Diyaliz Servisi, Hastalara Konforlu Bir Tedavi Sunuyor

Ilimiz Devlet Hastanesi bünyesinde bulunan Diyaliz ünitesi Nefroloji Uzmani Doç Dr. Yalçin Solak ve ekibiyle diyaliz hastalarina konforlu bir tedavi sunuyor.

Diyaliz Servisi, Hastalara Konforlu Bir Tedavi Sunuyor

Her hastaya özel ilgisi, evden alip eve birakma araci, yeni alinan cihazlar ile kendinden söz ettiren ve çalismalariyla göz dolduran Diyaliz Servisinde, egitimli ve kalifiyeli çalisanlariyla güler yüzlü hizmetin tam adresi olmaya devam ediyor. 17 hastaya hizmet veren Diyaliz Servisi, hastalara her türlü konforu ve tedaviyi saglamanin hakli gururunu yasiyor.
Diyaliz Ünitesi sorumlusu Doç. Dr. Yalçin Solak, kronik böbrek hastaligiyla ilgili olarak verdigi bilgilerde, “Kronik böbrek hastaligi maalesef sik görülen ve eksik tani konulan bir hastaliktir. Hastaligin önemi, tedavi edilmedigi durumda ilerleyici olmasi, önemli derecede kalp hastaligina ve bu hastaliktan ölümlere neden olabilmesi, aslinda basit tani koyma tekniklerinin olmasi ve etkin hastalik ilerlemesini yavaslatici tedavi seçeneklerinin mevcut olmasindan kaynaklanmaktadir. Ülkemizde yapilan bir saha taramasi çalismasinda degisen evrelerde olmakla birlikte kronik böbrek hastaliginin sikligi yaklasik %15 olarak saptanmistir. Yani sokaktaki her 100 insandan 15 inde bir derece böbrek hastaligi mevcuttur. Tani konulup etkin sekilde tedavi edilmedigi durumda bu kisilerin bir kismi böbrek fonksiyonlarini tamamen kaybederek diyaliz hastasi olmakta, daha büyük bir kismi ise kalp hastalipgi basta olmak üzere çesitli komplikasyonlar nedeniyle hayatlarini kaybetmektedirler. Kronik böbrek hastaliginin en önemli sebepleri arasinda yüksek tansiyon ve seker hastaligi sayilabilir. Bu iki hastalik diyalize baslayan hasta grubunda sebeplerin asagi yukari %80’ini olusturmaktadir. Özellikle tansiyon ve seker iyi kontrol ve tedavi edilmedigi durumlarda böbrek fonksiyonlari zaman içerisinde giderek bozulmakta, bir noktadan sonra bu bozulma ve diyaliz tedavisine gidis durdurulamamaktadir. Kronik böbrek hastaligi ile mücadelenin ilk adimini tani konulmasi olusturur. Halk arasinda kisaca “üre” olarak bilinen serum üre ve kreatinin degerleri ve idrar tetkiki aslinda kronik böbrek hastaligina kolayca tani konulmasini saglayan tarama testleridir. Baska hekimlerde farkli nedenlerle yada check-up amaçli istenen testlerde anormallik bulunmasi durumunda bu hastalarin mutlaka nefroloji hekimlerine yönlendirilmeleri büyük önem tasimaktadir. Özellikle kimlerin kronik böbrek hastaligi riski tasidiklarinin bilinmesi ve bu gruplarin taranmasi önemlidir. Yukarida da bahsedildigi gibi yüksek tansiyon ve seker hastaligi olanlar, kilo fazlasi olanlar, sigara kullananlar, tekrarlayan böbrek tasi düsürme öyküsü olanlar, ailesinde böbrek hastaligi öyküsü olanlar, yogun ve uzun süre agri kesici kullanimi olanlar, yaslilar ve kalp hastaligi olan kisiler böbrek hastaligi açisindan risk altindadirlar. Diyabetik hastalarin seker kontrollerinin düzenli yapilmasi, diyabet ilaçlari ile yeterli seker kontrolü saglanamayan hastalarda insülin tedavisi ile sekerin kontrol edilmesi önemlidir. Çogu kez hastalar ilaç aldiktan sonra herseyin yolunda gittigini düsünmekyte, seker bakmamakta ve kontrollerine gitmemektedirler. Seker hastalarinin belli araliklar ile endokrinoloji poliklinigi kontrollerine gitmesi ve böbrek hastaligi saptananlarin mutlaka nefroloji kontrollerine de gelmeleri büyük öneme sahiptir. Yine yüksek tansiyon (hipertansiyon) herzaman tek bir ilaç alimi ile kontrol edilemeyebilir. Hastalarin tercihen üst koldan kan basinci ölçen bir tansiyon ölçüm cihazi edinmeleri ve kan basinçlarini düzenli olarak kendilerinin ölçmesi önemlidir. Tuzsuz yemek kan basinci düzenlenmesinde çok önemlidir. Çok tuzlu yiyen hastalarda ilaçlara direnç gelismekte kan basinci yeterli oranda azaltilamamakta ve kalp ve böbrek komplikasyonlari gelisebilmektedir. Bir gelenek haline gelen “çok su içme” önerisi artik belli durumlar disinda eskisi kadar desteklenmemektedir. Özellikle kalp hastaligi ve ödemleri olan hastalara asiri su içip böbreklerini korumalarinin önerilmesi sakincalidir. Özellikle bazi hastalar kendilerini zorlayarak günde 5-6 litre su içmektedirler. Böbrek tasi olan hastalar ve çok sicak ve nemli günler haricinde asiri su içmenin böbrek sagligi üzerine olumlu etkisi bildirilmemistir. Yasli, seker hastaligi olan hastalar romatizmal hastaliklari dolayisi ile NSAID adi verilen, böbrek, karaciger, mide ve kalbe yan etkileri bulunabilen agri kesici iltihap azaltici ilaçlari siklikla kullanmaktadirlar. Bu ilaçlar günlük olarak düzenli kullanilirlarsa böbrek hastaligina yol açabilirler. Özellikle vücutta sivi kaybi olan dönemlerde, yasli ve diyabetiklerde bu ilaçlar kullanilmamali, çok gerekli ise yakin gözetim altinda ve kisa süre ile kullanilmalidir.
Yapilmasi gerekli olanlar:
1. Düzenli egzersiz ve kilo verme
2. Tuzsuz diyet
3. Kan basinci ve sekerinin iyi kontrol edilmesi
4. Böbrek hastaligi açisindan yukarida sayilan risk gruplarinda olan hastalarin taranmasi (idrar ve kan tahlili ile)
5. Doktor önerisi olmadan rsatgele agri kesici ilaç kullanilmamasi
6. Yeterli miktarda sivi (ne az nede fazla) alinmasi
7. Sigaranin birakilmasi
Böbrek hastaliginin engellenmesi ve mevcut hastaliga erken tani konup gerekli önlemlerin alinmasi açisindan önemli adimlardir” dedi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner284