Recep Konuk Samsun’da Konya Seker Modelini Anlatti

Orta Karadeniz Kalkinma Ajansi (OKA) tarafindan Samsun’da düzenlenen konferansa konusmaci olarak katilan AK Parti Karaman Milletvekili ve Tarim Orman ve Köy Isleri Komisyonu Baskani Recep Konuk ‘Bir Kalkinma Modeli Olarak TORKU’ konulu konusmasinda kooperatifçiligin önemini anlatti. Dünyada birçok örnegi bulunan ve kooperatif çatisi altinda birlesip tek basina yapamayacagi büyük isleri yapmayi basaran insanlar oldugunu ifade eden Recep Konuk, üretilen ürünü katma degerli hale getirecek, ürüne talep garantisi olusturacak tesisleri kurmak zorundayiz diyerek ülkemizin tarim sektöründeki isletme ölçegine bakildiginda da bunun tek yolunun Kooperatifçilik oldugunu söyledi. Konuk konusmasinin sonunda birlik beraberlik vurgusu yapti.

Recep Konuk Samsun’da Konya Seker Modelini Anlatti

Samsun'da Orta Karadeniz Kalkinma Ajansi (OKA) tarafindan "Orta Karadeniz Kooperatifçilik Konferansi" düzenlendi. Konferansin Vizyon Konusmasini yapmak üzere davet edilen AK Parti Karaman Milletvekili ve Tarim Orman ve Köy Isleri Komisyonu Baskani Recep Konuk, Samsun’a gelisinde ilk olarak AK Parti Samsun Il Baskani Muharrem Göksel’i ziyaret etti. Teskilat binasinda partililerle bir araya gelen Recep Konuk daha sonra Samsun Valisi Ibrahim Sahin’i ziyaret etti. Vali ve Belediye Baskani ile birlikte Samsun Kus Cenneti’ni de gezen Konuk, konferansin yapildigi salona geçti.
“KOOPERATIFÇILIK MECBURIYETTIR”
Konferansin Vizyon Konusmasi bölümünde ‘Bir Kalkinma Modeli Olarak TORKU’ konulu konusmasinda kooperatifçiligin önemini anlatan AK Parti Karaman Milletvekili ve Tarim Orman ve Köy Isleri Komisyonu Baskani Recep Konuk, salondakilere bilgi ve tecrübelerini aktardi. Ülkemizin tarim sektöründeki isletme ölçegine bakildiginda kooperatifçiligin mecburiyet oldugunu ifade eden Konuk, “Hem hayvan sayisina hem arazi büyüklügüne bakildiginda tek tek yapilan üretimin ne alirken kazanmaya ne de satarken kazanmaya müsait bir manzara arz etmedigidir. Küçük arazi ve az hayvan sayisi ne alimda toplu alim yapmaya ne de satarken toplu satima imkân tanimiyor. Bunu bir de finansal zorluklarla düsündügümüzde üreticinin alirken de satarken de tek basina yapabilecegi çok fazla bir sey yok. Tek basimiza hareket ettigimizde girdiyi gidip almaktan, ürünü gelene satmaktan baska çaremiz yok. Bunun çaresi de bir araya gelmek, birlikte hareket etmek. Yani kooperatif çatisi altinda birlesmek” dedi.
“KOOPERATIFÇILIK KONUT KOOPERATIFÇILIGINDEN IBARET DEGILDIR”
Kooperatifçiligin genel anlamda konut kooperatifçiliginden ibaret sanildigini belirten Konuk, “Kooperatifçilik sektörü 1,5 asirdir gelismis ekonomilerin kamu ve özel sektör yaninda, ekonomik gelisimlerine en çok destek veren, en az onlar kadar paya sahip üçüncü sektörüdür. Kooperatifçilik dogrudan üretim ve yatirimla alakalidir ve tarim kooperatiflerinin de çagdas ekonomilerde özel önemi ve yeri vardir. Dünyada çok sayida insan kooperatif çatisi altinda birlesip tek basina yapamayacagi büyük isleri yapmayi basarmislar. Bir finans kooperatifi kurmuslar. O kooperatif bugün dünyanin en büyük bankalarindan biri haline gelmis. Bir tüketim kooperatifi kurmuslar o kooperatiften bugün dünyanin en büyük ülkemizde de faal Zincir Marketlerinden birini çikarmislar. Tarimsal üretim kooperatifi kurmuslar bunu sanayi süreci ile tamamlamislar. Yani tarlada ürettiklerini isleyecek fabrikayi da kurmuslar, tarlada üretirken kullanacaklari girdileri üretecek tesislere de sahip olmuslar. ABD’de elektrik tüketim kooperatif çatisi altinda birlesenlerin bugün elektrik santralleri var. Bu bir süreçtir. Biz bir sekilde bu süreci baslatmali, baslamis olanlari daha ileri tasiyacak adimlari atmaliyiz. Bunun neticelerini belki bizim neslimiz alamaz ancak sundan emin olun bizim evlatlarimizin hayati bunlari yaparsak, yapabilirsek degisecek” dedi.
