neylersin ölüm herkesin basinda
Uyudum uyanamadim olacak
Kim bilir nerde, nasil kaç yasinda
Bir namazlik saltanatin olacak
Taht misali o musalla tasinda
1940 yilinda basladigim Ilkokulun ikinci ve üçüncü sinifindan itibaren içimde müthis bir okuma arzusu dogmus, ayni zamanda okuma hizimda yükselmisti. Besinci sinifta ögretmenimizin önünde yapilan, bir okuma parçasini en hatasiz ve süratte okuyan kisi seçilmistim.
Iste o yillar rahmetli babam bir kartonun üzerinde yazili olarak galiba o yillarda yenice çikmis olan Cahit Sitki Taranci’nin yukarida son misralarini yazdigim o meshur ve uzunca olan “Otuzbes yas” siirini evimizin aynasinin altina asmis ve ara sira gelen komsulara da okurdu..
O yillar tamamen ezberimde olan bu siirin etkisi, beni hayatim boyu etkilemistir. Bu konuya uygun olarak Orhan Seyfi Orhon’da “Vasiyet” adindaki siirinde, dostlarina, dolayisi ile komsularina söyle seslenir.
Yüz yüze getirmez bizi asirlar
Meydana vurulsun saklanan sirlar.
Sayilsin sahsima ait kusurlar
Korkmayin içine yalan da katin.
Yazimi burada bitirirken sizlere ve kendime ebedi hayatimizda Cenneti ve orada vade dilen komsulari dilerim.
 
YORUM EKLE

banner284