MİSAK-I MİLLİ

23 Temmuz-5 Ağustos 1919 tarihlerinde yapılan Erzurum Kongresi’nde alınan “Vatan Bölünmez Bir Bütündür” kararı ile değer bulmaya başlayan Misak-ı Milli, Son Osmanlı Mebuslar Meclisi’nde 28 Ocak 1920 tarihinde kabul edilip, 17 Şubat 1920 tarihinde de açıklanan, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nın çizdiği sınırlardır.

Misak-ı Milli, Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında Birinci Dünya Savaşı sonrasında (1914-1918)yapılacak “Barış Antlaşması”nın sınırlarını belirleyen bir parlamento kararıdır. Kurtuluş Savaşımız sırasında yapılan her türlü görüşme, savaş ve antlaşmalar, Misak-ı Milliyi gerçekleştirmeye yöneliktir. Türk Ulusu, Misak-ı Milli’yi savaşlarla elde ettiği başarılarla bütün dünyaya kabul ettirmiştir.

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda padişahı VI. Mehmet (Vahdettin) 21 Aralık 1918 tarihinde parlamentoyu feshetmişti. Erzurum ve 4-11 Eylül 1919 tarihinde yapılan Sivas Kongreleri’nde parlamentonun tekrar açılarak, ulusun geleceğine yine ulusun karar vermesi görüşü benimsendi. Temsil Heyeti ile İstanbul Hükümeti arasında 20-22 Ekim 1919 tarihinde yapılan Amasya Görüşmeleri’nde Meclisin Açılması kararı alındı.

Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra 12 Ocak 1920 tarihinde Osmanlı Parlamentosu İstanbul’da toplandı ve 28 Ocak 1920 günü Misak-ı Milli kabul edildi.

Misak-ı Milli kararının alınması üzerine İtilaf Devletleri, Osmanlı Hükümeti’ni Misak-ı Milli kararının geri alınması için zorlamaya başladılar. Bir sonuç alamayınca da 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul’u resmen işgal ettiler. Resmi dairelere el koyuldu. Meclis-i Mebus an basıldı. Kuvay-ı Milliyeci olarak tanınanları tutuklayarak, Malta Adası’na sürdüler ve İstanbul, tamamen İtilaf Devletleri’nin eline geçti.

Padişah Vahdettin, 11 Nisan 1920’de Meclis-i Mebusan’ı dağıttı.

İstanbul’un işgali ve Meclis-i Mebusan’ın dağıtılması, Türk kamuoyu üzerinde yeni bir şok etkisi yaptı. Böylece İstanbul’da ve oradaki yönetimden artık bir umut kalmadığı gerçekten anlaşılmış oldu.

M. Kemal Paşa, 19 Mart 1920’de yayınladığı genelgede dağıtılan Meclis-i Mebusan’ın yerine yeniden bir meclisin kurulmasının gerektiğini, bunun Ankara’da toplanmasının uygun olduğunu, yeniden seçimlere gidilmesini istedi.

Ülke genelinde yapılan seçimlerle belirlenen milletvekilleriyle 23 Nisan 1920 tarihinde, ulusal egemenliğe dayalı Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.

TBMM, Misak-ı Milli kararını gerçekleştirmek için mücadelelere başladı ve öncelikle de “dışta güçlü olmanın ön koşulu içte güçlü olmaktır” anlayışından hareketle, iç cepheyi güçlendirmek için, Kurtuluş Savaşımızı başladığı yerde boğmak amacıyla başlatılan iç ayaklanmaları ortadan kaldırmaya yöneldi.

27 Aralık 1919’da Anzavur Manyas dolaylarında ayaklandı ve 16 Kasım 1920’de yenilip İstanbul’a kaçtı.

18 Nisan- 25 Haziran 1920’de Kuvay-ı İnzibatiye Geyve dolaylarında Milli Kuvvetlere saldırdı.

15 Mayıs 1920’de Yozgat Ayaklanması başladı.

8 Haziran 1920’de Urfa’da Milli Aşireti ayaklandı.

8 Ağustos 1920’de Düzce, Hendek, Adapazarı yörelerinde ayaklanmalar oldu.

2 Ekim 1920’de ise Konya Ayaklanması oldu.

Bu ayaklanmalar, Kuvay-ı Milliye tarafından bastırıldı.

Kuvay-ı Milliye, Güneydoğu Anadolu’yu işgal eden Fransızlarla da mücadele etti ve Fransızlar, 11 Şubat 1920’de Maraş’tan ve 10 Nisan1920’de de Urfa’dan çıkarıldılar.

Düzenli ordu birlikleriyle Doğu Cephesi’nde Ermenilerle savaşıldı. Savaşın kazanılmasından sonra da Ermenilerle 3 Aralık 1920’de TBMM ile Gümrü Antlaşması yapıldı ve böylece Ermeniler Misak- Milli’yi tanımış oldular.

Batı Cephesi’nde Yunan birlilerine karşı düzenli ordu birlikleriyle yapılan ilk savaş, 6-12 Ocak 1921’deki I. İnönü Zaferi olmuştur. Bu zaferden sonra İtilaf Devletleri, TBMM’ni, 23 Şubat 1921 tarihinde düzenledikleri Londra Konferansı’na çağırdılar. Böylece İtilaf Devletleri, TBMM Hükümetini resmen tanımış oldular. Bu konferanstaki savunduğumuz tezimiz ve bundan sonraki yapılan antlaşmalarda da savunduğumuz tezimiz hep Misak-ı Milli olmuştur.

1 Mart 1921’de Afganistan ile Afganistan Antlaşması; 16 Mart 1921’de de Sovyetler Birliği ile Moskova Antlaşması yapılması ile Afganistan ve Sovyetler Birliği Misak-ı Milliyi tanımış oldular.

23 Ağustos- 12 Eylül 1921’de Sakarya Meydan Savaşı’nın kazanılmasından sonra Fransa ile 20 Ekim 1921’de Fransızlarla Ankara Antlaşması yapıldı. Bu antlaşma ile Fransa Misak-ı Milliyi tanıyan İtilaf devletleri içindeki ilk devlet oldu.

30 Ağustos 1922’de Başkomutanlık Meydan Savaşı sonrasında, 3-11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Antlaşması ve 24 Temmuz 1923’de de Lozan Antlaşması ile de Boğazlar, Irak Sınırı ve Hatay dışta kalmak üzere dünya uluslarına Misak-ı Millimizi kabul ettirdik.

Mebuslar Meclisi, M. Kemal’in projesi olan Misak-ı Milliyi kabul ve ilan ederek, Vatanın bölünmez bir bütün olduğunu belirtmesine rağmen, Osmanlı Hükümeti, 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşmasını imzalayarak, vatanın parçalanmasını kabul etti.

Başta M. Kemal ve tüm silah arkadaşlarına minnettarım, hepsini bir kez daha rahmetle anıyorum.

YORUM EKLE

banner284