MAHALLE İLİŞKİLERİ

Birkaç gündür bu sütunlardan sizlere mahallelerin bazı özelliklerini ve de duygularını kalemim yazdığı ve aklımın erdiği kadar eksikleriyle, doğrularıyla veya yanlışlarıyla yazarak aktarmaya çalıştım. Bugün de bu mahallelerin acaba birbirleriyle nasıl geçinirler veya yaşarlardı. Kısaca yazmaya çalışacağım.
Bana diyebilirsiniz "senin hiç gücün işin yok da eskiler ile ne uğraşıyorsun?" Yaşıyorsak, yaşatacaksak, büyüyeceksek  birbirimize olan ilgi ve saygıların daim kalmasını istiyorsak mutlaka ki eski yaşamları örnek almalıyız. Bazen diyoruz ki atalarımız şöyle şöyle söylemişler ve atasözlerimizi sık sık konuşmalarımız da ve de yazılarımızda ifade etmekteyiz. Öyle ise ne gereği var bu sözleri yenilemeye.
Gelelim mahalle ilişkilerine. Burada bütün görev ve işler her mahallenin bir hatırı gönül'ü sayılan genci ve de yaşlısı vardır işte bunların liderliğinde bazı oyunlar, birlikte çalışmalar yapılırdı.
Gençler ekseriyette futbol ve yer oyunları ile birleşirlerdi. yer oyunları denince akla ilk gelen mahalleler arası topaç çevirme, billi oyunu, ip atlama oyunu, halat çekme oyunu, uzun eşek oyunu ve de uçurtma oyunu gibi oyunlardır. Bunların sonunda hangi mahalle birinci olur ise giyecek alırlardı. Bu oyunların oynanması için elbette ki hayal ettiğimiz gibi büyük alanlar olması gerekir ama eski zamanlarda mahallelerde pek de büyük alanlar yoktu ortak olarak bir saha seçilir oralarda bu oyunlar oynanırdı. Bu yerlerde daha ziyade şehrin dış tarafların gelen harman yerleriydi. Şimdik otogarın olduğu yer, kır mahallede yaz meydanı,  sakabaşı Mahallesi'nde sayılar ve redif kışla alanı, siyahser mahallesi de Harman yeri ( şimdiki siyahser ilkokulu olduğu yer) gölyeri meydanı (Karamanoğlu Mehmet bey Mahallesi'nde) gibi alanlardı. Bu oyunlar esnasında en önemlisi hakemlerdi. Oyunlara katılmayan  mahallelerin gençlerin de hakem olarak ve bilirkişi olarak seçilir kabul edilerek yapılırdı. Oyunlar sonunda dostça ve kardeşçe ayrılınırdı. Kavga ve dövüş olmaz mıydı elbette olurdu ama mahallelerin ileri gelenlerin aracılıklarıyla her şey tatlıya bağlanırdı.
Gelelim en önemlisi futbol maçlarıydı. Bu maçlarda her mahalle bir takım çıkaramaz di bazen anlaşmalarla iki mahalle bir takım çıkarırdı bu da karşı taraftan kabul edilirse maç yapılırdı. Takımlar şimdiki gibi 11 kişi değildi. Sebebi maç yapılan yerlerin küçüklüğü ve imkansızlıklar takımlar bazen 8 bazen de altışar kişi olarak oynanırdı. Maç hangi mahallede ve sahasında yapılıyorsa futbol topu onlardan olurdu. Hakemler yine tarafsız mahallelerden dir. Sahalara gelince; en büyük saha kır mahallede ( şimdiki İmam Hatip Lisesi'nin olduğu burası aynı zamanda hayvan pazarı idi) ikinci saha cevizaltı bekteş'ın bulgur hanesinin olduğu yer (şimdiki demosan otel karşısı ile 9 Mayıs ilkokulu arası) 3 sahada emeksevende harman yerleriydi. Son sahada sakabaşı Mahallesi'nde gölyeri tabii dediğimiz (Şeralinin kahvesinden siyahser camiisine giden ana yol. Burası ırmaklı ve yeşil bir yerdi.) Yedek olarak da siyahser Mahallesi'ndeki harman yerleri idi. Maçlar yapılır ne zaman yapılırdı elbetteki pazar günleri sabah saat onda öğleden sonra ise 15de yapılırdı. Finale kalan mahallelerde maç şimdiki Karaman lisesi, erkek meslek Lisesi'nin olduğu yer futbol ve Bayram törenlerinin yapıldığı sahada yapılırdı. Buraya bütün Karaman halkı avaklı birinci istasyon caddesi'nden Akın Akın gelirlerdi. Bu sahanın yanı tren istasyonu ve parkı ile belediyeye ait büyük bir yeşil Parkı vardı. Herkes maç öncesi ve sonrası buralarda piknik yaparlardı. Buralara fazla girmeyelim konuyu dağıtırız.
Maçı kazanan takıma kupa yerine o zamanlar kıymetli olan futbol topu hediye edilirdi. Karaman futbolunun banise pistobidi Rafet Sayın ve tüccar Muzaffer İnekcioglu ile lakfa lakabıyla yad ettiğimiz Ali İhsan Albayraktır.
İşte eskilerden böylece iyi veya kötü bir esintiyle yazabildiysem ne mutludur bana.

 

YORUM EKLE

banner284