RECEP KONUK, KONYA SEKER MODELINI ANLATTI
Recep Konuk, Konya Seker modeli ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi’nin bugün geldigi noktayi anlatirken “Önemli olan basta karsilasilacak zorluklari göze alarak kararlilikla hedefe yürümektir. Ben sunu biliyorum. Eger bir yerden baslamazsak bir yere varmakta mümkün degildir. Baslarsaniz sonuç alabilirsiniz, baslamazsaniz varacaginiz bir sonuç da yok” diyerek söyle devam etti. “Sanirim en çok merak ettiginiz benden duymak istediginiz, Konya Seker’de ne yaptigimiz, nasil yaptigimiz, neden yaptigimiz ve sonucunun kooperatif ortaklarinin hayatini nasil etkiledigi? Bu konulardaki deneyimlerimizi paylasmadan önce biz bu yatirimlari yaparken ortamin dikensiz gül bahçesi olmadigini bilmenizi isterim. Bizim elimizde bir seker fabrikasi vardi o fabrikanin üretime baslamasindan 50 yil sonra baslattigimiz ilk yatirimimiz ikinci seker fabrikasiydi. Ikinci seker fabrikasina kooperatif ortaklarimizdan itiraz gelmedi. Neden? Çünkü pancara kota gelmisti ve daha çok pancar üretmenin tek yolu ikinci bir fabrika kurmaktan geçiyordu. Ikinci fabrika tamamlaninca pancar kotasinin artacagini çiftçi zaten biliyordu ve o yatirim konusunda herhangi bir defans yasanmadi. Ancak, pancarla dogrudan ilgisi olmayan damla sulama fabrikasi, dondurulmus parmak patates fabrikasi, çikolata ve sekerli mamuller üretim tesisi, ham yag fabrikasi gibi yatirimlari yaparken, hatta sivi seker fabrikasi yatirimini baslattigimizda birilerinin de kasimasiyla itirazlar yükseldi. Biz kimseden para toplayip fabrika yapmadik. Isletme verimliligini arttirip, disimizden tirnagimizdan arttirdigimizla fabrika yaptik. Üstelik de üreticiden aldigimiz pancar basta olmak üzere tarimsal ürüne Türkiye ortalamasinin epeyce üzerinde para ödeyerek fabrika yaptik. Buna ragmen talep suydu, o fabrikalara harcayacaginiz parayi bize dagitin diyenler oldu ya da dedirtildi. Biz sabirla yolumuza devam ettik. Bu yakinmalarin, serzenislerin üreticinin cebine ilave para girmesiyle bitecegini de biliyorduk. Yani pancar parasinin yanina, patates parasini, ayçiçegi parasini, misir parasini, bugday parasini, süt ve besi gelirini ekledigimizde kooperatif ortaklarimizin o gün kizginliktan kizaran yüzlerinin daha sonra mahcubiyetten kizaracagini biliyorduk. Nitekim öyle de oldu. Bugün diger ürünler için de tesis istiyorlar. 5-10 sene önceki serzenis bugün yerini daha çok yatirim talebine birakti.
Peki, bu kadar yatirimi biz niye yaptik? Cevap çok basit, ortaklarimizi refaha ortak etmek için. Refaha tarladaki üreticiyi nasil ortak edeceksiniz? Tarladaki üretilen ürünün katma degerli ürüne dönüstügü, sanayi sürecine dâhil ederek. Bu yeterli mi? Yetmez. Bu sürecin son halkasi olan rafa kadar üreticiyi isin içinde tutmaniz lazim. Yani tarladan rafa kadar ekonomik zincirin tüm halkalarinda üretici müdahil olacak ki, refahtan daha çok pay alabilsin. Gelismis ülkelerin kooperatifçilik marifetiyle yaptigi buydu, biz de Konya’da bunu yaptik.”
