E-reçete uygulamasi, uzun bir pilot çalma sonrasinda 1 Temmuz itibariyla tüm Türkiye'de uygulamaya konmustu. Uygulamaya geçilmesiyle birlikte reçetelerin doktorlar tarafindan elektronik ortamda yazilmasi dönemi basladi. Söz konusu sisteme göre doktorun yazdigi reçete, TC kimlik numarasi üzerinden eczanelerin ekraninda aninda görünüyor. Elektronik ortamda yazlan reçete için vatandasa takip numarasi veriliyor. Kisi bu numarayla ilacini eczaneden talep ediyor.
E-reçete uygulamasinin yürüyebilmesi için her doktorun bir sifresinin olmasi gerekiyor. Doktorlar bu sifre ile girdikleri sistemden reçeteleri yazabiliyor. Ancak uygulamayla ilgili bugüne kadar 79 bin doktor sifre aldi. Yaklasik 40 bin doktor ise henüz sifre almadi. Ayrica sifre alan hekimlerden yalnizca 22 bin 588'i reçeteleri e-reçete olarak yazdi. Digerleri kât reçeteye devam etti. Bu durum, elektronik reçete oraninin düsük kalmasindaki en büyük etken oldu. Uygulamayla geçilmesiyle birlikte vatandaslarin magdur olmamasi açisindan bir süre daha kât reçete yazilmasina izin verilmisti. 1 Ocak 2013 itibariyla ise tamamen e-reçeteye geçilmesi planlaniyor. Bu tarihten itibaren elle yazlan reçete tamamen ortadan kalkacak. Böylece hastalarin ve zaman zaman eczacilarin da okumakta zorlandigi doktor yazsi tarihe karacak.
E-reçete uygulamasiyla birlikte hastanin eczanede bekleme süresi de kisaldi. Eczacinin her bir hasta için tek tek girdigi 26 kalem bilginin 19'u ekranda otomatik olarak gözüküyor. Böylece hasta, ilaca daha hizli ulasabiliyor. Sistemin tam olarak devreye girmesiyle birlikte elektronik ortamdan yapilacak takip nedeniyle suiistimal ve usulsüzlükler de büyük ölçüde ortadan kalkacak. E-reçete uygulamasiyla hastalarin diger bilgileri yaninda kullandigi ilaçlar da sistematik olarak kayit altina alinmis oluyor. Hekimin bilgisi ve kontrolü disinda o hekime ait reçete üretilmesinin önüne geçiliyor.
Kaynak: Zaman