“AMERIKA’YI YENIDEN KESFETMEYE GEREK YOK”
Tarladaki emegi, gayreti sanayi ile satis organizasyonu ile taçlandirmak çesitlendirmek gerekiyor diyen Recep Konuk, “Amerika’yi yeniden kesfetmeye gerek yok. Amerika’yi yeniden kesfettigimiz de yok. Dünyanin gerçegi su; Üretmek yetmiyor, ürettiginizi degerli hale getirmeniz, olusan katma degerin birinci elde yani üreticide kalmasini saglayacak organizasyonu ya da organizasyonlari kurmaniz gerekiyor. Nasil olacak bu? Her üreticiye piyango çikmayacagina, pullugun ucuna altin küpü takilmayacagina, gökten fabrika yagmayacagina göre kendi göbegimizi kendimiz kesecegiz. Yani ürünü katma degerli hale getirecek, ürüne talep garantisi olusturacak tesisleri biz kuracagiz. Kurmak zorundayiz. Bunun da bir tek yolu var. Kooperatifçilik. Yani emegimizi, disimizden tirnagimizdan arttirdigimizi birlestirecegiz, suyun basini tutacagiz. O suyun izledigi yatagin tamamina da sahip çikacagiz. Baskalarinin o yataktan gügümlerini doldurmasina müsaade etmeyecegiz. Bu yapilabilir mi? Dünya yapmis. Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi olarak biz yaptik. Bugün Konya Seker’de büyüme otomatik pilota baglanmis sekilde bir süreklilik gösteriyor. Biz duralim desek üretici ortaklarimiz yatirimlarin durmasina izin vermez. Yani ilk ivme önemli, o ivme kazanildiktan sonra her sey çok daha kolay oluyor. Çünkü en basta sizin omuz omuza verdiginiz insanlar, ilk yatirimlara biraz soguk bakiyor. Altin yumurtlayan tavuga keselim bölüselim diyor. Yani yatirima harcanacak parayi hemen istiyor. Ancak o yatirim tamamlanip ürün bedeliyle alacagindan daha fazlasinin cebine girdigini görünce ya da üretimin her asamasinda kurumun yaptigi destekler artinca ve daha çok ürününü kuruma üstelik de ülkedeki fiyat ortalamalarindan daha iyi fiyatla satma imkânina kavusunca da bir yatirim, bir yatirim daha diyor. Biz kooperatifçiligi ekonomik ve sosyal islevleri açisindan teoriden pratige tasima gayesi ile ise basladik. Yani kitaplarda yazilanlari sahada uygulamayi birinci önceligimiz olarak belirledik. Ikinci önceligimiz ise, ekonomik faaliyetlerimizle, üretici ortaklarimiza karsi sorumluluklarimizi örtüstürmek oldu. Yani yaptigimiz veya yapacagimiz her yatirimin fizibil olmasina dikkat ederken bu yatirimlarin üretici ortaklarimizin tarimsal faaliyeti ile de dogrudan veya dolayli, ancak mutlak surette ilgili olmasini amaçladik” dedi.
“BIR OLMAMIZ BIRLIK OLMAMIZ GEREKIYOR”
Recep Konuk konusmasinin sonunda Dünyanin tarimsal üretim için en elverisli cografyasina ve muazzam bir tarimsal üretim potansiyeline sahip oldugumuzu hatirlatarak, “Yüzlerce yildir bu topraklar üretiyor. Ürünü römorka yükleyip satmak, ya da çuvala, kasaya doldurup satmak ne kadar bereketli bir yil geçirilirse geçirilsin üreticinin refahtan pay almasini saglamiyor. Ya ne yapacaksiniz? O ürünü mutlaka isleyeceksiniz. Rafa gidene kadar sürecin içinde olacaksiniz. Olmadiniz mi aslan payi hep baskalarina gidiyor. Türkiye geçtigimiz yil yaklasik 61 milyar dolarlik tarimsal ürün üretti, bunun da 18 milyar dolarlik kismini ihraç etti. Bu ihracatin içinde ileri islenmis tarim ürünlerinin payi yaklasik %10’lar civarindaydi. Findigi çikolata da kullanirsaniz, unu kek yaparsaniz ileri islenmis ürün sinifina dâhil oluyor. Bu bölgenin de Türkiye’nin pek çok yerindeki tarimsal ürünlerin de asirlik kaderi bu. Hemen hemen el degmeden yurt disina çikiyor, islenip bize geri geliyor veya büyük tüketici olan ülkelere, o duraklara ugrayip, islendikten sonra gidiyor. Üreticiyi sürece dâhil edecek akilli ve kararli bir kooperatiflesme stratejisini uygulamaya baslamamiz gerekiyor. Yani bir olmamamiz, birlik olmamiz gerekiyor. Kooperatif çatisi altinda birleserek tek basimiza asamayacagimiz esikleri asmamiz gerekiyor” dedi.
 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner284